Gensoru gündeme alınmadı

TBMM Genel Kurulunda, BDP'nin, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin hakkında verdiği gensoru önergesinin görüşülmesine başlandı. Kendisi hakkında verilen Gensoru önergesi hakkında konuşan Şahin "Siyaset akademilerinde verilen dersler, kırsalda PKK'ya verilen derslerin devamı niteliğindedir" dedi.

cumhuriyet.com.tr

Genel Kurulda, CHP'nin grup önerisinin reddedilmesinin ardından gündeme geçildi.

BDP'nin, İçişleri Bakanı Şahin hakkında, ''polis devleti uygulamalarıyla hukuk devletini yok saydığı, Anayasayı ihlal ettiği, seçilmiş siyasetçileri hedef aldığı, gözaltı ve soruşturmalarda partizanca davrandığı, milletvekillerine pervasızca saldırdığı, Van depreminde merkez idare ve yerel yönetimlerin ortak çalışmasını, yardımlarını engellediği, görevini kötüye kullandığı, açıklamalarıyla, gaflarıyla devlet adamlığı ciddiyetini ayaklar altına aldığı, vatandaşın can ve mal güvenliğini riske soktuğu'' gerekçesiyle verdiği gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmamasına ilişkin görüşmelerde ilk sözü, önerge sahibi olarak Grup Başkanvekili Hasip Kaplan aldı.

BDP'nin İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin için verdiği gensoru önergesinde konuşan BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan, Şahin'in hakkında ihaleye fesat karıştırmaktan zimmete, evrakta sahtecilikten kalpazanlığa kadar yüz kızartıcı bütün suçların olduğunu savunarak KCK operasyonu kapsamında tutuklanan Büşra Ersanlı'yı gündeme getirdi. Bakan Şahin'in Ersanlı için "Bölücülük yaptı", "Halkı isyana teşvik dersi verdi" gibi açıklamaları olduğunu söyleyen Kaplan, Ersanlı'nın avukatları ile görüştüğünü ve ne ifadesinde ne de suçlamalarda böyle bir şey olmadığını söyledi. Kaplan, "KADER ders notları, siyaset bilimi dışında ders varsa ben istifa edeceğim Koyamıyorsanız siz istifa edin, erdemlik" çağrısı yaptı. Emrinde bir milyon güç olan, adalet, özgürlük ve güvenlik gibi önemli değerlerin böyle birinin eline bırakılamayacağını dile getiren Kaplan, "Adalet özgürlük güvenliği böyle bir bakana teslim etmek AKP'nin en acemice işidir" dedi.

"Paralel devlet örgütlenmesini cemaat Başbakan ikilisi kurdu"

Meclis'in gizli Anayasa ile idare edildiğini savunan Kaplan, "Bunu uygulayan bakan çıkmış 'paralel devlet örgütlenmesi kurulmuş' diyor. Yanlıyorsunuz beyler! Paralel devlet örgütlenmesini cemaat Başbakan ikilisi kurdu. Polise, emniyete, mülkiyeye gidin, cemaat çıkışlı. Bir tek ordu kaldı. Genelkurmay Başkanı ile başladınız" dedi. Kaplan, sözlerini "Bu gensoru önergesini vicdanlarınıza havale ediyorum" diyerek tamamladı.

"KCK'nın darbelerden farkı yok"

Önerge üzerine grubu adına söz alan BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, KCK operasyonlarının bugüne kadar düzenlemiş darbelerden farklı olmadığını ileri sürdü. Şahin'in "Böyle hükümete böyle bakan" diyen uygulamalara imza attığını söyleyen Buldan, İçişleri Bakanlığının bu bakan döneminde de hukuksuzluk üretilen bir bakanlık olduğunu savundu. Buldan, "Bakanlığın hukuksuz uygulamalarına alışık olduklarını ama devlet adamı ciddiyetinden bu kadar uzak, ortaya koyduğu mantık hataları kadar kısa bir cümle kuracak dahi Türk dilini kullanamayan bir bakanla ilk defa karşılaştık" dedi.

Komedyen benzetmesi

Bakanı komedyene benzeten Buldan, "Türkiye İçişleri'nin basiretsiz bir yöntemle idare edilmeye çalışıldığı bir dönemde sorunumuz sadece bir komedyene duyulan ihtiyaç olsa Bakan Şahin'i bulunmaz nimet sayıp başımızın tacı yapardık. Lakin o kadar acımız var ki bu halka lazım olan en son şey sorumlu durumda kişilerin her olayda mizansen sergilemesidir" dedi. Buldan, "Halk nasıl ayaklanır" derslerini kimin verdiğini merak ediyorsa bakanın kendini tutuklatması gerektiğini ileri sürerek "Ben buradan kendisini ihbar ediyorum. 'Ben sorun nedir, bulamıyorum, ibadet mi, kıyafet mi, hastane mi' sözleri ülke gerçeğiyle alakası olmayan açıklamalarla bir halk nasıl ayaklanırın provasını yapıyor" dedi.

