"Gelişmiş ülkelerin iktisadi faaliyetleri zayıf seyredebilir"
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu(PPK), bazı Avrupa ülkelerindeki kamu borcu sorununa ve küresel büyümeye ilişkin endişelerin risk iştahını olumsuz etkilemeye devam etmesi halinde faiz koridorunun kademeli olarak daraltılmasının uygun olacağını belirtti.
cumhuriyet.com.trAvro bölgesindeki borç sorunlarının küresel boyutta bir krize dönüşmeden çözümlenmesi durumunda dahi, önümüzdeki dönemde gelişmiş ülkelerin iktisadi faaliyetinin uzun süre zayıf seyretmesinin, buna karşılık gelişmekte olan ülkelerde iç talep kaynaklı büyümenin devam etmesinin ihtimal dahilinde olduğunu vurgulayan Kurul, kısa vadede temel enflasyon göstergelerinin bir miktar daha yükseleceğini ancak iktisadi faaliyetteki yavaşlama nedeniyle artışın sınırlı kalacağını öngördü.
Merkez Bankası, Temmuz ayı Para Politikası Kurulu toplantı özetini yayınladı. Buna göre gelişmiş ülkelerde kredi, gayrimenkul ve emek piyasalarındaki sorunlar henüz tam olarak çözülemedi. Bunun yanı sıra, birçok ülkede kamu maliyesi dinamiklerine ilişkin endişeler gündemde kalmaya devam etti. Özellikle, son dönemde avro bölgesi çevre ülkelerinin kamu borcuna ilişkin giderek artan sorunlar, küresel ekonomiye dair aşağı yönlü riskleri belirginleştirdi. Kurul üyeleri, bazı Avrupa ülkelerindeki kamu borcu sorununa ve küresel büyümeye ilişkin endişelerin risk iştahını olumsuz etkilemeye devam etmesi halinde faiz koridorunun kademeli olarak daraltılmasının uygun olacağını belirtti. Ayrıca Kurul, gelişmiş ülke ekonomilerindeki sorunların daha da derinleşmesi ve yurt içi iktisadi faaliyetin durgunluk sürecine girmesi halinde bütün politika araçlarının genişletici yönde kullanılmasının söz konusu olabileceğini ifade etti.
Düşük politika faizi ve yüksek zorunlu karşılıklar uygulanmasına uzun bir süre daha devam edilecek
Avro bölgesindeki borç sorunlarının küresel boyutta bir krize dönüşmeden çözümlenmesi durumunda dahi, önümüzdeki dönemde gelişmiş ülkelerin iktisadi faaliyetinin uzun süre zayıf seyretmesi, buna karşılık gelişmekte olan ülkelerde iç talep kaynaklı büyümenin devam etmesi ihtimal dahilinde. Böyle bir durumda gelişmekte olan ülkelere kısa vadeli spekülatif sermaye girişlerinin yeniden hızlanması söz konusu olabilecek. Zayıf dış talep ve yüksek emtia fiyatları anlamına gelebilecek böyle bir durum, Türkiye'de artan sermaye girişleri ile birlikte makro finansal riskleri besleyebilecek. Kurul, bu senaryonun gerçekleşmesi halinde, fiyat istikrarı ve finansal istikrara dair riskleri sınırlamak amacıyla düşük politika faizi ve yüksek zorunlu karşılıklar uygulamasına uzun süre devam edilebileceğini ifade etti.
Döviz kuru ve ithalat fiyatları çekirdek enflasyonu 2010'un son çeyreğinden bu yana olumsuz etkiledi
Döviz kuru ve ithalat fiyatlarındaki gelişmeler 2010 yılının son çeyreğinden bu yana temel (çekirdek) enflasyon göstergelerini olumsuz etkiledi. Hazır giyim ve kumaş ithalatına yönelik olarak yapılan ek vergi artışları da önümüzdeki dönemde temel enflasyon göstergelerinin yüksek seyretmesine neden olabilecek bir diğer unsur olarak ön plana çıktı. Mevcut durumda temel enflasyon göstergelerindeki artış göreli fiyat hareketlerinden kaynaklandı. Toplam talep koşullarının mevcut düzeyi söz konusu fiyat hareketlerinin ikincil etkilerini kontrol altında tuttu. Bununla birlikte, temel enflasyonun önümüzdeki kısa dönemde artmaya devam edecek olması, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları üzerinde yukarı yönlü risk oluşturdu. Böyle bir riskin gerçekleşmesi ve orta vadeli enflasyon görünümünü tehdit etmesi durumunda Kurul, para politikasını sıkılaştırmakta tereddüt etmeyecek. Sıkılaştırmada kullanılacak araçların bileşimini iç talep, sermaye hareketleri, cari denge ve kredilerin seyri belirleyecek.
