Geliyorum diyen yenilgi!
Eskilerin bir sözü vardır; perşembenin gelişi çarşambadan bellidir diye... Galatasaray’ınki de o hesap.
Arif KızılyalınLig sonuncusu Ankaragücü karşısında alınan yenilginin de taşları aslında 1-0 kazanılan Alanyaspor ve 2-0 kazanılan Erzurumspor maçlarında döşendi.
Alanyaspor maçında Muslera müthiş oynadı, Erzurum maçında rakip çok acemice vuruşlar yaptı...
Alınan 6 puan gözleri boyamış belli ki!
Ankaragücü de bu iki 90 dakikaya iyi çalışmış olsa gerek biraz da ‘gördüğünü ve hissettiğini çalan’ hakem şansı ile maçı kazandı.
Aslında Ankaragücü kazanmadı, Galatasaray kaybetti.
Sadece maçı değil, belki de şampiyonluk avantajını bıraktı Eryamanlar’da!
Öncelikle tıpkı Erzurum maçının ilk bölümünde olduğu gibi isteksizdiler. Oyunu hızlandırmadılar. Nasılsa golü atacaklardı. Nitekim o şans ayaklarına kadar da geldi. Önce Onyekuru’nun kafası, sonra Emre Kılınç’ın karşı karşıya kaldığı pozisyondaki şutu pek ala 2-0’ı getirebilirdi.
Vuruş kalitesizliği bile rakibin önemsenmediğinin göstergesiydi.
İşte ne olduysa da o andan sonra oldu.
Goller gelmedi, dönen top, “basit” bir penaltıya dönüştü. IFAB diyor ki, vücuttan seken toplarda kol abartılı açık değilse ele çarpabilir, penaltı değildir. Aynen böyle oldu, gelgelelim hakem tereddütsüz VAR’sız penaltıyı verdi.
1-0 büyük avantajdı devre biterken.
2. yarıya Galatasaray risk alıp Falcao, Kerem gibi hücum gücü yüksek, Lines gibi de orta yapan bir oyuncuyu sürdü.
Taktik belliydi, kenar ortalar, derinlemesine paslar 2 forvet Mustafa ve Falcao ile çevrilecek bir maç.
Ama o Mustafa gitti kırmızı kart gördü. Kariyerindeki 2. kartıymış. Evet, dirseğini kullandı; sarı ile kırmızı arası bir hareket. Ama geçen haftalarda benzeri pozisyonlarda bırakın kartı faul-penaltı verilmezken bu harekete kırmızı çıkar mı onu artık Galatasaraylı yöneticiler sorar TFF’ye, MHK’ye; elbette o kadar destekledikten sonra sorabilirlerse! Mustafa'ya da 'Ne yaptın okçu' desinler bence; geçen hafta rakibinin ayağına basmıştı kurtuldu, bu hafta kurtulamadı.
Galatasaray kaybetti dedik ya; gerçekten şampiyon adayının bu kadar kötü, isteksiz oynama hakkı yok.
Bu kadar berbat oynarsanız elbette yenilirsiniz; Ankaragücü’ne gelirsek Lobjanidze’yi kutlamak gerek. Hem penaltı aldırdı, hem de takımını ileride Marcao-Donk ikilisine karşı ayakta tuttu. Onun dışında Hikmet Karaman da dersine iyi çalışmış.
Ve hakem Halil Umut Meler!
Keşke klasmandaki diğer 30 civarı hakem de Meler gibi olsa. Yani her ele temasa, hafif dokunuşlara penaltı, faul verse, el ve dirseğin yüze çarptığı-vurulduğu pozisyonlarda kırmızıyı çıkartsalar.
İşin şakası Ankaragücü lehine çok net düdükler çalan Meler, maçın son 30 dakikası cesaretini kaybetmişti. Ceza alanı içinde Falcao’nun itilişine, en kritik dakikalarda Ömer’e yapılan faullere ses çıkarmadı, çıkartamadı. Dağılmıştı. Göremedi her halde diyelim, insani hata diyelim! O görmeyince VAR odasındaki Cüneyt Çakır hiç görmedi tabi. İki hakeme de yakışmayan bir 90 dakikaydı.