Genç, evde ve güvencesiz

Türkiye’de koronavirüs salgını nedeniyle 65 yaş ve üstünün ardından 20 yaş ve altına da sokağa çıkma yasağı getirildi. 65 yaş üstünde olmasına karşın çalışmak zorunda kalan 10 binlerce yurttaş bulunurken, 20 yaş altına getirilen yasakla birlikte resmi rakamlara göre çalışan 100 binlerce kişi de güvencesiz bir şekilde evde oturmaya başladı. TÜİK’in verilerine göre Türkiye’de 15-19 yaş arasında çalışan kişi sayısı 1 milyon 384 bin olarak hesaplanıyor. Türkiye’nin toplam işgücünün 32 milyon kişi olduğu düşünüldüğünde toplam istihdamın yüzde 6’sını oluşturan 20 yaş altı kişiler salgın nedeniyle evden çıkmayacak. Resmi verilere göre çalışmak zorunda bırakılan 1 milyon 384 bin çocuğun 915 bini kayıtdışı bir şekilde çalışırken; herhangi bir güvencesi bulunmuyor.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi konuya ilişkin yaptığı açıklamada Türkiye’de çocuk işçiliğin kanayan ve gizlenemeyen bir yara olduğunu belirterek, “Bu yasak; sorunlarına çözüm bulamadığımız çocukları güvencesiz iş havuzunun, merdiven altı atölyelerin ucuz işgücü yapmaktan öteye gidemez” dedi. 

Bu yaş grubundaki çocukların güvencesiz bir şekilde çalıştığına işaret eden İlgezdi, şunları söyledi: “Çalıştırılarak zaten mağdur edilen bu çocuklara, hiçbir ekonomik önlem alınmadan, sosyal güvence sunulmadan, tazminat hakkı tanınmadan ‘evde oturun’ demek gerçekçi değildir. Bu talep zaten sefaletin kucağına itilmiş ve çalışmak zorunda bırakılmış 1 milyon 384 bin kişiye bir çırpıda başının çaresine bak demektir.” 

‘ÇARESİZLİKTEN ÖL DENİLİYOR’

İlgezdi, sefalete ve yoksulluğa terk edilen milyonlarca yurttaşa “Ya virüsten ya da çaresizlikten öl” denildiğini belirterek “Bu, insanlık dışı bir anlayıştır. Bu tavır doğal ve anlaşılabilir değildir. Kabul edilebilir hiç değildir. İktidarın, bu pandemi dönemine hazırlıksız yakalandığı açıktır. Ama süreçte de gelecek günler için asla hazırlık yapmadığı ortadadır. Organizasyonu yapılmayan, altyapısı hazırlanmayan ve sosyal güvenceden yoksun alınan yasak kararları toplumu sadece ekonomik olarak değil, sosyo-psikolojik bir krize de götürmektedir” değerlendirmesinde bulundu.