Galatasaray yönetiminden şampiyonluk sonrası ilk yayın

Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz ve ikinci başkan Abdurrahim Albayrak, TRT Spor'a konuk oldu.

cumhuriyet.com.tr

Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz ve ikinci başkan Abdurrahim Albayrak, TRT Spor'a konuk oldu.

Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz'in yaptığı açıklamalar şu şekilde:

- Yöneticiler olarak bizim sevincimiz çok uzun sürmüyor. Abdurrahim bey banka tarafında, sabah ben Emlak Konut’taydım. Kemerburgaz’ın durumunu görüşüyorduk. Hala bekleyen bazı sorunlar var. Bizi mutlu eden tek şey milyonlarca Galatasaray taraftarının mutluluğu. Şampiyonluk sabahına uyandılar. Abdurrahim Bey son 15 gün hep serumluydu, sevgili Hocamız da maça çıkarken serumluydu. Yusuf Bey keza serumluydu, bugün bana da nasip oldu ben de serumluyum. Hep yorgun görünüyorum ama bugünkü yorgun görünüşümün sebebi o. Bunu derken de bakın biz çok çalışıyoruz demek için demiyorum. Bütün kulüplerin yöneticiliği, parasız yapılan gönüllü işlerde durum bu. Siz şirketinizin ticari kuruluşunda kar ya da zarar edersiniz, üzülürsünüz geçer. Ancak sosyal sorumluluk çok ayrı bir şey. Kulüplerde sosyal sorumluluk çok fazla. Biz bu sorumluluğun karşılığı olarak şampiyonluk sabahı az önce dediğim gibi Kemerburgaz için Emlak Konut Genel Müdürlüğü’ndeydik. Sorun bitmiyor, biz şampiyon olduğumuz anda sihirli bir değnek değiyor da sorunlar bitiyor diye bir şey yok. Basın yazıyor, Riva’dan 8.5 Milyon geldi falan, onu yazanlara açıp bize yollayın bu paraları demek istiyoruz. Öyle bir şey yok. Birinci olmak ile ikinci olmanın arasındaki fark 7 Milyon TL. Türkiye Ligi için konuşuyorum. Şampiyonlar Ligi’ne bizim geçen yıl katılmamızın bedeli 31.5 Milyon Euro. Mesela sevgili Fatih konuşurken arttı dedi. Bizce azaldı. Şampiyonlar Ligi gelirleri maalesef periferi denen altı ülkenin dışında çok düşüyor. UEFA’da olsun, Avrupa Kulüpler Birliği’nde olsun, biz devamlı katılıyoruz, oralarda da çok büyük sorunlar ve uğraşlar var. Hayırlısıyla mücadele ediyoruz. Galatasaray açısından da taraftarım adına ben çok mutluyum. Diğer rakiplere saygı duyarak, ölçülü sevinç içerisindeyiz. Onlar da bütün sezon mücadele etti, hepsine saygı duyuyoruz. Biz her zaman şampiyon olmak isteriz ama yaşamın doğal akışına ters bir durum o. Bu mutluluğu umarım herkes tadar.