CHP'li Günaydın: Gensoruya olumlu oy kullanacağız

CHP Ankara Milletvekili Gökhan Günaydın, BDP'nin İçişleri Başkanı Şahin hakkında verdiği gensoru önergesinde olumlu oy kullanacaklarını belirterek, "AKP Hükümeti, İçişleri Bakanlığı ve diğer ilgili bakanlıklar aracılığıyla, CHP'li belediyelere yönelik sistemli bir baskı ve sindirme faaliyeti sürdürmektedirler" dedi. Günaydın, şöyle dedi:
"Müfettiş soruşturulmasına gerek yoktur diye rapor veriyor, ama İçişleri Bakanı olarak siz soruşturma açtırıyorsunuz. İstanbul'da Avcılar, Kadıköy, Maltepe, Silivri, Sarıyer olmak üzere 5 ilçemize operasyonlar yaptınız. Postmodern polisleriniz, basınla koordineli biçimde sabah baskınlarını gerçekleştirdi. Yapın bunları, suçlu varsa sizden önce biz peşine düşeriz. Ancak merakımı bağışlayın, benim yine bir sorum var. İstanbul'da 39 ilçe var, bunlardan 12'sinin başkanı CHP'li, bunların da 5'ine operasyon yaptınız. Peki CHP'li olmayan 27 belediyeye yönelik kaç tane operasyonunuz oldu? Bunun da herhalde cevabını sizden, kürsüden duyacağız."



"Kaç belediye başkanımız, ne kadar süredir teknik takipte"

"Kaç belediye başkanımız, ne kadar süredir teknik takiptedir Sayın Bakan?"
sorusunu yönelten Günaydın, "Bunlardan kaçının teknik takibin de suç unsuru bulunmadığı için, yasa gereği yapmanız gereken bildirimi yaptınız ve 'sizi dinledik, suç unsuruna rastlayamadık, dinlemeye son verdik bilginiz olsun' dediniz. Siz kanıttan suça mı ulaşmaya çalışıyorsunuz yoksa amacınız suç ve suçlu yaratmak mı?" diye sordu.

Dosyaları hatırlattı

"Ne diyor atasözü; 'keser döner sap döner, gün gelir hesap döner'. Yani hesabını veremeyeceğiniz işlerin peşinden gitmemenizde yarar vardır"
diyen Günaydın, "9 yıllık milletvekili, 4 aylık İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin hakkında zimmet, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık, resmi evrak kayıtlarında sahtecilik, cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak, ihaleye fesat karıştırmak suçlamalarıyla hazırlanmış fezlekelerin Anayasa ve Adalet Karma Komisyonu'nda bekletildiğini de hatırlatmak isterim" dedi.

Günaydın sözlerine bir Anadolu türküsü ile son vererek, "Kaleden kaleye şahin uçurdum, ahilen vahilen günüm geçirdim. Türkiye'nin ahile - vahile geçireceği günü yoktur. Tersine Türkiye, hukuk devletinin tüm kurul ve kurallarıyla işlediği bir dönem arayışının yakıcılığı içindedir" dedi.

 

Şahin: Siyaset akademilerinde verilen dersler, kırsalda PKK'ya verilen derslerin devamı niteliğindedir

BDP'nin kendisi hakkında verdiği Gensoru önergesi üzerinde konuşan Şahin, BDP'nin söylediklerinin kendileri açısından doğru olduğunu ifade ederek, ''Onların ne söylediğini tersten okursak, doğruyu bulma gibi bir formülümüz ve şansımız var. Ancak MHP ve CHP'nin aynı izden giderek burada sunuş yapmasını da yüce millete havale ediyorum'' diye konuştu.

Ülkede yürütülen terörle mücadeleden AKP seçmeni ve tabanı olduğu kadar MHP ve CHP seçmeninin de çok memnun olduğunu kaydeden Şahin, ''BDP'ye oy verenlerin de önemli kısmı bundan memnundur, rahattır, huzur içindedir. Kepenkler açılmaktadır, sokaklarda hür gezilmektedir. Geceleri evlerin kapıları vahşice çalınamamaktadır. Gençler, çocuklar kandırılıp dağa götürülememektedir. Millet terörle mücadeleden memnundur'' diye konuştu.

