Gerçek şampiyon
Beşiktaş hocası, futbolcuları ve taraftarıyla müthiş bir sezon çıkarttı.
Gülengül Altınsay
“İşte Gerçek Şampiyon” 80’lerde ve 90’ların başında yaygın bir slogandı. Beşiktaş taraftarı haksızlığa uğrayarak elinden kaçan şampiyonluklara tepkisini bu sloganla gösteriyordu. Bu sezon ise bu cümlenin anlamı ayrı. Beşiktaş hocası ve teknik heyetiyle, futbolcularıyla, her maçta tribünleri dolduran taraftarıyla gerçek bir şampiyon gibi oynadı sezonu. Hele son 3 maçta. Siyah-Beyazlılar sezon başından beri taraflı tarafsız herkesin favorisiydi. Üstelik bir önceki sezonun şampiyonluğunda önemli katkıları olan Sosa ve Gomez’in kaybedilmesine, yeni transferlerin ise soru işaretlerini korumalarına rağmen. Zaten kimse inanmasa da Beşiktaşlı taraftarlar ilk günden son güne hep inandılar. Tribünler “Çocuklar inanın, inanın çocuklar, güzel günler göreceğiz güneşli günler” dediler hiç yılmadan. Çocuklar da inandılar. Beşiktaş takımı zaman zaman tökezlese de giderek artırdığı ivmesiyle kendini sevenleri hiç hüsrana uğratmadı. Güzel futbol oynadılar, güzel kazandılar. Hiç oyunu çirkinleştirmediler. Rakibe karşı avantaj sağlamak için hiç sahte yollara girmediler. Şampiyonluk kadar önemli hasletlerdi bunlar. Yani karakterleriyle de şampiyonluğu sonuna kadar hak ettiler.
Kargaşanın gölgesinde
Normal koşullarda başlamadı 2016-2017 Turgay Şeren Sezonu. 15 Temmuz sadece bizde travma yaratmadı, şampiyon Beşiktaş’ın yabancı oyuncuları da bundan nasibini aldı. Gomez ve Sosa terörü bahane edip Beşiktaş’tan ayrıldı. Gökhan Töre Bilic’in takımı West Ham’a gitti. İsmail Köybaşı da Fenerbahçe’ye. Asıl Sosa ve Gomez’in kaybı önemliydi Kartal için. Bu iki oyuncusunun eksikliği Siyah-Beyazlıların hem akışkan oyununda hem de son vuruşlarında fazlasıyla görülecekti. Atiba’nın da ayrılacağı söylentileri yayılmıştı ki Kanadalı terör falan demedi ve Beşiktaş’ta kaldı.
Güneş’in işi zordu
Beşiktaş yönetimi hem giden oyuncuların yerini doldurmak hem de şampiyonluk yaşanmasına rağmen aksayan savunma hattını ve kaleyi yeniden ele aldı. Savunmaya Gökhan Gönül, Caner Erkin, Atınç Nukan, Adriano kaleye de Fabri alındı. Orta alana Gökhan İnler, forvete Talisca, Aboubakar geldi. Bu tabloda Şenol Güneş’in işi hiç ama hiç kolay değildi. Ne kadar çok transfer o kadar takımın taşlarıyla oynamak demekti çünkü. 21 Temmuz’da Cumhuriyet’te teröre inat derbilerde deplasman yasağının kalkmasını taraftarların maçları birlikte izlemelerinin belki barış yolunu da açabileceğimizi söylemiştim. 15 Temmuz sonrası tüm takım taraftarlarının birlikte İstiklal Caddesi’nde “demokrasi için tek vücut” yürüyüşü sanki beni onaylar gibiydi. Rekabete rağmen neden bu birlik ve beraberlik ruhu tribünlere de taşınmasındı. Beşiktaş Başkanı Fikret Orman’ın “Derbileri birlikte izleyelim” sözlerinin zamanlaması çok iyiydi. Sonunda Kulüpler Birliği ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç işe el koyunca artık derbilerde rakip taraftarlar kendilerine ayrılan bölümde takımlarını izleyebileceklerdi. Bu arada yeni futbol sezonu açılmış ve Süper Kupa Finali oynanmıştı. Şampiyonluk rehavetindeki Beşiktaş uzatmalarda 1-1’e gelen maçta penaltı atışları sonucunda kupayı 4-1’le kaybetti. Galatasaray-Beşiktaş ezeli rekabetinin olduğu tribünlerde ayrıştırıcı değil birleştirici pankartların olması sevindiriciydi. Ve nihayet 2016-2017 Turgay Şeren sezonu başladı. Türkiye’nin isminin terörle anılır hale gelmesi ve kulüplerin transferlere son şekil vermek için Euro 2016’nın sonuçlarını beklemeleri transferlerin gecikmesinde etkendi. Bizim yumurta kapıya dayanmadan harekete geçmemek gibi bir huyumuzu da bunlara ekleyince tüm kulüplerde olduğu gibi Beşiktaş’ta da kadronun şekillenmesini gecikti.
Maçlar başlıyor
Şampiyon Beşiktaş’ın ilk rakibi Süper Lig’in yeni takımı Alanyaspor’du. Beşiktaş’ın evinde bazı tribünler bir önceki sezonun son maçı Osmanlıspor karşılaşmasından cezalı olduğu için boştu. Anlaşılan Passolig uygulaması bir şey değiştirmeyecek yine kurunun yanında yaş da yanacak, futbolseverlerin en tabii hakkı ellerinden alınacaktı. Beşiktaş sezonun ilk maçını 4-1 kazanmasına rağmen oynadığı durağan futbol daha takımın bir önceki sezonun seviyesine gelmesi için zamana gereksinim duyduğunu gösteriyordu. Yeni transferlerden bir tek Adriano sahadaydı. Eski Barcelonalı kalitesini hem savunmada hem de atakta gösterdi hemen. Ne var ki erken sakatlandı ve çıktı oyundan.
