Gezi şehitlerinin yakınlarından ‘Yeni Türkiye’ tanımı

Üzerlerinde baskı bitmeyen Gezi şehitlerinin yakınları: Malum suçlular, mağdur şüpheliler ülkesi.

Erk Acarer/Cumhuriyet

‘Bambaşka bir ahlak anlayışının’ akıllara durgunluk veren yansımalarıyla sarsılan ülkede, vicdan denilen hassas kavram da yaralandıkça kanıyor. ‘Ak’lanan şüpheliler bir yanda, makul, mağdur suçlular öte yanda! Türkiye tam da vicdan denilen yerden ikiye bölünüyor. Gezi şehitlerinin yakınlarıyla buluşup kanayan yerden soruyoruz... Katile ‘katil’ ve hırsıza ‘hırsız’ diyenin yargılandığı ülke... Hem İkrar Sarısülük hem de Zafer Cömert gülümseyerek anlatıyor... Çok açık... Gülmek devrimci bir eylem... Üstelik Yeni Türkiye’nin ‘gelişen adalet’ anlayışına ancak gülüp geçerek katlanılabiliyor...

Önce, Ankara’da başından vurularak öldürülen Ethem’in kardeşi ile dertleşiyoruz... İkrar Sarısülük, “Artık ‘adalet nerede?’ diye hayıflanmak bile anlamsız” diyerek anlatıyor: “Katilin 7 yıl ceza aldığı yerde, ailemiz üyeleri için ‘onu yaralama’ iddiasıyla 10 yıla kadar hapis isteniyor. Vicdan kavramını nasıl tartışalım? Çocukları, dünyanın gözü önünde pervasızca öldürenlerde, katlettiklerinin cenaze törenlerinde biber gazı sıkanlarda, 10 yaşındaki kız çocuklarına türban takarak her fırsatta dini kullananlarda vicdan olur mu?”

‘Korktukça saldırıyorlar’

Ethem vurulduktan bir süre sonra gözyaşlarıyla yaptığımız söyleşiden aylar sonra, pek çok şeyin değiştiğini görüyoruz!!! Artık yeni Türkiye kuruldu!!! Buruk bir tebessümle sürdürüyor İkrar Sarısülük: “Kendi sistemlerini yaratttılar, faşizmin de ötesine geçecekler. Bunlar iyi günlerimiz. Korktukça, yüzsüzleşip, saldırıyorlar. Ethem’in ilk davsından, son davasına kadar olan süreci düşünün. Daha ilk davada bunları dünyaya rezil etmiş, koca devlete direnmiş, oyunlarını bozmuşuz. Şimdi intikam alıyorlar. Ancak korkumuyoruz, her türlü baskıya hazırlıklıyız. Yola çıkarken ‘bu daha başlangıç’ demiştik. Sözümüzün arkasındayız.”

Yaşanan bu kadar şeyden sonra geriye bir tortu kalıyor. Ethem Sarısülük’ün kardeşi, “kırgınım” diye anlatıyor: “Ama yanlış anlaşılmasın. Kırgınlığım bize bu acıları yaşatanlara, hâlâ sopalarını üzerimizden eksik etmeyenlere değil! Onlar, kendilerinden beklenenleri yaptılar. Benim kırgınlığım kendimize, bize! ‘Yıkacağız, yakacağız, sömürüp, tüketeceğiz’ diyenlere karşı bir türlü birleşemiyoruz. Hatta gün geçtikçe daha çok bölünüyoruz.”

‘Hırsızın suçu yok!!!’

Haziran Direnişi’nde yaşamını yitiren Abdullah Cömert’in ağabeyiyle de “ak’lanan gerçek suçlular” ve “hakkını savunanlardan yaratılan teröristler” çelişkisinin derinliği üzerine konuşuyoruz. Cömert’le Hasan Ferit Gedik için adalet çadırında buluşuyoruz. Birkaç gün önce havaalanında gözaltına alınan Cömert, konuyla ilgili detaylı bilgi verince yine ‘Yeni Türkiye modelinin’ ipuçlarına ulaşıyoruz...

“Ailemizin ismini kullanarak para toplayan kişiden ‘dolandırıcı’ diye söz ettim. Davacı olmuş. Beni bu yüzden gözaltına aldılar. Savcı yakalama kararı çıkarmış, ifademi alan hakim bile şaşırdı. Ama biz şaşırmıyoruz artık. Dolandırıcının değil, ona hırsız diyenin suçlandığı bir ülke yaratıldığını biliyoruz. Diktatörlüğün en ağır şeklini yaşıyoruz. Tek adamın ağzından çıkan, çok geçmeden yasaya dönüşüyor. Vergisini aldığın adama, açıkça ‘sen muhalifsin, seni ortadan kaldırmak istiyoruz’ diyemezler. Bu yüzden fırsat buldukça öldürdürüp, kılıf buluyorlar.”

Adalete güven duymadıklarını sert sözlerle anlatıyor Zafer Cömert:

“Kardeşimi öldürmeleri yetmedi. Bize de gözdağı veriyorlar. Mesaj açık; kim istediğimiz gibi davranmazsa ya öldürürüz ya da hapishanelerde süründürürüz. Yargılandığım dört dava var bildiğim. Ev gelen tebligatın haddi hesabı yok. Babam, kardeşim için adalet aradığımız mahkeminin son duruşmasına, onların adaletine de mahkemerine de inanmıyorum diyerek katılmadı. Aslında doğrusunu yaptı. Çünkü adaletin hükümetin metresi olduğunu artık hepimiz biliyoruz.”

‘Kardeşimi çok özlüyorum’ diye sürdüren Cömert, “her şeye rağmen umut fakirin ekmeği” diyerek özetliyor: “Yaralandık, acı çektik hırpalandık. Biz sadece güzel bir ülke değil güzel bir dünya özlemi kurduk. Pir Sultan’ın dediği gibi; ‘bozuk düzende sağlam çark olmaz!’ Örselendik diye mücadeleden vazgeçecek değiliz. Yaramız açık, bu saaten sonra kapanmasını istemeyiz. hatta üzerine tuz basıyoruz. Bu bizi ayakta tutuyor, yaraya bakıp, neyin peşinden gittiğimizi biliyoruz. Biz, çocukların fikirleri yüzünden öldürülmediği, eşit ve adil bir yaşam istiyoruz!”