'Gelecek 40 yıl içinde okyanuslarda balık kalmayacak'
BM uzmanları, balık avcılığının bilimsel biçimde yeniden yapılanmadığı takdirde gelecek 40 yıl içinde okyanuslarda balık kalmayacağını bildirdi.
cumhuriyet.com.trBM Çevre Programı'nın (UNEP) "Yeşil Ekonomi Girişimi Dairesi"nin özel danışmanı Pavan Sukhdev, ABD'nin New York kentinde gazetecilere yaptığı açıklamada, balık avının yeniden yapılanması gerektiğini, çünkü aşırı ve plansız avlanmalar sonucu 2050 yılına gelindiğinde okyanuslarda balık kalmayacağını bildirdi. Bioçeşitlilik ve çevrebilim (ekoloji) uzmanı Hindistanlı Pavan, "Eğer yaptığımız değişik tahminler doğru çıkarsa, 40 yıl içinde artık balığımız kalmayacak" dedi. BM'nin uzmanları, balıkların tamamen yok olması gibi "doğa kabusunun" önlenebilmesi için, ülke yöneticilerini, balıkları korumak için bölgeler oluşturulması başta olmak üzere etkili önlemler almaya çağırdı.
İnsanların kendi geçim kaynaklarını yok ettiklerini belirten UNEP'in Alman müdürü Achim Steiner, "Kurumlarımız, hükümetler kötü gidişatı değiştirme gücüne sahiptirler" diye konuştu. Steiner, 30 küsur ülkenin UNEP'le işbirliği yaptığını, başka ülkelerin de çevre politikalarını gözden geçirdiklerini söyledi. Bazı BM uzmanları, dünyanın balık rezervlerin azalmasının sadece doğa sorunu teşkil etmeyeceğini, aynı zamanda bir milyar insanın geçim kaynağı olmasından ötürü balığın yok olmasının çok ciddi beslenme sorunu doğuracağını belirtiyor. Uzmanlar, balığın kalkınmakta olan ülkelerde yaşayan insanların protein bakımından tek beslenme kaynağı olduğunu vurguluyor.
BM uzmanlarına göre, dünyada 35 milyon insan balıkçılıktan geçiniyor, 170 milyon kişinin işi doğrudan balıkçılığa bağlı ve 520 milyon insan da mali açıdan balıkçılıkla irtibatlı. BM uzmanlarının okyanuslardaki balıkların geleceğiyle ilgili görüşleri, uyarıları ve alınacak önlemler, bugün New York'ta gazetecilere ön sunumda tanıtılan UNEP'in "Yeşil Ekonomi" raporunda yer alıyor. Rapor, bu yıl içinde dünya kamuoyuna ayrıntısıyla açıklanacak.
Buz
Sanayi ürünleri, petrol, kömür gibi fosil yakıtlarının tüketiminden kaynaklanan karbondioksitle dünya ikliminin giderek ısınması en çarpıcı biçimde Grönland'da da kendini gösteriyor ve balıkların yaşamına doğrudan bağlı. İskoç bilim adamlarının Norveç'in başkenti Oslo'da 10 gün önce açıklanan çalışmasına göre, Grönland'da buzulların denize doğru kayarak erimesi, yaz aylarında yüzde 220 oranında artıyor.
Edinburgh Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ian Bartholomew'un Nature Geoscience bilim dergisinde yayınlanan bulgusuna göre, Güney Kutbu Antarktika'dan sonra dünyanın en büyük buzul ve buzlasına (katı sahanlığı deniz buz örtüsü) sahip Grönland'da buzullar yazın çok daha hızlı biçimde eriyor. 35 km kıta içinde ve 1095 metre rakımlı yerlere kadar buzullar, Grönland'da yazın denize 300 metre kayabiliyor.
BM'nin son derece kritik Danimarka-Kopenhag İklim Zirvesi'nin 8-17 Aralık 2009'da tam başarısızlıkla bitmesi ve dünyanın baş döndürücü hızla nüfus artışına sahne olması, sanayi ürünlerinin, yakıtların karbondioksit salımının atmosferde sera etsisi yaratarak giderek dünyayı yavaş yavaş ölüme yaklaştırması, bazı bilim adamlarınca son derece esefle karşılanıyor.
"Buz"un varlığı, dünya ikliminin bozulmaması için çok önemli. Güneş, rüzgar, hidroelektrik enerjisi de dünyanın kurtulması için çok önemli sayılıyor.
'Greenpeace'in leş ataleti'
Doğayı korumak adına en etkili çalışan örgüt Sea Shepherd'ın 33 yıllık öncüsü, kurucusu Kanadalı Kaptan Paul Watson (59), ortak kurucusu olduğu Greenpeace (Yeşilbarış) örgütünü "leş ataletinde olmakla eleştirerek" balina avcılarına karşı savaşıyor. "Toprakta kurtçuk, insandan fersah fersah üstündür" sözüyle bilinen Kaptan Watson, Greenpeace (Yeşilbarış) örgütünün "atıl eylemlerine" karşı çıktığı ve doğayı korumada şiddetli mücadele etmek gerektiğini düşündüğü için Greenpeace'in kurucusu Kanadalı David McTaggart'ın (1932-2001) yardımcılığından ayrıldı.
Sea Shepherd'ın balinaları koruması, aslında "insan, tabiata büyük kötülüğü yapan tek canlıdır" diyen Kaptan Watson'un "insan vahşetine" karşı çıkışının bir boyutu olarak gösteriliyor. Watson, "Dünya nüfusu ancak ve ancak zamanla 1 milyara inerse yeryüzü kurtulabilir. İnsan için tek yavru yeter" görüşünü savunuyor. Deniz Çobanı örgütünün Japon balinacılarla mücadele yöntemleri arasında şunlar bulunuyor: ''Çok yüksek desibelli ses dalgaları yaymak, balina gemilerinin güvertelerine çok kaygan "metocel" kimyasal maddesi ve boya topları fırlatmak, kokmuş tereyağı (bütirik asit) savurmak, gemi uskurlarına şaftı felç ettirici halatlar sardırmak.''