Gerileme raporu (09.11.2016)
AB’nin 2016 İlerleme Raporu’nda gazetemize yapılan baskı yer alırken yargıdan gösteri hakkına, medyadan adil yargılamaya ve parlamenterlerin ifade özgürlüğüne dek uzanan baskılar sıralandı.
Duygu GüvençTürkiye’nin AB’ye katılım sürecinde yol haritasını teşkil eden 2016 İlerleme Raporu her adımda “gerilemeyi” listeledi. Gazetemize yönelik MİT tırlarıyla başlayan süreç medyaya yönelik baskı da “etkili bir gazete” denilerek aktarıldı. Rapordaki, tek olumlu adım ise “mülteci geçişinin önlenmesi” oldu ve bu durumun sürdürülmesi istendi. Önceki yıllarda Anayasa Mahkemesi’nden (AYM) övgüyle söz eden AB, bu defa mahkemenin davaları zamanında sonuçlandıramadığına ve çok sayıda başvuru olduğuna işaret etti.
Yargı: Büyük bir geriye gidiş yaşandı. Darbe girişiminin ardından hâkim ve savcıların beşte biri işten çıkartıldı. AİHS’nin ihlalini önleyecek temel haklar konusunda eylem planının uygulanması kısıtlı kaldı. Adli ve temel haklar alanında ilerleme sağlanmadı.
HSYK’nin bağımsızlığı: Adalet Bakanlığı’nın kurulda veto hakkı bulunmaması hâlâ bir endişe kaynağı. 5 üyelik askıya alındı. Hâkim ve savcılar arasında yürütmenin çıkarlarına zedeleyecek herhangi bir adım atacak olanın kariyerinin olumsuz etkileneceği nedeniyle hâkim ve savcılar arasında otosansürün yayıldığı gözlemleniyor. Bugüne kadar 3 bin 390 hâkim ve savcı uzaklaştırıldı ve bireysel incelemeye tabi tutulmadı. Bağımsız görüşleriyle bilinen (YARSAV) Başkanı, Gülen’le bağlantılı olduğu iddiasıyla tutuklandı. Yeni üyelerin seçimi ve Cumhurbaşkanı’nın rolü nedeniyle de Yargıtay ve Danıştay’a yönelik yapılan çok sayıda değişiklik yürütmenin bir aracı haline geldiğine dair algıyı güçlendiriyor.
Sulh cezalar AİHM’den uzak: Sulh ceza hâkimlikleri tek başına bir hâkim gibi davranıyor. Kararları AİHM içtihatlarından oldukça uzak. Hâkim ve savcıların etik kuralları yok. Yargı kararlarının niteliğindeki ilerleme çok sayıda hâkimin uzaklaştırılmasıyla geriye gitti. İddianamelerin düşük kalitesi ciddi bir endişe kaynağı. AYM’ye 2015’te 20 bin 376 başvuru yapılmıştı ama iki yıldan bu yana bekleyen dosya sayısı 2 bin 273. Darbe girişiminin ardından 47 bin yeni başvuru yapıldı.
17/25 ve Deniz Feneri duruyor: Yolsuzlukla mücadelede ilerleme sağlanmadı. Üst düzeyli yolsuzluk davalarının, 2013 ve Deniz Feneri davası ki bunların içinde bakanların ve akrabalarının yolsuzluk iddiaları vardı. Hiçbiri cezalandırılmadı. Yolsuzluk nedeniyle verilen mahkûmiyet kararlarında da sayısal olarak düşüş yaşandı. Yürütmenin yolsuzluk soruşturmalarına müdahale ettiği algısı yolsuzluk olduğu inancını artırdı.
Siyaset şeffaf değil: Siyasi partiler ve bağımsız adaylar, finansal şeffaflıktan hâlâ uzak. Türkiye hâlâ GRECO tavsiyelerini uygulamadı. Sayıştay güçlendirilmeli.
İşkence ve kötü muamele: Darbe girişiminin ardından tekrar ölüm cezasını getirmek dile getirildi. Kayıp kişilerle ilgili kapsamlı bir yaklaşım yok. İşkencenin ve kötü muamelenin önlenmesinde (özellikle Güneydoğu) gerileme var. Türkiye mevzuatını AİHM ile uyumlaştırmalı. Türkiye BM’nin İşkenceyle Mücadele Komitesi’nin tavsiyelerini uygulamalı ve Türkiye, CPT raporunu yayımlamalı.
İfade özgürlüğü: Çok ciddi bir gerileme var. Yetkililer kısıtlamak için daha da çok adım attı. Özellikle de darbe girişiminin ardından KHK’lerle atılan kısıtlama adımları, Kürt yanlısı ve muhalif seslere uzandı. Adil yargılama, masumiyet karinesine saygı garanti altına alınmalı. 15 Temmuz öncesinde cezaevinde 36 gazeteci vardı; bu sayı ekim sonunda 130’a ulaştı. Gözaltı, soruşturma, sansür ve işten çıkarmalar arttı.
