Gençlerin ‘Vardiya’sı

Venedik’te 16’ncısı yapılan Mimarlık Bienali’nde Türkiye “Vardiya” projesiyle yer alıyor. İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Ezcacıbaşı, 16 ülkeden 122 öğrencinin katılacağı projenin Türkiye Pavyonu’nu ‘buluşma ve üretim mekânı’ haline getireceğini vurguladı.

Emrah Kolukısa

Venedik Bienali 16. Uluslararası Mimarlık Sergisi Türkiye Pavyonu’nda, küratörlüğünü Kerem Piker’in, yardımcı küratörlüğünü Cansu Cürgen, Yelta Köm, Nizam Onur Sönmez, Yağız Söylev ve Erdem Tüzün’ün üstlendiği Vardiya projesinin açılışının ardından düzenlenen akşam yemeğinde basınla bir araya gelen Bülent Ezcacıbaşı ile bienal odaklı bir mini söyleşi yaptık. İşte sayın Eczacıbaşı’nın söyledikleri...

Karşılaşma ve üretim...

- Genel olarak Mimarlık Bienali’ni ve Türkiye Pavyonu’ndaki Vardiya’yı karşılaştırırsanız, bizim en ayırt edici özelliğimizin ne olduğunu düşündünüz?

Türkiye Pavyonu’nda ziyaretçileri durağan bir sergi değil, 122 öğrenci ile mimarlık ve tasarım alanından çok sayıda konuşmacının katılımıyla kurgulanan dinamik bir süreç bekliyor. Vardiya projesinin çok özgün, sorgulayan, yaratıcı, farklı bir yaklaşımı var. Vardiya, bitmiş bir işin sergilenmesinden ziyade Türkiye Pavyonu’nu bir buluşma, karşılaşma ve üretim mekânı haline getirmeyi hedefliyor. Dünyanın farklı ülkelerinden gençleri mimari projeler etrafında bir araya getiren Vardiya’nın, mimar adaylarının dünyalarını genişleten, onları üretime teşvik eden yaklaşımını çok beğendim. Vardiya’nın enformel öğrenme yönteminin bu gençlerin gelecekteki üretimlerine çok olumlu etkileri olacağına inanıyorum. Alışılmış sergi yapısının dışına çıkan yaklaşımları nedeniyle küratöryel ekibi ve Türkiye’yi bienalde bu projenin temsil etmesine karar veren seçici kurulumuzu tebrik ediyorum.

- Venedik Mimarlık Bienali’nde sergilenen Vardiya aslında bir sergiden çok, küratörlerden Cansu Cürgen’in dediği gibi, bir tersine sergi. Yani her şey altı aylık sürecin sonunda ortaya çıkacak. Bu anlamda, dövizin de bu denli yükseldiği bir dönemde Türkiye Pavyonu’nu hayata geçirmek ekonomik olarak sizi çok zorladı mı?

Vardiya’nın alışıldık sergilerden biraz daha farklı bir bütçesi var dediğiniz gibi. Klasik bir projede karşılaştığımız prodüksiyon, nakliye, etkinlik giderlerinin yanı sıra bu seneye özgü bir harcamamız da çoğu Türkiye’den olmak üzere dünyanın 16 ülkesinden 122 öğrencinin uçak biletleri, konaklama ve bir haftalık seyahat masrafları olacak. Öte yandan döviz kurlarındaki durum bizim bütçelerimizi de olumsuz yönde etkiliyor tabii. Süreçle birlikte harcamalar da devam ettiği için aslında maddi sponsorluk ve destek arayışlarımız da devam ediyor. Örneğin genç mimarlık öğrencilerinin ulaşım masraflarına destek konusunda THY ile görüşüyoruz ve iyi haberlerini bekliyoruz. Önümüzde kasım sonuna kadar altı aylık bir süreç var, özellikle mimarlık konusuna ilgi duyan ve destek olmak isteyen kurumlar, bu süreçte Vardiya’ya destek olabilirler.

Bakanlığa teşekkür...

- Kültür Bakanlığı’nın katkısını yeterli buluyor musunuz? Ekonomik olarak ya da başka şekillerde daha fazla sizi nasıl desteklemelerini umut ederdiniz?

