Gannuşi: Kürtçe resmi dil olmalı
’Tunus’un AKP’si’ olarak anılan En-Nahda hareketinin kurucusu Raşid Gannuşi, Kürtçe’nin Türkiye’de resmi dil olması gerektiğini savundu.
cumhuriyet.com.trTunus'taki En-Nahda hareketinin kurucusu Raşid Gannuşi, hedeflerinin anayasa yazımı sürecini tamamlayarak Arap dünyasının ilk demokratik ülkesi olmak olduğunu bildirdi.
Arap Baharı'nın başladığı Tunus'ta gerçekleşen14 Ocak devriminden sonra ülkesine dönen En-Nahda hareketinin kurucusu ve fikir adamı Raşid Gannuşi, önemli açıklamalarda bulundu.
Tunus'un son dönemde yaşadığı siyasi sıkıntılardan bahseden Raşid Gannuşi, ilk başta geçiş sürecinin bir yıl olarak belirlenmesinin planlama hatası olduğunu söyledi. Tunuslu lider, "İlk başta geçiş süreci bir yıl olarak belirlenmişti. Ama bu hatalı bir planlamaydı. Süreçte aksaklıklar çıkacağı hesaplanmamıştı. Kurucu millet meclisinin bir senede anayasa yapımını bitirmesi planlanmıştı. Ama meclis sadece anayasa yazmıyor.” dedi.
Birkaç hafta zarfında anayasa yazımının tamamlanacağını aktaran Gannuşi, hedeflerinin Arap dünyasının ilk demokratik ülkesi olmak olduğunu belirtti.
Devrimden sonra yapılan ilk seçimlerde en yüksek oyu alan En-Nahda partisinin lideri Raşid Gannuşi, iki yıllık iktidarlarını "Yapılanlar da var, yapılamayanlar da." şeklinde değerlendirdi.
Bu geçiş sürecinde önemli bir kazanımınsa özgürlükler olduğunu belirten Gannuşi, sözlerine şöyle devam etti: "Tunus halkı, tarihinde olmadığı kadar bugün özgürdür. Gerek basın özgürlüğü olsun, gerek ifade özgürlüğü olsun, derneklerin kurulması, partileri kurma özgürlüğü… Şuanda yapılması gereken bu özgürlüklerin düzenlenmesi, sorumlu özgürlük anlayışının oluşturulmasıdır."
Gannuşi, devrimden sonra eskiyle hesaplaşma, eski dönemde yapılan yolsuzluk ve insan hakları ihlallerinin hesabının sorulamadığını ifade etti. Bununla alakalı ilgili bakanlığın kurulduğunu, bakanlığın alt yapı hazırlığı çalışmaları yaptığını söyleyen siyasi lider Gannuşi, "Bununla alakalı kanunlar hazırlanmıştır. Yakında mecliste görüşülmek üzere meclise sunulacak." dedi.
DEMOKRASİ TERÖRLE MÜCADELEDE EN İYİ YOLDUR
Birçok sorunun iç içe geçmesi sonucu meydana gelen terör sorununa de değinen Gannuşi, bununla mücadelenin de çok yönlü olması gerektiğini vurguladı. Gannuşi, “Terörle mücadelede sadece emniyet birimleri yeterli değildir. Buna terbiye ve talimin de sağlıklı bir eğitim vererek katılması lazım. Camiler İslam'ın gerçek yüzünü takdim ederek buna katılması lazım. Her yerin eşit kalkındırılarak sosyal adaletin sağlanması için kalkınmanın kendine düşeni yapması lazım. Özgürlüğün sağlanması gerek. Bu nedenle terörün, demokrasiyle yönetilen veya sağlıklı bir kalkınmayı gerçekleştiren bir ülkeyi otoritesi altına alması düşünülemez." ifadelerini kullandı.
En-Nahda lideri, demokrasinin oturtulmasının terörle mücadelede en önemli yol olduğunu da sözlerine ekledi.
