Gazeteci Vardar'ın ailesi kırgın
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Orhan Erinç, pankreas kanseri nedeniyle hayatını kaybeden Ahmet Vardar'ın ''atlattığı haberle sevinen, atladığı haberle kahreden bir neslin gazetecilerinden'' olduğunu söyledi. Vardar'ın eşi Ergül Vardar, gazetecilerin soruları üzerine, eşinin kanserden öldüğünü anımsatarak, ''Onu kanser edenler utansın" diyerek tepki gösterdi.
cumhuriyet.com.trPankreas kanseri nedeniyle tedavi gördüğü hastanede vefat eden gazeteci Ahmet Vardar'ın cenazesi, İstanbul'da toprağa verildi. Vardar için Fatih Camisi'nde düzenlenen törende, eşi Ergül ve oğlu Bahadır Vardar, başsağlığı dileklerini kabul etti.
Törene, Ahmet Vardar'ın ailesi ve yakınlarının yanı sıra Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan, İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, eski İstanbul emniyet müdürlerinden Necdet Menzir, Dinç Bilgin ve Aydın Ayaydın'ın da aralarında bulunduğu meslektaşları katıldı.
Törene Ahmet Vardar'ın kendisiyle yaptığı röportajın yer aldığı 1979 tarihli Günaydın Gazetesi ile gelen ve kamuoyunda “Gangster Raki” olarak tanınan Ahmet Güney Zobu da Bahadır Vardar'a “başsağlığı” dileğinde bulundu.
Gazeteci Ahmet Vardar, öğle vakti kılınan cenaze namazının ardından Edirnekapı Sakızağacı Mezarlığı'nda toprağa verildi.
Camideki törene, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, İstanbul Valisi Muammer Güler, Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, AKP İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu da çelenk gönderdi.
Erinç: Gençlere örnek olabilecek bir yapıdaydı
Orhan Erinç, Fatih Camisi'nde düzenlenen törende gazetecilerin soruları üzerine, Ahmet Vardar ile 1962 yılında Yeni Sabah gazetesinde tanıştığını ve yıllar süren dostlukları olduğunu belirtti.
''Vardar klasik muhabirlik denilebilecek, atlattığı haberle sevinen, atladığı haberle kahreden bir neslin gazetecilerindendi'' diyen Erinç, mesleğe başladıkları yılların muhabirler açısından yokluk dönemi olduğunu, haber izleme konusunda çeşitli sıkıntılar yaşadıklarını anlattı.
Ahmet Vardar'ın, özellikle bir polis muhabiri için olay yerine gitmenin, belge, bilgi ve fotoğraf toplamanın zorluklarını yaşayan ve gerçekten başarılı olan gazetecilerden biri olduğunu ifade eden Erinç, ''1960'lı yıllarda Kefken dolaylarında, çok sayıda gemi karaya oturur veya batardı. Ahmet, onu izlemek için yola çıkmıştı. Askeri bölgeden geçilmesi gerekiyordu. İzin aldı, vasıta yoktu. Ata bindi. At da tökezlediği için düştü ve bacağını kırdı. Vardar, 'acar muhabirler' diye adlandırılan kuşağın temsilcilerindendi. Gazeteciliğe, çok sayıda haberle, eserle, köşe yazısıyla katkıda bulundu. Ama kısa süre önce belli olan hastalığı onu aramızdan aldı.''
Eski İstanbul Emniyet Müdürlerinden Necdet Menzir, Ahmet Vardar'ın çok yakın dostu ve hemşehrisi olduğunu belirterek, duygularını şöyle dile getirdi: ''Birçok şeyi birlikte paylaştık. İstanbul Emniyet Müdürlüğüm döneminde gerçekleri yazarak bize çok destek olmuştur. Fakir, fukaranın ve toplumun dertlerini kendine dert edinip, çözümü için gayret sarfeden bir gazeteciydi. Herkes tarafından takdirle karşılandı. Gençlere örnek olabilecek bir yapıdaydı. Bugün onun yaptığı gazeteciliği yapan yok. Çok büyük meseleler gündeme getiriliyor, ama vatandaşları rahatsız eden konuları dile getirecek insanlar olmalı. Buna Ahmet Vardar iyi bir örnektir.''
Eşinin sitemi
Ahmet Vardar'ın eşi Ergül Vardar, gazetecilerin soruları üzerine, eşinin kanserden öldüğünü anımsatarak, ''Onu kanser edenler utansın. Ahmet 'sosyal sigortalar hastaneleri arasında sürünmesin' diye oraya buraya dilendik. Ama çok şükür etrafa bakın. Ama basın nankör'' dedi.
Ergül Vardar, sözlerini oğlu Bahadır Vardar'ın engellemeye çalışması üzerine ''Baban gitti, ama ben bunu içimde yaşayamam. Çektiklerimi ben biliyorum. Hacizler verdik'' diye konuştu.
Salih Memecan'ın 4-5 gün önce hastaneye geldiğini ve ''Yeni bir şey kuruyorum, seni alacağım, çünkü sen çok zekisin, çok bilgilisin'' dediğini anlatan Vardar, eşinin buna çok sevindiğini ve kemoterapilerden sonra gelme sözü verdiğini söyledi.
Bahadır Vardar ise babasının son 10 senede haksızlıklara uğradığını, bazı gazetelerin babasını kullandığını, sonra da kapıya koyduğunu ileri sürdü.
Babasının hayat felsefesinin ''namus, iyilik ve dürüstlük/NİD'' olduğunu belirten Bahadır Vardar, ''Böyle bir insandır babam. Arkasında birçok miras bıraktı. Ben de bayrağı aldım, taşıyacağım'' dedi.
Hastanede ABD'ye gitme ve balığa çıkma hayali kurduklarını anlatan Vardar, duygularını ''Hastalığının ne kadar ciddi olduğunu kendisi de bilmiyordu. Daha uzun yaşayacağını düşünüyordu. 'Ne zaman ayağa kalkacağım, koşarak hastaneden çıkmak istiyorum' diyordu. Nasip olmadı. Ben hep yanındaydım. Güç verdim, öptüm, sarıldım, devamlı kulağına güzel şeyler fısıldadım. Huzurla gitti, güzel bir günde gitti, huzurluyuz'' sözleriyle dile getirdi.