Enflasyondaki artış iktisadi faaliyetteki yavaşlama nedeniyle sınırlı kalacak
Haziran ayında tüketici fiyatları yüzde 1.43 oranında azaldı ve yıllık enflasyon yüzde 6.24 düzeyine geriledi. Bu düsüste, Haziran ayı PPK toplantı özetinde de öngörüldüğü gibi, taze meyve fiyatlarındaki düzeltme sonucunda islenmemiş gıda fiyatlarında kaydedilen gelişmeler etkili oldu. Böylelikle, yıllık enflasyon Nisan Enflasyon Raporu'nda öngörülen patikaya geri döndü. Kurul, kısa vadede temel enflasyon göstergelerinin bir miktar daha yükseleceğini ancak iktisadi faaliyetteki yavaşlama nedeniyle artışın sınırlı kalacağını tahmin etti.
Yakın dönemde iktisadi faaliyet zayıf seyrini sürdürdü
Kurul, toplantı özetinde enflasyonu etkileyen unsurlara da yer verdi. Son dönemde iktisadi faaliyete dair açıklanan veriler Nisan Enflasyon Raporu'nda sunulan çerçeveyi büyük ölçüde teyid etti. Yılın ikinci çeyreğine ilişkin veriler iktisadi faaliyette belirgin bir yavaşlamaya işaret etti. Nitekim mevsimsellikten arındırılmış verilerle sanayi üretimi Şubat ayından başlayarak dört ay üst üste geriledi ve Nisan-Mayıs döneminde ilk çeyrek ortalamasının altında gerçekleşti. Benzer şekilde, yılın basından bu yana aşağı yönlü bir eğilim sergileyen imalat sanayi kapasite kullanım oranının Haziran ayında yatay seyretmesi, yakın dönemde iktisadi faaliyetin zayıf seyrini sürdürdüğüne işaret etti.
Yatırım talebi ılımlı bir seyir izledi
Özel tüketimde yavaşlama işaretleri gözlenirken yatırım talebi ılımlı bir seyir izledi. Dış talep zayıf görünümünü korudu. Yakın döneme ilişkin veriler ihracatta ikinci çeyrekte sınırlı bir toparlanmaya işaret etti. Gerek küresel PMI göstergeleri gerekse yakın dönem sipariş verileri, yılın üçüncü çeyreğinde dış talep koşullarının zayıf seyrini sürdüreceğine işaret etti. Zayıf dış talebin etkisiyle imalat sanayinde kapasite kullanım oranları düşük düzeylerini korudu. Kurul, küresel ekonomiye ilişkin son dönemde artan belirsizliklere atıfta bulunarak ihracattaki toparlanmanın yavaş ve kademeli gerçekleşeceği öngörüsünü korudu.
İşsizlik oranları kriz öncesi seviyesine döndü
İstihdam koşullarındaki iyileşme devam ederken issizlik oranları kriz öncesi seviyelerine döndü. Kurul, istihdam koşullarındaki iyileşmeye rağmen, güçlü verimlilik artışlarının da katkısıyla birim işgücü maliyetlerinin azaldığını ifade etti.
Kurul, uygulanan politikalar sayesinde iç talebin kontrol altına alındığını belirtti ve yılın son çeyreğinden itibaren cari dengede iyileşmenin gözlenmeye başlayacağını teyid etti. Son dönemde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun aldığı tüketici kredilerine yönelik önlemlerin ve maliye politikasındaki sıkı durusun Merkez Bankasının uyguladığı politika bileşimini destekleyerek iç ve dış talebin dengelenmesine katkıda bulunduğu belirtildi. Her ne kadar yılın ikinci çeyreğinde kredilerin artış hızı henüz finansal istikrar açısından makul görülen oranlara inmemiş olsa da Kurul üyeleri, süregelen sıkılaştırmanın gecikmeli etkileriyle yılın ikinci yarısında kredi kullanımının ivme kaybetmeye devam edeceğini tahmin etti. Bu değerlendirmeler doğrultusunda Kurul, iktisadi faaliyetteki yavaşlamayı ve son dönemde küresel ekonomideki giderek artan belirsizlikleri de göz önüne alarak mevcut politika bileşiminde bir değişikliğe gitmedi.