Şampiyonluk yarışı hakkında

- Her gün yeni bir dinamizm ile karşı karşıya kaldık. Abdurrahim de bunu bilir, hiçbir maçımızın sevincini doyasıya yaşamadık. Maç içerisinde ya da maçtan sonra mutlaka bir sorun çıkıyordu. Üstesinden gelmek gereken ve hiç beklemediğimiz sorunlar çıkıyordu. Enkaz edebiyatı yapmak istemiyorum ama geldiğimizdeki borç durumu belli. Yüzde 40-50’ye yakın bir kur farkı vardı. Buna rağmen borç – alacak farkını eşit durumda, dolar bazında da yarı yarıya indirdik. Transfer yasağı vardı. Üç gün içerisinde biz Nagatomo’yu kiraladık, Ndiaye’yi sattık. Uluslar arası imzalar açısından bunlar kolay iş değil. Hem borcu kapattık. Sağ olsun Abdurrahim Bey’in orada katkısı çok büyük. Bizim şu anda beraber bulunmamızın sebebini biliyorsunuz. Paylaşmasını bilmeyenler başarıya ulaşamaz. Paylaşmasını bilirseniz ve sevinçleri paylaşırsanız sevinçler büyür. Üzüntüler paylaştıkça azalır. Rakiplerimiz ölümüne mücadele ettiler. Saha içerisindeki mücadeleye biz çok büyük saygı duyuyoruz. Saha dışında mücadele yapmadığımızı da dün bütün Türkiye sanırım bizim maçı izledi. 34. Haftalık bir maratonda 33. Haftaya taşınan bir mücadele. Üç takım da şampiyon olabilirdi. 24 saat içerisinde üç takımın kaderi belirlenecekti, belirlendi. Bir değerli takımımız üçüncü oldu, birincilik ve ikincilik için 24 saatin son iki saatine kaldı. O iki saatte de müthiş şeyler oldu. Biz küçükken 3 korner 1 penaltı derdik, biz ilk defa 3 golün 1 gol sayıldığını gördük. Yeni bir kural geldi. Burada eleştirmiyorum, ince bir ironi yapıyorum. Üç kere insanlar sevindi, skorbord değişti. Maçı sosyal medyadan takip ediyorsanız çok şaşırırsınız. Skor değişiyor, eski haline geliyor. Kıyasıya bir maç oldu. Bana vicdanı olan objektif hiçbir sporsever dün hakem Galatasaray’ı kolladı diyemez. VAR hakemi Galatasaray’ı kolladı diyemez. Dün Türkiye için önemli bir sınavdı. Sadece Galatasaray ve Başakşehir için değil. Bana bir şey söyleyin ki Galatasaray lehine skora tesir etti diyin. Diyemezsiniz. Cüneyt Çakır için söylenen klasik bir söz var.  Dışarının kralı, gerçekten övünüyoruz. Ben şahsen övünç duyuyorum. Yıllar önce Şenes Erzik’e sormuştum. Neden Türk hakemleri maç yönetmiyor diye sormuştum. Bana bir hakem söyle öneriyim demişti. O zaman öneremiyorduk, ama şimdi öyle değil. Cüneyt Çakır ile övünüyoruz. Benim pasaportumu taşıyor. Ama aynı hakem buraya geldiğinde bilemiyorum. Ben şimdi eleştirmek istemiyorum, bütün sezon hakemleri eleştirdik. Eleştirmenin göbeğine düşüp meşhur Kulüpler Birliği meselesinin de bir tarafı olduk. Bunu çok da tartışmak istemiyorum. Cüneyt Çakır’ın yurtdışı kalitesinde en az 5-6 tane daha hakem çıkarmamız gerekiyor. Bunun da genç hakemlerden olacağına inanıyoruz. Bazı hakemlerin de miladını doldurduğuna inanıyoruz. İsim vermek istemiyorum. Galatasaray lehine ve aleyhine hatalar oldu. Bana göre lehine yapılan hatalar aleyhine yapılan hataların çeyreği kadar. Kimine göre daha farkı olabilir. Bizim tuttuğumuz kayıtlar tersini gösteriyor. Ben isim verdiğimde üç seferde toplam 150 gün ceza yedim. Herkes neyin ne olduğunu görüyor. Herkes kendi onuru ve gururuyla kenara çekilmesini de bilmeli. Bunu hem yöneticiler için hem de hakemler için diyorum.

Rize maçında yaşananlar

- Silah ile espri yapmak hoş değil. Ben özellikle söylüyorum, Rize halkı ve Rizespor seyircisi müthiş beyefendi. Tek bir toplu hareket olmadı bize karşı. Bazı yöneticiler gerildi, olabilir. Kolay değil beklentileri var. Galatasaray gibi üç büyük takımdan biri geldiğinde o Anadolu kulübü yenerse çok mutlu oluyor ama aşırı tepki verildi. Ona 11 gün ceza verilmiş. Kıyas yaptığınızda ben anlayamıyorum. Ona daha fazla ceza verilsin demiyorum kesinlikle. Bana 150 gün verildi ona da verilsin demiyorum. Ama ceza cürüme eşit olmalı. Toplumdaki adalet duygusunu zedelememelisiniz. Eskiler buna toplumsal vicdan der. Fransız İhtilalinin temelinde bu vardır.

- Biz kurulların az önce dediğimiz gibi objektif, adil, taraftarlık kisvesinden uzak, konusuna hakim yasaları uygulayan insanlardan kurulmasını istiyoruz. Benim ceza almamın sebeplerinden biri VAR kayıtları açıklansın demem, diğeri Federasyon istifa etsin demem. Bu olmaz. Bizim demokratik bir takım taleplerimiz yerine gelse de gelmese de toplumda ceza ile sindiriliyorsa bu yanlış bir yoldur. Biz bu yola girmeyen, objektif herkese eşit mesafede bulunan kurullar istiyoruz. Hiçbir takım ve kişi ayırt etmeden.

Fatih Terim'in heykeli dikilecek mi?

