Gece Avcısı: Kriminal sevenlere

Bir seri katilin belgeselinden oluşan dizide gerçekle hayal dünyası arasında gidip gelirken türün meraklılarını heyecandan gerilime sürükleyen olaylar şaşırtmakla kalmıyor, düşündürtüyor.

Cenk Erdem

Amerika’nın yakın tarihinin en şöhretli seri katillerinden Richard Ramirez’in yakalanma hikâyesini aktaran, gerçek suç belgesi “Gece Avcısı (Night Stalker)”, ünlü seri katil Ted Bundy üzerine kurulu gerçek arşiv kayıtlarından oluşan başarılı belgeselden beri son dönemde popüler hale gelen suç belgeseli dizilerinin en yenisi. “Gece Avcısı”, prodüksiyonuna da imza atan Netflix platformunda yayımlanıyor. Dizinin esas yapımcısı ve yönetmeni Tiller Russel. 

45’er dakikalık 4 bölümden oluşan belgesel, Ramirez’in rekor sıcakların yaşandığı 1985 yazında hem Los Angeles’ı alarma geçiren seri cinayetleri, çocuk kaçırma ve tecavüzleriyle ilgili ayrıntıları ekrana getiriyor hem de suçun çevresindeki hemen her figürü mercek altına alıyor. Bu noktada katilin peşindeki dedektiflerden biri olan Meksikalı dedektifin özel hayatına hiç gerekmeyecek kadar girdiği de söylenebilir. Öte yandan Richard Ramirez’in kurbanları ile ilgili ilginç detaylara da giren belgesel, tıpkı Ted Bundy belgeselinde olduğu gibi kurbanların yakınlarıyla, Ramirez’in elinden kurtularak hayatta kalanlarla, peşindeki cinayet bürosu dedektifleri ve emniyetin başrolleriyle söyleşiler üzerinden olayın çevresindekilere nispeten eşit oranda odaklanıyor. Belgeselin zayıf yönü ise Ramirez’in hikâyesinde katilin travmatik çocukluğunu adeta geçiştirmesi sayılabilir. 

“Night Stalker” yine de bütününde merak duygusunu canlı tutan, başarılı bir gerçek suç belgeseli. Bir solukta bitirebileceğiniz motivasyonu, bana kalırsa büyük oranda Ramirez’in yakalanmasına yardımcı olacak ipuçları keşfedildikçe yükseliyor. Ramirez, seri katiller içinde kurbanlarıyla ilgili olarak izi sürülebilecek ortak noktalar yakalamanın çok da mümkün olmadığı bir davranış örüntüsüne sahip. Ramirez’in saldırısına uğrayan kurbanların yaşları 6 yaşında küçük bir kız çocuğundan, 80’lerinde iki kız kardeşe kadar değiştiği ve sosyoekonomik statüleri de çok farklı mağdurları olduğu için “her an, herkes sıradaki kurban olabilir” korkusuyla, tüm şehri terörize ediyor. Bu açıdan da türe ilgi duyanlar için sürükleyici. 

Dizinin temposu, katilin esas hikâyesine daha çok odaklandığında ve mahkeme duruşmalarında kimliği hakkında fikir veren davranışlarını görebildiğimiz tüm gerçek kayıtlarla gittikçe artıyor. Tüm bunlarla birlikte Ramirez’in savcılığın idam cezası talebiyle yargılandığı davası yıllar sürerken tıpkı Ted Bundy vakasında olduğu gibi histerik kadın hayranlarının Ramirez’e çıplak fotoğraflarını yolladığı ve Amerikan medyasının katili kimi yerde pop idol haline dönüştürdüğü süreç de şaşırtmıyor. Belki dişlerini yaptırma fırsatı olsaymış yakışıklı olabilirmiş, tartışılır ama bu histerik hayranlarının katilden bile daha arızalı davranışlarını ve medyanın kimi zaman karizmatik katil yaklaşımını asla haklı çıkarmıyor.