BDP'nin hayalinde bir yapı bulunduğunu, o yapıda birilerinin hakimi etkilemesinin, polisin kanun dışı eylemler yapmasının mümkün olduğunu kaydeden Şahin, şöyle konuştu:
''O yapıda ne hukuk ne de kanun vardır. Birilerinin keyfiliği keyfi vardır, o yapıda 21. yüzyıl feodal bir yapısı vardır. O sözde yapıda bir paralel devlet vardır. Yargı vardır, sözümona halk mahkemeleri vardır. Çakma komünizmi 21. yüzyıla taşımak vardır, o yapıda halk mahkemeleri, yürütme, yargı, yasama vardır. O yapının yürütmesinde ideolojik alan merkezi, siyasal alan merkezleri, sosyal alan merkezleri, ekonomik alan merkezi, vergi kuruluşları, vergi ajanları, vergi çeteleri, öz savunma alan merkezleri vardır. O yapıda ilçe, belde, mahalle meclisleri, komünler vardır. O yapının ana sözleşmesine göre siyasal partiler, dernekler vardır. İşte organik yapı içerisinde bir Türkiye derdi, bir Türkiye belası vardır karşımızda. KCK ile yapılan mücadele, bu milletin belasına karşı verilen bir mücadeledir. Evet organiktir.''

BDP'lilerin kendisine tepki göstermesi üzerine Şahin, ''Organik değilseniz niye gensoru veriyorsunuz, niye bağırıyorsunuz, KCK operasyonları sizi niye rahatsız ediyor?'' dedi.

Şahin, Aysel Tuğluk ve Selahattin Demirtaş'ın konuşmalarından örnekler vererek, ''Organik yapıyı anlatıyorum. Bakın bir başka organik bağ; Sayın Başbakan terör eylemlerine karşı herkesin tavır almasını defaatle çağrı yaptı. MHP, CHP, AK Parti her zaman terör olaylarına karşı tavrını ortaya koydu ama bir parti var ki, o tavrı bir türlü kuramadı. Organik bağ var mı, yok mu bunu milletin ve vekillerin takdirine bırakıyorum'' diye konuştu.

Bakan Şahin, bu yapının eğitim ayağı, aydınlanma ayağı bulunduğunu belirterek, aydınlanma ayağında siyaset akademileri olduğunu söyledi.

BDP'li Hasip Kaplan'ın ''Büşra Hanım ile ilgili belgeyle konuş, ispatla yoksa sen müfterisin'' demesi üzerine Şahin, ''Siyaset akademesi, bizzat terörist başının talimatları çerçevesinde, örgütsel eğitim merkezlerinin kurulması olarak gerçekleşmiştir. Siyaset akademilerinde verilen dersler, kırsalda PKK'ya verilen derslerin devamı niteliğindedir ve KCK kadrolarına üst düzey yönetici yetiştirilmektedir'' dedi.

''Emir büyük yerden olunca....''

Şahin, siyaset akademilerinin kadro yetiştirme faaliyeti olarak hayata geçtiğini kaydederek, ''Emir büyük yerden olunca tüzükte de var olan akademiler hayata geçiyor ama evlere şenlik. Bu siyaset akademileri kadro yetiştirme yeri olarak faaliyete geçiyor. Soruyorum; parti çatısı atında kurulan siyaset akademileri BDP'nin çalışması mı yoksa örgütün, terörist başının talimatıyla kurulan birer fesat yuvası mıdır? Bilimi, akademi adını, eğitim hakkını kimse bu ülkeyi bölme eğitiminin yeri olarak kullanamaz'' diye konuştu.

BDP'li Kaplan'ın kendisine laf atması üzerine Şahin, ''Sen de verdin, sen de onun içindesin ki verdin. Aferin sana. PKK kamplarındaki müfredatın aynısı siyaset akademisinde. Bu derslerde açıktan PKK propagandası yapılmaktadır. Dinler tarihi dersinde, çok özür diliyorum, terörist başı Öcalan peygamber olarak gösterilmektedir'' dedi.

