Geleceğe Dönüş: Yarının Savaşı
Her yönüyle bir ‘popcorn film’ örneği olan Yarının Savaşı, vizyona giren muadillerinin aksine seyircine hak ettiği eğlenceyi sunuyor.
Başak BıçakMarvel sinematik evreninde ‘Galaksinin Koruyucusu’ rolüyle hatırı sayılır bir popülarite elde eden Chris Pratt, Amazon Prime’ın yeni bilim kurgu aksiyonu Yarının Savaşı (The Tomorrow War) ile yeniden gündemde… Her yönüyle bir ‘popcorn film’ örneği olan Yarının Savaşı, vizyona giren muadillerinin aksine seyircine hak ettiği eğlenceyi sunuyor.
Sinemaların açılmasıyla birlikte büyük bütçeli aksiyon bombası filmler birer birer vizyona girdi. Ancak pek çoğunun, seyircisinin salondan memnun ayrılmasını sağlayabildiğini söylemek bir hayli güç. Sinemada olmaya ve perdeye düşen görüntünün büyüsüne mısır kokusu eşliğinde kapılmaya duyduğumuz hasret nedeniyle bu hoşnutsuzluğu şimdilik tolere edebiliyoruz. Ve neyse ki -yine- imdadımıza, pandemi boyunca hayata tutunmamızı sağlayan dijital platformlar yetişiyor. Geçtiğimiz günlerde Amazon Prime’da yayımlanan Yarının Savaşı, aslında tam da sinema salonlarına yakışacak türden bir aksiyon harikası ama üzülmeyin, televizyon ekranından izlediğiniz film gözünüzü kırpmanıza izin vermeyecek kadar heyecan verici!
Karanlık bir kıyamet sahnesiyle, gökyüzünden savaşın ortasına düşen insanlarla açılışını yapan Yarının Savaşı, bu girizgahın ardından evindeki Noel kutlaması sırasında ana karakterimiz Dan’e (Chris Pratt) hayatını sonsuza dek değiştirecek korkunç haberi veriyor. 2050 yılından 2022’ye gelen bir grup insan, dünyanın uzaylı yaratıklar tarafından işgal edildiğini fakat savaşı kaybetmek üzere olduklarını söylüyor ve yardım istiyorlar. Bunun üzerine devletler devreye giriyor ve zaman yolculuğu ile ‘işe yarar’ siviller birer birer bu savaşa asker olarak gönderilmeye başlıyorlar.
Zaman yolculuğu, uzaylı istilası, pre-apokaliptik vb. pek çok bilim kurgu temasını bir araya, orijinal olmaktan uzak bir senaryoyla getiren Yarının Savaşı’nın, seyircisini yakaladığı fikir ise burada devreye giriyor. Zira bu klişeleşmiş dünyanın sonu tasavvurunda, bir şekilde savaşa dahil olan veyahut kahraman olmak için can atan stereotip karakterlerin dışında fazlasıyla gerçek olabilecek bir taraf var. Devletler, çaresiz kalıp sivilleri asker olarak geleceğe göndermeye başladıklarında adeta bir Orwell distopyası yaratılıyor ve Dan dahil pek çok insan içinde olmadıkları bu savaşa karşı çıkıyorlar. Bu noktada tahmin edeceğiniz üzere, Dan için çizilen savaş gazisi bir babanın, Irak’ta savaşmış oğlu karakteri boşuna değil… Genelde dünyanın sonu temalı filmlerde, devletlerin veya hükümetlerin de facto olarak işlevsiz kaldığına şahit oluruz fakat Yarının Savaşı, devletleri ve liderleri konumlandırdığı Orwellyen dünyada gerçek ve ürkütücü portreler kurgulamayı başarıyor.
İşinde başarısız ve mutsuz biyoloji öğretmeni Dan, hayatta kendisine inanan tek kişi olan kızı Muri (Yvonne Strahovski) ve Vietnam gazisi problemli babası James (J. K. Simmons)… Interstellar’dan, Alien’a, Independence Day’den, Ad Astra’ya, Edge of Tomorrow’a değin -ki en çok da bundan- türün pek çok örneğinden referans alan Yarının Savaşı, bilhassa buzulların erimesi ve patlayan volkanlar gibi meselelerle desteklediği bilim kurgu ayakları sebebiyle, filmin sahip olması gereken zekâ sınırının gerisine düşüyor. Senarist Zach Dean’in, daha önce onlarca emsali çekilmiş bir türde yeni bir şey anlatmaya çalışmadığı ve hikayesinin bilim kurgu zeminini güçlendirmek için uğraşmak istemediği aşikâr. Yönetmen Chris McKay ise böyle durumlarda olması gerekeni yapıyor ve seyircinin ihtiyaç duyduğu aksiyon ve mizah harmanını ölçülü bir biçimde öyküye eklemleyerek filmin izlenilirliğini yükseltiyor. Özellikle kale savunmalarını andıran savaş sahneleri ve filmin üzerinde en çok düşünülen yeri olduğuna emin olduğumuz yaratık miti, anlatının elini fazlasıyla güçlendiriyor. Ve pek tabii Chris Pratt’in etkili performansı ile özellikle Peter Quill rolünden üzerinde kalan mizah gömleğinin de ortalamanın üzerinde bir başarı yakalanmasındaki payı büyük. Bu noktada, J. K. Simmons ve Yvonne Strahovski ikilisinin Pratt’e güçlü desteğini de unutmamak gerek…
Eğer bir filmden beklentiniz aksiyon damarı güçlü çıtır çerez bir hikâye sunmasıysa ve öykünün bilimsel temeliyle ilgilenmiyorsanız, Yarının Savaşı tam size göre. Kurgu masasında neden kesilmediğini anlayamadığımız bir yarım saate daha dayanabilirseniz, filmi mutlu bitireceğinizi garanti edebilirim.