Orta sahada arayışlar
Güneş, Sosa’nın eksikliğinde Atiba-Oğuzhan ve Tolgay’lı bir orta alan üçlüsü denemişti. Bu en mantıklı çözümdü fakat bu üçlü o eski Atiba- Oğuzhan-Sosa akışkanlığını yaratamadı. Zaten bir hafta sonra Konyaspor karşısında 2-2’ lik beraberliği zor kurtardı Beşiktaş. Bunda Konyaspor’un son on beş dakikaya kadar alan daraltan futbolunu Siyah-Beyazlıların bir türlü tempo ile kıramamalarının etkisi büyüktü. Bu arada hâlâ transfer dönemi de söylentileri de sürüyordu. 3. hafta Kartal, Karabük’ü 3-1’le geçerken artık kalede yeni transfer Fabri vardı. Ve Talisca da ilk 11’deydi. 4. hafta Beşiktaş, Akhisar deplasmanından iki golle aldığı üç puanla döndü. Oysa bir önceki sezon 2 Akhisar maçından sadece 1 puan çıkarabilmişti.
Denemeler
Güneş’in denemeleri sürüyordu; bu maçta Atiba’nın yanına Gökhan İnler eklenmişti. Talisca da çıktığı ikinci maçta takımının ve kendisinin ilk golünü daha 8. dakikada attı. 45+1’de skorun 2-0 olmasının ardından takım adeta durdu. Gökhan İnler’in yorulmasıyla Siyah-Beyazlılar savunmacılar ve atakçılar olarak ikiye bölününce kalesinde sıkıntılar yaşadı. Yani Kartal henüz oyununu 90 dakikaya yayamıyordu. 5. hafta ilk derbiye tanık olduk; Beşiktaş’la Galatasaray arasında. Bu derbide uzun bir aradan sonra misafir takım taraftarları da tribünlerdeydi. Ayrıca Beşiktaş’ın yeni stadının da ilk derbisiydi bu. Beşiktaş-Galatasaray karşılaşması öncesi bir Fenerbahçe yöneticisi verdiği demeçle “Beşiktaş TFF ve hakemlerce korunuyor” açıklaması yaptı. Hem de henüz 5. haftada. Maça çok hızlı başlayan taraf beklenenin aksine Cim-Bom’du. Beşiktaş neye uğradığını şaşırdı. İlk yarıyı 2-0 Galatasaray önde kapattı. Karşılaşma böyle giderse Beşiktaş için hezimet bile olabilirdi. Güneş, Oğuzhan’ı Atiba’nın yanından almış ilerde forvet arkasına koymuştu. Oğuzhan’ın takımı yönlendirmesi mümkün değildi böyle. Güneş ikinci yarı Oğuzhan ve Olcay’ı çıkarıp Talisca ve Aboubakar’ı aldı oyuna. Yani orta olanı zayıf takıma iki ofansif oyuncu soktu. Kumar oynadı ve kazandı. 78’de skor 2-2’ye geldi. Skordan iki taraf da memnun değildi ama heyecanı yüksek bir maçtı bu. 5. haftanın sonunda Beşiktaş’ta bazı şeyler şekillenmeye başladı. Güneş’in Atiba-Oğuzhan ikilisini bozması takımın akışkanlığını yok etmişti. Oğuzhan’ın ileride top beklemek yerine pas dağıtım bölgesinde olması gerektiği denemeler sonucu anlaşıldı. Aslında takıma ikinci bir Oğuzhan daha lazımdı; biri Atiba’nın yanında oyunu geriden kuran, diğeri de rakip ceza alanında ince paslar atan. 6. hafta Kartal Rize’ye uçtu. Bir golle üç puanı kaptı geldi. Güneş ilk 11’de bu kez yeni transferlerden yalnızca Fabri ve Caner’i kullanmıştı. Bu da geçen sezonun uyumlu bir takımı demekti. Ama yaratıcı oyuncu eksikliği yaşandı bu kez. İkinci yarı oyuna giren Q7, Aboubakar ve Adriano bu eksikliği giderdiler. Ve Adriano’nun zekası 90+3’te galibiyet golünü getirdi.
Güneş’ten transfer açıklamaları
Beşiktaş Teknik Direktörü Şenol Güneş, gelecek sezonu NTV ve NTV Spor ortak yayınında değerlendirdi. Güneş’in açıklamaları şöyle:
-Başarılı ve uyumlu kadronun bozulmasından yana değilim ben. Transferi yönetim yapar, patron o. Teknik direktör ayrıldığında aldırdığı oyuncular da mı onunla birlikte ayrılacak?
-Fabri ve Tolga devam edecek. Boyko kiralık gidecek veya satılacak. Kjaer, Wolfsburg’dan Roma’ya gitmişti. O dönem alamamıştık. Bonservisi 9 milyon Avro’ydu.
-Tosic’i stoper oynatalım diye almadık. Mitrovic çok teknik bir oyuncu ama eksikleri var. Marcelo’nun önüne geçemiyor solda oynatınca da haksızlık yapmış oluyoruz. Bunlardan daha iyi bir stoper almakta fayda var.