Cumhuriyet raporda: Haziran 2015’te ‘ciddi bir gazetenin’ Genel Yayın Yönetmeni’nin MİT tır’larının Suriye’ye gidişiyle ilgili soruşturması 5 yıl hapis cezasıyla sonuçlandı; süreç Yargıtay’da. Aşırı baskılar ve açık düşmanlık iklimi bu genel yayın yönetmenini duruşma sırasında kamu alanında suikast girişimiyle açık hale geldi. Ekim ayında gazetenin genel yayın yönetmeni ve birçok yazarı terör örgütüne yönelik iddialer nedeniyle tutuklandı. Nefret söyleminin özellikle de üst düzey temsilciler tarafından sıklıkla kullanılması büyük endişe kaynağıdır. Birçok gazete hükümet tarafından akreditasyon yasağıyla karşılaştı. Yabancı gazeteciler ise sınır dışına kadar zorluklar yaşadı.
YARGI ÖDEVLERİ: Yargının bağımsızlığını garanti edecek, yürütmenin kurul üzerindeki etkisini azaltacak şekilde HSYK Kanunu’nun düzeltilmesi de dahil tüm değişiklikleri yapılmalı ve uygulanmalı. Yolsuzluk dosyalarında özellikle de üst düzeyler için araştırma, kovuşturma ve nihai mahkûmiyetlerle ilgili bir kayıt dökümü oluşturulmalı. Temel haklara ve özgürlüklere özellikle de ifade gösteri ve örgütlenme özgürlüğüne tam saygı gösterilmeli ve azınlıkların durumu iyileştirilmeli.
Hakaret davasında 17 yaş örneği: Cumhurbaşkanlığı’na hakaretle ilgili dava sayısı 2016 yılında 1867’ye ulaştı. 59 kişi tutuklandı ki bunların içinde 17 yaşında bir genç de vardı. TMK’de ve ceza yasasında yeniden düzenleme yapılmalı.
HDP dışlandı: Anayasada garanti altına alınmasına rağmen barışçıl gösterilere karşı yetkililer aşırı güç kullandı. Yenikapı’da 3 milyon kişi toplandı ama HDP dışlandı. Hükümete karşı eleştirel olan gösterilen birçok yerde yasaklandı.
Darbeyi siyasiler ve toplum önledi: Türkiye’deki siyasi ortam ve toplum darbe girişimini önlendi. Güvenlik güçleri tarafından insan hakları ihlallerinin ve orantısız güç kullanımı Güneydoğu’da çokça dile getirildi. Kürt sorunun siyasi yolla çözümü, tek yoldur.
Darbe kanıtları belirsiz: Uygulanan kriterler ve Gülen hareketiyle ilgili bulunan kanıtlar konusunda belirsizlik vardır. Tüm bireysel davalar, görevi kötüye kullanma iddialarından uzaklaştırılmak için bireysel olarak incelenmeli; özel ve aile hayatına saygı ilkesi uygulanmalı.
Tutuklamalara tepki: Mayıs ayında birçok milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması ve çok sayıda HDP’li vekilin ki bunların arasında eşbaşkanlar da var, tutuklanması büyük bir endişe kaynağıdır. Partiler arası diyalog, tüm partileri kapsamalı. Parlementonun yasama gücü sınırlandı. Parlamenterler parlamento dışında konuştuklarında da korunmalıdır. Hükümet, Cumhurbaşkanları iç ve dış politika konularında fail olmaya devam etti. 15 Temmuz sonrasında ise KHK’lerle gücü daha da arttı.
Yönetim: Cumhurbaşkanı Erdoğan, aktif bir şekilde önemli iç ve dış politika konularına dahil oldu. Başkanlık sistemine geçiş ile ilgili tartışmalar arttı.
Asker şüphesi: Sivil kurumların asker üzerindeki etkisi ciddi şekilde arttı ancak askeri personel yasasında yapılan değişiklik terörle mücadelede onlara aşırı bir yasal koruma sağlıyor.
ÇELİK: OBJEKTİFLİKTEN UZAK AB Bakanı Ömer Çelik, ilerleme raporu için “AB’nin Türkiye’yi eleştirisinin yapıcı olması gerektiğini düşünüyoruz, objektif olur ve siyasete alet edilmezse bundan yararlanırız” dedi. Raporun “objektifliklten uzak” olduğunu savunan Çelik, PKK ile ilgili kısmı için “AB içerisindeki bazı siyasetçilerin PKK terörünün tehlikesini anlama konusunda vizyonsuzlukları veya PKK’ye duydukları sempatiyi ortaya koymaktadır” dedi. Çelik şunları söyledi: “Hiç kimse attığımız adımların hukuka aykırı olduğunu ifade edemez. Yargı bağımsızlığı ve ifade özgürlüğü konusundaki eleştirilere katılmıyoruz. Raporda PKK ile ilgili değerlendirmelerin hepsi AİHM içtihatlarına, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırıdır. AB ilişkilerimizi ilerletmek istiyoruz ama fasılları açmadan eleştiriye devam ediliyorsa bunlar bahanedir.” |