"Gazze'de insanlık dramı yaşanıyor"

Başbakan Erdoğan, İsrail'in "Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı duygusal konuşuyor" sözlerine "Benim duygusallığım varsa, Gazze'deki kardeşlerime yöneliktir. Tarih sizi insanlık yaşamına bir kara leke düşürdünüz diye yargılayacak. Biz, ecdadınız kovulduğu zaman, sizi kalkıp da bu topraklarda ağırlayan, Osmanlı'nın torunları olarak konuşuyoruz" dedi.

cumhuriyet.com.tr

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup toplantısında konuştu. TRT 6'nın Kürtçe yayına başladığını anımsatan Erdoğan, "Doğrusu ben TRT 6'nın Kürtçe yayına başlamasını çok önemli bir açılım olarak görüyorum. En azından devletin halkıyla bütünleşmesi noktasında devletin halkına ulaşması noktasında çok önemli bir açılım olarak görüyorum" dedi.

Bugüne kadar olan gecikmeyi büyük bir eksiklik olarak gördüğünü ifade eden Erdoğan, "Tabi eğer sizler bir ürkek toplum meydana getirirseniz, bir korku toplumu meydana getirirseniz, bu süreç bu zamana kadar uzar durur. Demokrasi dairesi geniştir, bu dairede herkesin kendini ifade etme hak ve imkanı vardır. Kürtçe yayın da bunun en güzel örneklerinden biridir" diye konuştu.
 

"Farklılıklarımızdan korkmaya gerek yok"

Başbakan Erdoğan, TRT'nin Kürtçe yayın kanalının Kürt kökenli vatandaşların aidiyet bağlarını daha da güçlendireceğine inandığını belirterek şöyle dedi:

"Etnik kökenimiz, inancımız, yaşam biçimlerimiz farklı olabilir. Unutmamamız gereken bir şey var. Bizi birleştiren çok güçlü ortak değerlerimiz var. Bunların başında da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı gelir. Bizi birbirine bağlayan değerlerimizi ırk ya da kan bağından çok daha üstün çok daha sağlam bir bağdır. Onun için farklılıklarımızdan korkmaya gerek yok. Ortak bağlarımız daha çoktur daha sağlamdır. Farklılıklarımızı zenginlik olarak görmek ve yaşamak bizi birbirimizden uzaklaştırmaz tam aksine daha da yakınlaştırır. Bizi bölmez daha da birleştirir. Birbirimize daha çok bağlar. Bizi zayıflatmaz daha da güçlendirir. TRT 6 Kürtçe yayınlarında inanıyorum ki milletimiz için birlik bütünlük kardeşlik mesajlarını taşımak suretiyle bu alanda çok büyük bir işlev görecektir. Demokrasinin özgür sesi olarak insani değerleri yüceltecek, barış ve huzuru besleyecek ayrımcı dışlayıcı değil birleştirici olacaktır. Demokrasimizin gelişmesine, derinleşmesine katkıda bulunacaktır."
Kanalın açılışında Kürtçe türkü söyleyen AKP Van milletvekili Gülşen Orhan'a teşekkür eden Erdoğan, hayırlı olmasını temenni etti.

"Demokrasiyi kör, topal, sağır bırakan zihniyet budur"

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ı isim vermeden eleştiren Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Özellikle bu yayından rahatsız olan bir parti lideri güya bizim bu girişimimizi eleştiriyor. Diyor ki devlet etnik kör olmalı. İşte bunların devletten anladığı budur. Bu zihniyet, yıllar boyunca demokrasiyi de kör, topal, sağır bırakan zihniyettir. Dünyada radyo televizyon yayıncılığı alıp başına gittiğinde vatandaşımızı tek kanala mahkum etti bu zihniyet. Bugün İngiltere'nin özerk kamu televizyonu BBC, 33 ayrı dilde yayın yapıyor. TRT web sitesi de Kasım ayında 30 ayrı dilde yayına başladı. Şimdi Kürtçe'yi bunun dışında mı tutalım? Siz o boşluğu doldurmazsınız, o ihtiyacı karşılamazsanız işte gördük başkaları dolduruyor ve karşılıyor. Ve oradan ayrımcı bölücü yayınlar yapılıyor. İşte böyle kör ve şaşı bakışların yarattığı yanlışları düzeltmek de bize düşüyor.
 