Şahin, konuşmasını şöyle sürdürdü:
'İslam dinin uydurma din olduğu söylenmekte, Kürtlerin dini olacaksa bunun ancak Zerdüştlük olacağı anlatılmaktadır. İslam dinine ve Türkiye'ye hakaret edilmekte, bağımsız kürdistan kurulmasına yönelik hayaller, projeler aktarılmaktadır. Dahası var; 'aman bu notları almayın, yakalandığınızda kanuna göre suç olan bu notları yanınızda bulundurmayın' taktikleri verilmektedir. Böyle bir siyaset akademisinde ders verenler, derse gidenler devlet tarafından takip sonucu suçlu görülenler, suç deliline rastlananlar, gözlem altına alınıp sorgulandığında feryatlar basılmakta. Bana, 'bir profesör bir kadın tutuklanır mı?' diye soruluyor. Cevap veriyorum: Kadın olduğu, profesör olduğu için tutuklamıyor. 15-20 bin profesör var bir tanesi tutuklanabilir, kaymakam, öğretmen tutuklanabilir. Var mı itirazınız? Dersimiz siyaset, konumuz ayaklanma eğitimi yapıyorsa birisi, Ersanlı hanımefendinin 80 öncesi gençlik yıllarına yolculuk yapmanızı tavsiye ediyorum. Hangi suçtan, hangi faaliyetten yattığını, akrabalarının kim olduğunu, eniştesinin bir başka faaliyetten tutuklu olduğunu, bir başka sevdanın yolcusu olduğunu araştırırsanız görürsünüz.''


''Ne zaman anlayacaksınız?''

Bu yapının Türkiye'de önemli ve ciddi olduğunu ifade eden Şahin, CHP'li bir milletvekilinin kendisine, ''Gereğini yap'' diye laf atması üzerine, ''Gereğini yaptığım için buradayım'' karşılığını verdi.

Şahin, konuşmasını şöyle tamamladı:
'Bu yapı Güneydoğu insanının, sözüm ona Kürt kardeşlerim üzerinden götürülen bir kandırmaca, zorba, zülüm yapısıdır. 30 yıldır vardır. Daha önce bu bölgede feodal yapı vardı; ağalar, şeyhler vardı. Onların rolünü bir başka feodal yapı kaptı. Sözümona halkı savunma adına yaptı, bir sistem kurdu. Ekonomik ayağı da var; kaçakçılıktan insan ticaretine, uyuşturucudan silah ticaretine kadar her şey var orada. Bir pembe dünya var orada. Bir esaret ve bir de saadet zinciri var orada. Birileri mutluluk içinde birilerinin kanını akıtıyor. Fakir insanlar ya kandırılıyor, ikna ediliyor ya da zorlanıyor. Devam eden süreç var. Oyunu bozmak istiyoruz ve bozuldu oyun. Halk anladı artık. Muş'taki Sezen Arslan'ın babası Türk bayrağını dikti, 'ede bese (yeter artık)' dedi. Ne zaman anlayacaksınız? Deniz otobüsünün kandırılmış, zavallı, beyni yıkılmış teröristi 12 saat mücadeleden, ikna turundan sonra etkisiz hale getirilerek 24 insanın canı kurtarıldı. Amaç neydi? Eline tutuşturulmuş kağıtlar, beynine zehirlenmiş bir takım fitne fesat fikirler, işte İmralı kutsaması yapılmış. Peygamber denilen kişiye inanmasın mı Mensur Güzel? Kerametlere inandırılmış.''

Genel Kurulda, Şahin'in konuşmasının ardından tartışma yaşandı. BDP'li Hasip Kaplan ve bazı milletvekilleri, Şahin'in oturduğu komisyon sıralara doğru laf atarak yürümek isteyince, AKP'li çok sayıda milletvekili oraya yöneldi. Başkanvekili Güldal Mumcu, Genel Kurulda milletvekillerinin birbirinin üzerine yürümesi üzerine, birleşime ara verdi. Tartışma arada da sürdü.

 

"BDP-KCK ile organik bağ içinde değil"

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in konuşması üzerine BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan söz aldı. AKP grubu adına konuşan Kırıkkale Milletvekili Oğuz Kağan Köksal'ın "BDP-KCK ile organik bağ içinde değil" derken, İçişleri Bakanı Şahin'in kendisini yargının yerine koyarak suçlama getirdiğini savundu. Partileri hakkında açılan kapatma davalarının hiçbirinde organik bağ bulunmadığını söyleyen Kaplan, AİHM'de açılan davalarda da Türkiye'nin mahkum olduğunu söyledi. Bakan Şahin'in 3 milyon Kürt'ü dinsizlikle itham ettiğini savunan Kaplan, bunun içtüzüğe göre yaralayıcı ifade olarak görülüp kınama cezası gerektiğini savundu ve Başkanı göreve davet etti.

Dinsizlik suçlamasını partilerine seçmenlerine hakaret olarak gördüklerini ifade eden Kaplan, Bakan Şahin bunu söylerken AKP grup Başkanvekilinin de gruplarının önüne gelerek kendisini tehdit ettiğini iddia etti.