- Fatih Hocamızın heykeli zaten gönüllerde dikilmiş. Biz Fatih Hocamızın öncelikle müzede sağlıklı bir şekilde temsil edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda önceki yönetimlerden Ünal Aysal yönetimi, Candan Hanım da çalıştı. Çok teşekkür ederim ama müzeye sığdıramadık. Ben Fatih Hocamın da orada heykeli olmasını dilerdim. Olmadı, biz olmasına çalışacağız. 3000’e yakın kupa da o müzeye sığmadı. Hala Beyoğlu’nda duruyor. Müzemizin alanı yeterli değil. Biz heykel konusunda bir çalışma yapmak istiyoruz. Hocam Türk futboluna ve Galatasaray’a mührünü vurmuş birisi.

- Duruma göre sihirli değnek Fatih Hocadır, duruma göre taraftardır, duruma göre camiadır. Bu çok değişir. Düdük çaldığında sihirli değnek kesinlikle Fatih Terim ve oyunculardır. Biz değiliz, biz o anda seyirciden fazlası değiliz. Ancak maç bittikten sonra sihirli değnek Abdurrahim de vardır. Abdurrahim’in son sevki sahaya girdiği içindir. Olay çıkarmak için de girmemişti.  Yani parametreler içinde bulunduğumuz duruma göre vaziyet alır. Bazen küçücük bir çark, en büyük çarkın görevini görür. Hepsi birbirini tamamlar ve bütünler. Tabii ki çok daha fazla payı olanlar vardır, hocamızın yeri çok ayrı. Onu ayrıca tartışmak gerekir.

Taraftar desteği

- Bu sene 37.581 seyirci ortalama tutturmuşuz. Avrupa da seyirci ve mali performans artışında dördüncü sıradayız. 1905 yılından beri yakaladığımız en yüksek ortalama bu. Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek final oynadığımız sene yakaladığımız 36.000 ortalamayı aştık. Zaten son iki sezona baktığınızda bu görülüyor. Kenetlenme dediğimiz olay bu. Gelirleri de çok fazla olumlu yansıyor. Bunu taraftar popülizmi içerisinde söylemiyoruz. Taraftarımızın desteği çok önemli. Biz hiçbir zaman birilerinin desteğiyle yola çıkan bir kulüp değiliz. Paylaşmasını bilen, gerekli yerde gerekli desteği vermesi gereken bir kulüp olmak istiyoruz. Drogbalı, Sneijderli kadromuzla Juventus’u eleyerek çeyrek final oynadığımız dönemi ortalama 1.000 seyirci aştık.