"Nazım Hikmet'le ilgili karar"

"Bildiğiniz gibi, bu arada Nazım Hikmet'in haksız yere vatandaşlıktan çıkartılması kararını ve bu kararın düzeltilmesinin de bize düştüğü gibi. Sene 1951 vatandaşlıktan çıkarıldı, sene 2008 şimdi iade-i itibarla tekrar vatandaşlığa almak da bize düştü ve bunu da biz hallettik. ve dün Bakanlar Kurulu kararıyla kaldırılan vatandaşlığını yine bakanlar kurulu kararıyla iade ettik. şunu artık herkesin artık görmesi bilmesi anlaması gerekiyor. Bu devlet millet için insanı için vardır, insanı için vardır. Bunun dışında bir anlayışa saparsanız işte oradan demokrasi çıkmaz, insan hakkı çıkmaz, oradan devlet millet kaynaşması çıkmaz. Oradan refah da huzur da kalkınma da çıkmaz. Biz millet olarak bunu defalarca tecrübe ettik. Ne diyoruz insanı yaşat ki devlet yaşasın. Devleti milletin üzerinde görerek devleti millete karşı kör sağır hala getirterek, Türkiye hiçbir yere gidemez. Bundan daha büyük yanlış yoktur. Siz 70 milyonun hakkını evet biz Kürtçe televizyona veremezsiniz diyen bir anlayışa şunu söylüyorum. Unutma 70 milyonun içinde vergisini veren benim Kürt kökenli vatandaşlarım da var. İşte bunlar bu kadar bu işten uzak. Biz milletimize sırtını dönenlerden asla olmadık. Milletimize karşı kör sağır dilsiz asla olmadık. Bundan sonra da olmayacağız. Bizden bunu bekleyenler bu siyaset tarzını bekleyenler beyhude beklerler."

 

"Olayları tribünden izleyemezdik"

Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin saldırıları ilk andan itibaren şiddetle kınadığını ifade ederek, "Sadece tepki vermekle kalmadık, bu trajedinin bir an önce son bulması için önemli bir diplomatik bir atak başlattık" dedi. Saldırının ardından bölge ülkelerine yaptığı geziler ve diplomatik temaslar hakkında bilgi veren Erdoğan şöyle dedi:

"Türkiye olarak 'bekle gör' politikası ya da 'sorunları tribünden izleme' yaklaşımı içinde olamazdık. Türkiye, tarihinden ve bugününden gelen insani misyonu ön plana çıkarmak durumundaydı. Özellikle 1 Ocak itibariyle BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğimizin başlamış olması, bize ilave sorumluluklar yüklemektedir. Bu yüzden yaşanan olaylar sonrasında öncelikle bölge ülkelerini dolaşarak, barışa yönelik diplomatik seçeneklerin önünü açmaya çalıştık"

Erdoğan, görüşmelerde, "İsrail Gazze'deki saldırıları derhal durdurmalıdır, ilgili taraflar arasında kalıcı bir ateşkes temin edilmelidir, ambargolar kaldırılmalı, sınır kapıları açılmalıdır ve Filistinli gruplar arasında ulusal uzlaşı sağlanmalıdır" taleplerini dile getirdiklerini belirtti.

"Burada bir gerçeği daha ifade etmek istiyorum, bu işin siyasi istismarı olmaz. Ama ne yazık ki görüyorum, hala ülkemizde bu işin siyasi istismarını yapmaya gayret edenler var" diye konuşan Erdoğan şöyle devam etti:

"Şu anda 'Hükümet şunu yapmalıydı, bunu yapmalıydı' veya 'şu yapılmalı, bu yapılmalı' Dürüst olacağız, samimi olacağız. Devletler duygusal bir anlayış içerisinde veya 'ben hükümete şöyle bir saldırayım, neticesi ne olursa olsun bu halka hoş gelir. Ben buradan oy devşirebilir miyim' mantığı ile konuşmalar yapmak, ortaya bir şeyler atmak bu işlerde doğru değil. Biz bunları geçmişte çok yaşadık, bunları iyi biliriz. Bunları konuşanlar da geçmişlerine iyi baksınlar. Acaba bu konularda neler yaptılar? Özellikle şu anda parlamentoda olanları ben geçmişte bu ülkenin yönetiminde gördüm. Şimdi MHP, DSP, ANAP bizden önce bu ülkeyi yönetmediler mi? Yönettiler. İsrail'le ilişkiler bu dönemde yok muydu? Vardı. Peki niye kesmediniz İsrail'le ilişkileri? O zaman sıkıntı yok muydu? vardı. Şimdi bunu yapamayanlar bizden ne istiyorlar? Diyorlar ki 'gelin hemen ilişkileri kesin' Arkadaşlar, biz bakkal dükkanını idare etmiyoruz. Biz Türkiye Cumhuriyeti'ni idare ediyoruz."