"Burası dağ değil, bağıramazsınız"

Kaplan'ın bu iddiası üzerine kürsüye çıkan AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, Kaplan'ın yanına giderek, "birazdan söz hakkı sizin cevap vereceksiniz" dediğini ancak bağırması üzerine "Burası dağ değil, bağıramazsınız" diye karşılık verdiğini anlattı. Elitaş sukuneti sağlamak için yaptığı bu davranışa Kaplan'ın gözü dönmüş şekilde bağırarak karşılık verdiğini savundu. Elitaş, Kandil'den talimat alarak, KCK talimatları ile değil milletin isteklerine göre hareket edilmesini istedi.

"Rüzgar eken fırtına biçer"

Bakan Şahin'in sözleri üzerine cevap hakkı doğduğunu söyleyen MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır da, Bakan Şahin'in BDP'nin izine düştükleri yönündeki açıklamasını eleştirdi. BDP'nin önergesine bir gün önceden hayır oyu vereceklerini açıkladıklarını ifade eden Şandır, bunu MHP'ye hakaret olarak kabul ettiklerini ve reddettiklerini söyledi. Şandır, Devlet içinde edvlet yapılanmasından şikayet edilmesini de eleştirerek, "Rüzgar eken fırtına biçer. Başbakan gelin masaya oturun demedi mi? İşte siyaset yapıyorlar. Bu sizin eseriniz" dedi.

Buldan: "Bahçekapılı bize şiddet uyguladı"

BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan da kendilerine şiddet uygulandığını belirterek söz istedi. Hiç tasvip etmedikleri bir manzara yaşadıklarını söyleyen Buldan, "Burada bir kadın şiddeti yaşadık. Hem de bir kadından, Bahçekapılı'ndan. Kadına yönelik şiddet gününde Sabahat Tuncel ve bana şiddet uyguladı. Tuncel'i 'Niye buraya geliyorsun' diye itekledi" dedi. Buldan da Bahçekapılı'nın bu davranışına karşı kınama istedi.

Bahçekapılı: Ben özür dilenecek bir şey yapmadım

AKP Grup Başkanvekili Ayşenur Bahçeekapılı bu sözler üzerine kürsüye çıktı. "Ben özür dilenecek bir şey yapmadım" diyen Bahçekapılı, "Alnımın akıyla söylemek isterim. Grup Başkanvekilime hücum ederse ben onun erkek kadın olduğuna bakmadan korurum. Benim Grup Başkanvekilimi kovarlar ve arkadan gelen şiddet gösterirse buna müdahale ederim. Kadın şiddetini eleştiriyorlarsa çocuğunu koruyan annenin öldürülmesini, öldürülen 4 genç kıza yönelik şiddeti de eleştirsinler" dedi.

Mumcu'dan uyarı

Bahçekapılı'nın sözleri üzerine BDP'li kadın milletvekilleri Ayla Akat Ata, Sabahat Tuncel ve Pervin Buldan Meclis Başkanvekili Güldal Mumcu'nun önüne giderek söz istedi. Söz vermeyen Mumcu, "Şiddeti savunmak olumlamak tasvip edilemez. Bu şekilde konuşmalar bundan sonraki Meclis çalışmalarını olumsuz etkiler. Milletvekillerinin şiddete yönelik davranışlarını kınıyorum. Bir daha tekerrür etmemesini diliyorum" diyerek tepki gösterdi.

"Meclis'i yönetmekten acizsin"

Bu arada söz verilmeyen BDP'li kadın milletvekilleri ile AKP'li milletvekilleri arasında sözlü sataşma oldu. AKP'li milletvekillerinden Mumcu'ya da "Meclis'i yönetmekten acizsin", "Artık oylamaya geç" şeklinde itirazlar yükseldi.

"Kürtler Araplardan sonra Müslüman olan ikinci halktır"

Söz alan BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık da Bakan Şahin'in Kürtlerin inançlarına hakaret ettiğini savundu. Sakık, "Kürtler Araplardan sonra Müslüman olan ikinci halktır. Sizin atalarınız putperest iken bizim atalarımız müslümandı" dedi. Sakık, Muş'ta korucu oğlunun dağa gitmesiyle ilgili ise, "Korucu, orduda gerilla. Bu ülkenin realitesi bu" diye karşılık verdi.

Yapılan tartışmaların ardından gensorunun gündeme alınıp alınmayacağı oylandı, oy çokluğu ile reddedildi.