Koordinasyonunu İKSV’nin yürüttüğü Türkiye Pavyonu sergisi Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla, Dışişleri Bakanlığı’nın himayelerinde, 2014 yılında vakfımızın girişimi ve 21 destekçinin katkılarıyla kiraladığımız kalıcı mekânda düzenleniyor. Bu yıl Venedik Mimarlık Bienali’ndeki Türkiye Pavyonu’nun açılışını Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürü Sayın Dr. Şaban Karataş ve ekibi ile beraber gerçekleştirdik. Kendileri de konuşmalarında projeyi ve uygulamayı beğendiklerini söyleyerek bizi onurlandırdı ve cesaretlendirdi. Bakanlığımıza maddi ve manevi destekleri için teşekkür ediyoruz.

‘Okullar Okulu’

- İstanbul Tasarım Bienali için hâlâ bir sponsor arayışı sürüyor yanılmıyorsam. Bu konuda bir ışık var mı?

Prodüksiyon bütçelerinin büyüklüğü nedeniyle 2012, 2014 ve 2016 yıllarında İstanbul Tasarım Bienali için birden çok bienal sponsorunun katkılarını gerektiren bir sponsorluk yapısı kurgulanmıştı. 4. İstanbul Tasarım Bienali’nin sponsorluğunu ise tek başına VitrA üstlenecek, ancak farklı temalar ve projeler için sponsor arayışımız ve farklı firmalarla görüşmelerimiz devam ediyor. “Okullar Okulu” başlığıyla düzenlenen bu bienalde de tasarımın hayatımızdaki farklı temalarla ilişkilerine dair önemli tartışmaların yürütüleceği önemli bir uluslararası platform oluşturulacak. Biz de tasarımın geleceğinde rol almak isteyen, bu alanda yapacağı yatırımı önemseyen özel kuruluşlarla işbirliği fırsatları yaratmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

‘Bu bizim asli görevimiz’

Türkiye Pavyonu’nun açılışı için Venedik’e gelen Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürü Şaban Karataş ise yemekte yaptığı konuşmasında “Bakanlığımızın yaptığı bir lütuf değil görevdir. Aynı hedeflerde çalışıyoruz, bizim yapacağımız işi siz yapıyorsunuz. Bu iş Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın asli işidir” diyerek akıllarda “bakanlık bu işi tamamen kendi bünyesine mi almak istiyor?” sorusunu uyandırdı. Bu soruyu yönelttiğimiz Karataş şu şekilde konuştu:

“Bu şekilde sorumluluğu alarak işi devletleştirmenin çok verimli olacağı düşüncesinde değilim. Yani burada olabildiği kadar STK’lerin, bu konuda duyarlı kesimlerin, sanatçıların, bilimadamlarının desteklenmesi gerekir. Devletin bu işe girmesi, Sovyet sistemine döner o iş. Mesela İKSV’yle beraber çalışıyoruz. Çünkü, amaçlarımız aynı. Bizim yapacağımız işleri yapıyorlar. Biraz toplumsal gelişmemizle de ilgili, eğer toplumun talepleri kültür anlamında yükselirse o zaman bakanlığın bütçesi de artar. Şu anda biz çok mütevazı bütçelerle çok değerli, kıymetli gördüğümüz için bunları destekliyoruz. Destekliyoruz derken, aslında vazifemiz demek istedim. Yani, maddi destekten bahsediyorum. Onun dışında bakanlığın her türlü bilgi ve birikimini bu çalışmalara katabiliriz.

- Peki, maddi olarak desteklediğinizde diyelim, bunun ne kadarına katkıda bulunuyorsunuz. Bir yüzde vermek istesek.

Yüzde 5-6 civarı olabilir. Bizim genel bütçemizin içinde yüzde 10. Ama biz İKSV’nin hepsine veriyoruz. Biz zayıf bütçeyle çalışıyoruz. Ama hiçbir zaman bunu mazaret olarak gösterip reddetmemeye çalışıyoruz. İmkânlarımızı sonuna kadar zorlayıp olabildiği kadar katkı sağlamaya çalışıyoruz.