 

"Duygusal konuşmuyorum"

İsrail'in "Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı duygusal konuşuyor" sözlerine de Erdoğan şöyle yanıt verdi:

"Hayır, ben duygusal konuşmuyorum. Eğer benim duygusallığım varsa, Gazze'deki kardeşlerime yöneliktir. Olayı kılı kırk yararak, düşünerek konuşuyorum, akılla, bilgiyle, tecrübeyle konuşuyorum. Eğer bir duygusallıktan, hesaptan bahsediliyorsa, bu hesabı bu anda İsrail yapıyor. Bu ne hesabıdır? Şubatta yapılacak olan seçim hesabıdır. Ben buradan Ehud Barak'a, Livni'ye sesleniyorum; Siz Şubat ayında yapacağınız seçimi bırakın, tarih sizi şu yaptıklarınızla insanlık yaşamına bir kara leke düşürdünüz diye yargılayacak. Biz, dedeleriniz, ecdadınız kovulduğu zaman, sizi kalkıp da bu topraklarda ağırlayan, bu topraklarda misafir eden Osmanlı'nın torunları olarak konuşuyoruz. Her zaman mazlumun yanında olduk, bugün de yanındayız, yarın da yanında olacağız ve bundan kimsenin endişesi olmasın."

"Yarım saat arabada bekledim"

Saldırılara karşı Türkiye'de gösterilen tepkilere de değinen Erdoğan, "Nasıl tepki gösterilmesin ki? Filistin meselesi kanayan bir yara olarak gündemimizde ön sıralardaki yerini koruyor" dedi. Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak, Ramallah sınır kapısında arabasının içinde yarım saat bekletilen bir kişi olarak konuştuğunu belirterek şöyle dedi:

"Bunu yapan kim? İsrail. Şimdi bu İsrail hala kalkıp diplomasiden bahsediyor, hala demokrasiden bahsediyor. Ne demokrasisi? Dostluk vesaire bütün bunlara rağmen açık konuşuyorum, bizler 'İsrail-Suriye arasında bir endirekt acaba bir arabuluculuk yapılabilir mi?' diye talepler geldiğinde buna olumlu baktık. Ama Pazartesi günü, bütçe görüşmelerinin olduğu haftanın pazartesi günü, biz burada Olmert'i kabul ettik. Biliyorsunuz bazı yayın organları, siyasiler bunu da konuştular. Güya, gelmişler bizden izin almışlar, görüşmüşler, ondan sonra da gidip Cumartesi günü harekatı yapmışlar. Bizimle; İsrail-Suriye ilişkilerinin beşinci raundunu görüşmeye geldiler ve biz bu beşinci raundu görüştük. Kendileri ve Suriye ile o akşam, bir mutabakat metni üzerinde sürekli bir telefon diplomasisiyle ne yapılabilir, bunu görüştük. Yaklaşık 6 saat hem burayla, hem de Sayın Beşşar Esad ve Dışişleri Bakanları ile arkadaşlarımız görüşmeler yapıyordu. Olay geldi geldi, bir-iki kelimede takıldı. Dedik ki 'hafta sonuna kadar bu çalışmaları devam ettirin, burada da bir mutabakat sağlayıp, neticeye varalım' Tabi biz, İsrail Başbakanı'nın cuma günü için bize dönüşünü beklerken, maalesef biz Cumartesi günü bütçe müzakerelerindeyken saat 11.30'da İsrail uçaklarının ne yazık ki Gazze'yi bombaladığını duyduk. Bunu da Türkiye'ye bir saygısızlık olarak da görüyoruz."
 

Yardım kampanyası

Erdoğan, TBMM Başkanı Köksal Toptan'ın, Gazze'ye yönelik olarak sadece milletvekillerini kapsayan bir yardım kampanyası başlattığını belirterek, buna milletvekillerinin katılacağını, kendilerinin de AKP Grubu olarak bu kampanyada en iyi ve en güçlü şekilde yerlerini alacaklarını söyledi. Filistin'e, Başbakanlık acil yardım hesaplarından yardımlar yaptıklarını ve yapmaya da devam edeceklerini söyledi. Erdoğan, Ziraat Bankası Aşağı Ayrancı Şubesindeki 55555555 nolu, Türkiye Halk Bankası Bakanlıklar Şubesindeki 05000005 nolu ve Vakıflar Bankası Finans Market Şubesindeki 2055555 nolu hesaplara halkın ve işadamlarının yardımlarını, desteklerini beklediklerini belirtti.

Her şeye rağmen, Ortadoğu'da barışın mümkün olduğuna inanmak istediklerine işaret eden Erdoğan, bu konuda BM, AB, ABD ve İslam Konferansı Örgütüne önemli görevler düştüğünü ifade etti. "Gürcistan konusunda devreye giren uluslar arası kuruluşlar, acaba bu konuda niçin susuyorlar veya söylem düzeyinde geçiştirmekle yetiniyorlar?" diye soran Erdoğan, uluslar arası insan hakları derneklerine karşı da "Niçin susuyorsunuz?" diye seslendi. Başbakan Erdoğan, uluslar arası sivil toplum örgütlerine olan inançlarının da zedelendiğini belirterek, "Bunun adı, çifte standart demiyorum, çoklu standarttır. Evrensel değerleri ayakta tutabilmemizin birinci şartı, bu çoklu standarttan kaçınmak, dürüst ve adil bir tutum içinde olmaktır" dedi.