TERÖRÜ TUNUS İCAT ETMEMİŞTİR
Son zamanlarda Tunus'ta yaşanan terör olaylarına da değinen Gannuşi, terörün Tunusluların fıtratına ve İslam değerlerine de zıt olduğunu anlattı. Gannuşi, terörün, İslam dünyasında yaşanan hastalıklardan kaynaklanmış yanlış bir tedavi metodu olduğuna işaret etti. Raşid Gannuşi şöyle devam etti: "Tunus, dünyaya açık küçük bir toprak parçasıdır. İnsanları ılımlı, mutedil görüşe sahip, dünyaya açık insanlardır. Ama şiddetle dalgalanan, çevresinden kopuk bir ada parçası da değildir. Komşu Libya'da devlet zafiyeti vardır. Başıboş silahlı gruplar kol geziyor. Bu sebeple Libya'dan ülkemize bazı düşmanlıkların intikal etmesi şaşılacak bir durum değildir. Bu gerek silah kaçakçılığı, gerekse bazı Tunuslu gençlere Libya'da, Afganistan'da Suriye'de Irak'ta silah eğitimi verilerek ülkemize gönderilmesi ile oluyor. Terör sorununu Tunus üretmemiştir. Bu Tunuslunun mizacına terstir. İslam'a terstir ama bu bir hastalık unsurudur. Bu hastalığın sebepleri fakirlik, zulüm, baskıcı rejimlerdir. Bunlar tedavi edilmediği için bu yanlış tedavi metodu ortaya çıkmıştır. Aynı şekilde İslamiyeti yanlış anlama, cihadı yanlış yorumlama da yine bu hastalığın sebeplerindendir." diye konuştu.
Cihadın, Müslümanların kendi aralarındaki siyasi sorunları çözmek için kullanılamayacağını, bunun yolunun barışçıl yollar olduğunu vurgulayan Raşid Gannuşi, cihadın sadece Müslümanların vatanlarına saldırı olursa onu korumak için vazedildiğini dile getirdi.
Gannuşi, Bugün yaşanan terör olaylarının en önemli nedenlerinden birisinin de İslamiyetin bilinmemesi, cihadın yanlış yorumlanması yani dini cehalet olduğunu kaydetti. Tunuslu fikir adamı, cihad adı altında terör eylemini gerçekleştiren gençlere bakıldığında hiç birisinin El Ezher, Zeytune gibi dini ilimleri derinlemesine okutan üniversitelerden mezun olan gençler olmadığını, genelde teknik bölümler, mühendislik, tıp gibi dini ilimlerle alakası olmayan bölümlerden mezun olan gençler olduğunu dile getirdi.
TUNUS İÇİN BU FEDAKÂRLIĞA RAZI OLDUK
Hükümetin, işçi sendikasının girişimlerini kabul edip, şayet ittifak olursa istifa etmeyi taahhüt etmesini ise normal bulmayan Ganuşi, bunun Tunus için yaptıkları bir fedakârlık olduğunu vurguladı. Gannuşi, "Bu durum demokrasilerde alışık olunmayan bir durumdur. Yani demokrasilerde hükümetler seçimlerle gelirler, seçimlerle de devrederler. Veya mecliste çoğunluğun güvenoyunu çekmesiyle hükümeti bırakırlar. Ortada henüz bir seçim olmadan hükümeti devretmek normal bir durum değildir. Biz En- Nahda partisi ve koalisyon hükümeti olarak, hükümetin istifasını ve bağımsız bir hükümet kurulmasını şartını içeren uzlaşı girişimini kabul ettik. Çünkü anayasa yazımının tamamlanması için meclisin çalışmalarından çekilen vekillerin meclise dönmesi gerekiyordu. Biz anayasa yapımının bitmesi, ülkenin biran önce seçimlere gidebilmesi için bu fedakârlığı yapmaya razı olduk." dedi.
KÜRTÇE DE RESMİ DİL OLMALI
Mutedil, yapıcı kimliğiyle tanınan Raşid Gannuşi, Türkiye ile ilgili de önemli açıklamalarda bulundu. AK Parti döneminde Türkiye'de önemli ilerlemeler kaydedildiğini belirten Gannuşi, demokratikleşmenin hız kesmeden devam etmesinin önemine dikkat çekti. Gannuşi bu çerçevede atılması gerekken önemli adımlardan birinin Kürtçenin resmi dil olarak kabul edilmesi olduğunu ifade etti. Gannuşi, "Kürtçenin de İsviçre'deki gibi resmi dil olması, Kürtçenin rahatlıkla konuşulabilmesi, Kürtçe eğitim yapılması hatta Kürtçe basın yayın organlarının olması… Bu çok normal bir şeydir." diye konuştu.