GEZİ GAZİSİ SEMİH SAĞLAM Kin besleyemiyorum... Tabii ki büyük bir öfkem var

Semih Sağlam 20 yaşında. 1 Haziran 2013 gecesi hayatı değişti. Siyasetle ilgilenmeyen bir gençti. Polis şiddetiyle hiç yüz yüze gelmemişti. Arkadaşlarıyla twitter’dan Gezi olaylarını izliyordu. Okudukça yerinde duramaz oldu, kalktı Gezi'nin yolunu tuttu. Tek başına. O gece Dolmabahçe’de gözünü kaybetti. Sadece bir "Gezi gazisi" değil bugün. Başka biri oldu, artık siyasi, tavırlı bir aktivist.

Günel Cantak/Cumhuriyet

  O GÜN Dershanedeydim, arkadaşımın twitter hesabından haberim oldu. Dershaneden çıktık, bir kafede otururken daha ayrıntılı görebildim olayları. Daha fazla haber akmaya başlamıştı. Üç-beş polisin insanları ortalarına alıp dövdüğü haberleri geliyordu. 18 yaşındaydım. Herhangi bir siyasi duruşum da yoktu ama Gezi’nin o enerjisi beni çekti. Gelen haberleri duyunca normalde korku duymam gerekir. Ölen insanlar, yaralı haberleri, gaz... Ama korkmadım. Arkadaşlarım gelmedi. Tek başıma yola çıktım. Taksim’de gördüklerimin tarifi mümkün değil: Gezi o gün bambaşkaydı.

 

AİLEM Eskiden AKP’yi desteklerlerdi. Düzce’de yaşıyorduk. Esnaf olduğu için babam politikaya pek sıcak bakmıyordu. Ailemin AKP’den uzaklaşmasında etkili olan bir olay var. Bizim giyim mağazamız yanmıştı, çatısını bile onarmamıza izin vermiyorlardı. AKP’ye daha yakın bir kodamana vermemiz için. O zaman bizimkiler ayıldı. Benim olay olduktan sonra da ailem anti-Ak Partili oldular. 

 

GÖZÜMÜ KAYBEDİNCE Protezim yoktu. Ameliyattan önce ödemlerimin inmesi için vakit gerekiyordu. Dışarı çıkasım gelmiyordu, çıkamıyordum. Doğru düzgün yürüyemiyordum. Dengemi kaybetmiştim bir anlamda. Gezi’de yaralanmam üç seneme mal oldu. Hastaneden çıkıp sınava gittim, olmadı tabii. Bir sene öyle gitti. Psikolojim kötüydü. Tutunamadım hiçbir şeye. Protezim yapıldığında, bir daha dışarı çıkamayacağımı düşünmeye başlamıştım. Arada sadece arkadaşlarım ve ailem beni zorla dışarı çıkarmaya başladılar. Anca öyle çıkabildim. 

 

RUH HALİM 18 yaşında bir insanın dış görünüşüne ne kadar önem verdiğini herkes bilir. Ben de önem veriyordum. Bunun çok büyük etkisi oldu. Hâlâ var ve insanların gözlerinin içine bakmakta tedirginlik yaşıyorum. Kızlarla aram iyiydi. Başarılıydım... Çok kötü etkisi oldu yani. Kendime güvenim gitti. Henüz gelmiş de değil. O eski anlamda bir kendime güvenimin geleceğini zannetmiyorum. Kız arkadaşım oldu. Ama işte, artık bu konuda çok çekingenim. Sevgilimin bunu fark edip dert ettiğini düşündüğüm için. Yakınlık kuramıyorum. Tedirgin oluyorum. Soğuk terler döküyorum. Sevgilinin gözünün içine bakamadıktan sonra… Saçımı uzattım, stilimi arıyorum. İlk amacım gözümü kapatmaktı. Olmuyormuş öyle. Suratıma düşmesini sevmiyorum.

 

SOSYAL ORTAMIM Şu anda kafa yapısı olarak, kendime çok yakın arkadaşlarım var. Yaralandığımda beni hastaneye götüren Nilgün Abla var, bir kere onu kazandım. Başlangıç dergisini çıkardılar. Onlarla sosyal olaylarda beraber çalışmaya başladım. Bir de Gezi Şehit ve Gazileri Platformu’na katıldım. Devlet teröründe mağdur olanlarla birlikte hareket etmeye başladım. Platform yaralananlara, burs ve iş arayışında. Geçen yıl Gözdağı belgeselimizin prömiyerinde de diğer gözünü kaybeden arkadaşlarla bir araya geldik. 

 

ORTAK DUYGULAR Belgeselin ilk gösterimine hiç gitmek istememiştim. Bittikten sonra sahneye davet edildik ve ismimiz okundu. Tüm salon ayakta alkışladı. Bir kahraman gibi. Bu iyi geliyor... Biz de Gezi şehitlerinden biri olabilirdik diye düşünüyorum her an. Sen sadece sen değilsin. Orada yaralanan teyzesin. Orada evini açıp sana yardım eden amcasın. Senin Gezi’nin her parçasını temsil etme zorunluluğun var. Bunun getirdiği bir yükümlülük var. Ağır geliyor, yoruyor ama taşımaya çalışıyorum. Bir yerde aileler ve yaralanmış arkadaşlarımla bağlandık. Bırakamam...

 

GURUR Gezi büyük bir akıl değişimine yol açtı. Ben bunun bir parçasıydım. Bundan daha onurlu bir şey yok. Oradaydım ve ben de çapulcuydum. Ben de üç-beş ağacı savundum. Ben de devlet terörüne maruz kaldım ve hâlâ buradayım. Bunu çocuklarıma anlatabileceğim; baban senin için bir şeyler yaptı. Bu olayla hayatım çok değişti. Ukalaca gelebilir ama kendimi bilge hissediyorum. En azından insanları yargılamama konusunda. Dinlemeyi öğrenmek de öyle. 

 

GEZİ'DEN SONRA Gezi’ye giderken herhangi bir siyasi, politik tavrım yoktu. Ama şimdi daha özgürlükçü, insan haklarını ön planda tutan biri oldum, aktivist oldum sonuçta. Bağımsız yaşam aktivistinin yapacağı her şeyi yapıyorum. Çevre, ekoloji konuları, azınlık hakları, gençlerin eğitim talepleri, LGBTİ eylemlerine destek, Dink davası, Ermeni soykırımı... Eskiden siyasetle uğraşmıyordum. Ama bu seçimde hükümetin geriletilmesi için HDP’nin barajı geçmesi mühim. Dışarıdan destek vermek için 10’dan Sonra’da görev aldım. Ve tabii Selahattin Demirtaş’ın ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ söylemi de beni etkiledi.

 

FUTBOL Karşı Lig’de oynuyorum. Spartakİstanbul’da. Karşı lig, cinsiyetçiliğe karşı. Kadın futbolcularla birlikte oynuyoruz. Kadın erkek futbolcuların beraber oynaması ve yeni bir şey. Gazoz Ligi, Efendi Lig, Karşı Lig. Takımımızın başkanı şampiyon olduğunuzda sizi Küba’ya götüreceğim, dedi. Şampiyon olduk, götürdü. Ben eskisi gibi oynayamıyorum ama... Görmediğim bir açı var, üç boyutlu göremediğim için... Sadece öğrenilmiş bir derinlik algına kalıyor olay.