‘Gece, yıldızların peşine takıldım...’
“İstanbul’da Gece” serisinde doğduğum kentin, Dünya’nın ve Kozmos’un bir parçası olduğunu hatırlatan ve ‘Karanlığı tanımamı sağlayan yıldızların peşine takıldım’ diyen heykel sanatçısı Nilhan Sesalan’ın sergisi Art On İstanbul Galeri’de 8 Eylül’de açılacak ve 10 Ekim’e kadar görülebilecek.
Öznur Oğraş Çolak“Gece’nin kolay olmadığının farkındayım. Bu süreçte karanlığı anlamaya çalışıyorum. Tek başına karanlık, kendini bana tarif edemiyordu, sanırım bu sebeple ışığa ihtiyaç duydum ve ‘İstanbul’da Gece’ serisinde doğduğum kentin, Dünya’nın ve Kozmos’un bir parçası olduğunu hatırlatan ve karanlığı tanımamı sağlayan yıldızların peşine takıldım. Prehistorik dönemde, açık denizde, ormanda ya da çölde insanlığın yönünü belirleyebilmek için yıldızları takip etmesi gibi...” Bu sözlerin sahibi yakında sergisi açılacak olan heykel sanatçısı Nilhan Sesalan. “İstanbul’da Gece” adlı sergi Art On İstanbul Galeri’de 8 Eylül’de açılacak ve 10 Ekim’e kadar görülebilecek. Güncel olayların uydusu olma girdabına kapılmadan, varlığını konumlandırdığı ortamın verilerine de yakın durmaya çalıştığını söyleyen Sesalan, “İstanbul’da Gece”nin ismini karanlık, tedirginlik ve lirizm imgesi üzerine yoğunlaşan düşüncelerinden hatta “varoluşunun başladığı kentten” aldığını belirtiyor.
Taş, bronz ve ahşap...
Sesalan, heykellerinin ana maddesi olarak taş, bronz ve ahşabı kullanıyor. Sesalan’a heykeller oluşum sürecindeyken nasıl gelişiyor diye soruyorum, cevabı “Yaklaşık bir tanımlama ile önce fikir maddeye dönüşüyor sonra zaman içinde yapıtlarımı analiz ederek sözle tarif etmeye başlayabiliyorum ve bundan keyif de alıyorum” oluyor. Sesalan, “Varlığımın katmanlarıyla, sözle, biçimle, sesle, kokuyla ve sadece düşünerek...” diyor ve ekliyor: “Suya düşmüş bir taşın dalgaları gibi yayılıyorum...” Doğanın ve onun bir parçası olan insanın küresel ölçekteki köklü değişimi ve Sesalan’ın yaşadığı coğrafyanın sosyo-psikolojik ve kozmolojik yapısı da üretim sürecine eşlik ediyor. Tüm bu söylenenlerden de anlaşılacağı gibi sanatçı bu aralar tüm konsantrasyonuyla “İstanbul’da Gece”nin içinde... Art On Galeri ile Contemporary İstanbul 2017’de de yer alacak olan Sesalan, “Öyle ki, tuhaf bir şaşkınlık duygusunun eşlik ettiği bu süreçte, bazen içimde kendime çarptığım bile oluyor. Yine de biliyorum ki yapıtlarımı ağustos sonu Art On Galeri’ye yerleştireceğim. Sergimiz 8 Eylül’de izleyicisi ile buluşacak... Ayrıca kitabım ‘Sarı’ sergi ile eşzamanlı yayımlanacak ve galeride ilk sunumu yapılacak. Bu arada 12 günüm var ve bu süre içinde Almanya – Black Forest’a ‘Ahşap olmak ya da ağaç olmamak’ isimli heykelimi yapmaya gideceğim” diyor. Tüm bu koşturmacanın sonunda sanatçının sonraki hayali; ekim ayında açık havada, güneşli, aydınlık bir İstanbul gününde saatlerce kitap okumak...
'Avuçlarımın içinde bir dünya vardı...’
“En son Heykel Bölümü’ne bakacaktık, hem de öylesine, gelmişken bir görmek için. Seramik bölümünden çıkıp birinin işaret ettiği dar, karanlık koridorda ilerlerken ‘Orada gerçekten de bir yer var mı’ dedirten tedirginlik, bugün bana adımlarımın sesini, duvarların bedenime olan yakınlığını, rutubet kokusunu ya da hiç ummadığım bir şeyle karşılaşacağımın sezgisini hatırlatıyor olabilir. Koridor bitmiş, kopkoyu mavi – yeşil büyükçe ama hafif kapıyı aralayıp içeri adımımızı atmıştık, sessizdik, tavan yüksek, ışık loş, koku tanıdık değildi. Kimse yoktu, poşetlerle sarılmış çalışmalar kurumaya başlamıştı, tıpkı havuzdaki çamurlar gibi. Aradık, biçim verebileceğimiz yumuşaklıkta bir parça bulduk. Sanki avuçlarımızın içinde bir dünya vardı” diyerek anlatıyor.
‘Polen Çağı’
2005’te “Polen Çağı” heykellerine başlayan Sesalan, “Doğduğumdan beri oluşan dünya görgümün her şeyle birlikte çok güçlü bir değişim ve dönüşüme başladığını düşünüyordum. Sanki etrafımda neyle buluşması gerektiğini bilemeyen, milyonlarca polen uçuşuyordu” diyor. On yıl sonra Suriye Göçü, sanatçının “Polen Çağı” hissiyle örtüşmüş. “Polen Çağı” dönemi içinde “Köklerim İçin Bir ev”, “Dünya’nın Tüm Suları Birbirine Akar”, “Yolculuk” , “Yedi Deniz”, “Araf”, “Selvi Boyun Benden Uzun” ve “şşş...ülkem” isimli heykellerini yapmış sanatçı... Sesalan, “Sözle Dolu, Gelince Gitmeyenler ve bir seriye dahil edemediklerim de olduğu gibi tüm fikirler, tahmin edemeyeceğim zamanlarda bende varlıklarını sürdürdüklerini fark ettirirler. Bu sebeple, zamanı Batılılar gibi doğrusal değil Doğulu filozoflar gibi noktasal algıladığımı düşünürüm; her an, her şey, her şeyle karşılaşabilir” diyor.