Gitar!

İspanyol asıllı Fransız yazar Michel del Castillo’nun Gitar adlı romanının kahramanı İspanya’nın Galiçya’sında doğmuş, kambur ve çirkin bir cücedir. Sevgisiz bir evlilikten doğma, ucubelikle lanetlenmiş bir çocuktur. Dış dünyayla tek bağlantısı, onun gibi toplumdan dışlanmış ve büyücülükle suçlanan süt annesi Gaixa ile zengin babasıdır. Babası ölüp de çiftliğin ve malvarlıklarının başına geçmek zorunda kalınca dışarısının acımasızlığıyla yüzleşmek zorunda kalır.

Sena Keskin

BİR 'ÖTEKİ' ANLATISI

İspanyol asıllı Fransız yazar Michel del Castillo’nun Gitar adlı eseri İnci Kaplan Gül çevirisiyle Sel Yayınları’ndan yayınlandı.

Kitap, 1958 yılında yayınlanmış olan roman ile 1957’de yazılmış bir önsözü ve 1973’te eklenmiş bir sonsözü içeriyor.

Romanın kahramanı İspanya’nın Galiçya’sında doğmuş, kambur ve çirkin bir cücedir. Sevgisiz bir evlilikten doğma, ucubelikle lanetlenmiş bir çocuktur. Dış dünyayla tek bağlantısı, onun gibi toplumdan dışlanmış ve büyücülükle suçlanan süt annesi Gaixa ile zengin babasıdır. Babası ölüp de çiftliğin ve malvarlıklarının başına geçmek zorunda kalınca dışarısının acımasızlığıyla yüzleşmek zorunda kalır.

Kendisini köylülere iyilik yaparak sevdirmeye çalışsa da onlardan gördüğü kötü muamele (yüzünün kaynar su ile yakılması ve taşlanması) sonucu herkesin gözündeki canavar imgesinin kendisine dönüşür.

İYİ, KÖTÜ, GİTAR!

Köylülere kötü davranır, geceleri hayalet gibi dolanıp insanları korkutur, kadınlara tecavüz edip onların kanını emer. Buna rağmen karakter hiçbir zaman iyi bir insan olma hayalinden vazgeçmez.

Canavar rolünü oynamaktan bıkıp köyden ayrıldığı bir gün, duyduğu gitar ezgilerinden etkilenir ve gitar sesinin, kendisini başkalarına anlatabilmek ve onlar tarafından kabul görebilmek için bir araç olacağını umut eder. Böylece Jairo adlı çingeneden gitar dersleri almaya başlar.

Gitar çalmayı öğrendikten sonra karakterde, dolayısıyla öyküde keskin bir değişimin olacağına dair okurda beklenti uyansa da Gaixa’nın taşlanarak öldürülmesiyle, kahramanın zalim birine dönüşmesine tekrar tanık oluruz.

Karakterin sürekli iyi ve kötü davranmak arasında gidiş gelişi öykü boyunca yüzeysel olarak temellendirilir. Hatta kahramanımız bu durumun farkındaymışçasına; “Onların yargılanmasını istemiyorum. Hatta yüzüme kaynar su boca eden kadının bile (...)Benim garip olduğumu mu düşünüyorsun? Çirkin olan bir insan garip olma hakkına da sahiptir” diyerek seslenir okuruna.

CASTILLO: ‘BU ÖYKÜYÜ ANLAMLI BULDUĞUM İÇİN YAZDIM’

Anlatı bize Dr. Jeykll ile Bay Hyde’daki iyi-kötü olma hallerini, Boyalı Kuş’taki ve Notre Dame’ın Kamburu’ndaki ötekiliği anımsatır. Romanda batıl inançların, kan emme ve insan taşlama gibi eylemlerin varlığı hikâyenin eski zamanda geçtiği izlenimini verse de radyo, telefon gibi unsurların kullanılması anlatıyı günümüze taşır.

Yazar bir öteki anlatısı olarak yeni bir şey anlatmasa da kendisini önsözde şöyle savunur: “Bu insan doğası hakkında değişik bir fikir edindiğim anlamına mı geliyor. Hayır. Bu öyküyü, kafamı kurcalayıp durduğu ve onu anlamlı bulduğum için yazdım.”

Sonsözde karakterin gitarla, yazarınsa sözcüklerle sanata bağladığı umut, ikisinin hikâyede özdeşleştiği yer olarak karşımıza çıkar. Yazar romanda karakterini umutsuzluğa mahkûm etmiş olsa da, sanatta bu umudu kırmak isteyenlere karşı şöyle seslenir: “Yaşlılar her şeyin ta en başından beri söylenmiş olduğuna ve aramalarının bir şeye yaramayacağına inandırmak isteyecekler seni. Dinleme onları.”

Gitar / Michel del Castillo / Çeviren: İnci Kaplan Gül / Sel Yayıncılık / 96 s.