Maddi durum

- Gelirlerimiz bir önceki yönetimde 101 Milyondu, biz geçen yıl 169 Milyon bu sezon da 232 Milyon ortalama yakaladık. Giderek artıyor. Mayıs sonu itibarıyla rakamlar netleşmedi ama gelirde Milyar TL’yi zorluyoruz. Biraz önce Abdurrahim Bey devletimize teşekkür ederek yapılandırmadan söz etti. Türkiye’de futbol kulüpleri içerisinde bugün itibariyle mali dengesi en iyi durumda olan kulübüz diyebilirim. Büyükler arasında tabii ki. Sivas’ın, Göztepe’nin böyle sorunları yok. Onları da tebrik etmek gerek. Kitlesel kulüpler içerisinde en iyi durumda olan biziz ama bu yapılandırmanın mutlaka yapılması gerekli. Biz bunu devletimizden de rica ediyoruz. Bunu UEFA ile de görüştük, olumlu görüş bildirdiler. Devletin bu desteğine de teşekkür ettiler. Devletin desteği ne? Bize para verme olayı değil, sadece borçların ötelenmesi ve kulüplerin nefes alması. Bunun vebalini biz ödüyoruz. Geçmişte kasıtlı ya da kasıtsız hatalar yapılmış, ben oralara girmiyorum. Bir realite var, bu gerçek kulüpler mali anlamda çok kötü durumda. Bunun vebalini hep gelecek kuşaklar ödüyor, Türk futbolu ödüyor. Türk futbolu şu anda Şampiyonlar Ligi’nde sürekli ve düzenli kazanımlar elde edecek durumda değil. Bizim en az dört takımı bu duruma sokmamız gerekir. Öyle tek başına olmaz. Zamanında Norveç’te Rosenborg vardı, şimdi nerede? Bir gül ile bahar açmaz. Rakiplerim ne kadar güçlü olursa ben o kadar güçlü olurum. Gücümü onları aşmaktan alırım. Onların özellikle uluslar arası yarışmada zor duruma düşmesi beni de zayıflatır. Sadece puan değil, imaj açısından da. Siz bir maça çıktığınızda formanızın rengi ve ismi rakibinizi sindirmeli. Bunu başarmanız gerekir. Biz UEFA ile onlarca toplantı yaptık. Oytun Özer’in de çok büyük katkısı vardır bu konuda, bildiğin kitap tutuyor. Dört ay UEFA sürecini yönettik ve 1 Milyar TL açık veren Anonim Şirket bütçesiyle dört yıllık sözleşme imzaladık.  Kesin 2+1 yıl ceza yiyorduk. Spor yazarları men yiyecek diye söylediğinde onlar da kendilerine göre haklıydı. Bizim bunu almamız bir deprem yarattı. Ben UEFA’da özelikle Aleksander Ceferin’e teşekkür ediyorum. Bizim gibi bir ülkeden başkan oldu, Slovakya’dan.  2024 yılından itibaren performansa göre iki tane Avrupa Ligi olacağı söyleniyor. Peki bu niye bizim önümüze dayatılıyor. Niye Kulüpler Birliği ya da Federasyon bu işi çözmüyor? Bize verilen slot 5, orada da rezil durumdasın. Ortak etkileşim diye bir şey çıkardılar. Geçmiş yıllara göre bakıyorlar. Beşiktaş ortak etkileşim olmadan önce 15 Milyona yakın pay aldı, ben ne aldım? 1.7 Milyon almışım. Olacak iş değil. Geçmiş yıllardaki UEFA başarı kriterlerine bakıyorlar. Biz en iyi kulübüz Türkiye’den ve 23. sayıdayız. Bu 6 ülke dışındaki ülkelerin takımlarının aleyhine oldu. Biz Aleks’ten bunu düzeltmesini bekliyoruz. Sen bize taşra ülkesi muamelesi çekersen biz bundan zarar görürüz. Şu anda çok büyük çarpışma var. TFF bir seçime giriyor, biz bu işi bırakmalıyız. Hangi maça hangi hakem atanacak falan bu işleri bırakmalıyız. TFF ve Kulüpler Birliği bu işe müdahil olmalı. Orada birlik olmalıyız ve birbirimizi desteklemeliyiz. Fenerbahçe’den, Beşiktaş’tan, Trabzonspor’dan bizim haklarımızı savunacak birisi varsa komiteye girmeli. Biz hala birbirimizi yemekten bunlara vakit bulamıyoruz. Bir de Avrupa Ligler Birliği var. Avrupa Kulüpler Birliği var. UEFA’nın kendi içerisinde çatışma var. Aleks Ceferin orada da haklı. Bizi CAS’a götüren olaylar. Bana anlat diyorlar, Abdurrahim ‘Başkanım anlat diyor.’ Ben bunları hızlı geçiyorum. Ülkemizin bunun eğilmesi lazım. Müdahil ol, bunu yapma. Dil bilen iyi eğitilmiş bizim yüzlerce gencimiz var. Ey TFF ve gelecek yeni yönetim al bir kadro kur. Şu anki kadro fikstür, hakem ayarlamakla uğraşıyor. Takımlarımızın evrensel boyuta gelmesi için TFF’nin olaylara direkt müdahil olması ve gücünü aktive etmesi lazım. Arkadaşlar Türk futbolunu önemsiyorlar. Çünkü bu tutku her ülkede yok, bunu görüyorlar. Her gün izliyorlar. Sizin bilimsel ve teknik altyapıyı buna göre hazırlamanız gerekiyor.

Transfer politikası

- Biz son iki yılda transferi kapatan biziz. Her iki dönemde de UEFA’nın kontrolü altındaydık. Biz Galatasaray tarihinde belki de ilk defa üst üste iki defa artıya geçtik. İstersen Diagne’ye 9 Milyon ver istersen 30 Milyon ver, bu bir operasyondur. Biz artıyla kapattık. Bizi götürdüler nerelere? Türkiye’deki en üst makamlara şikayet edildik. UEFA’da biz destekliyoruz kimisi gidip çarçur ettiler diye şikayet ediyorlar. Kim olduklarını bilmiyorum, hayali sesler duyuluyor. Bu yanlış. Biz iki dönemdir artıdayız, hiçbir zaman aşmadık. Ayağımızı yorganımıza göre uzattık. Yorgan biraz uzamış olabilir ama biz bundan da mutluyuz. Mevlam ne eyler, ne eylerse güzel eyler. Biz bekleyelim. İyi fiyatını bulursa Abdurrahim hariç herkesi satarız.

Camia içindeki çalkantılar

- Mart ayı kadar bizi manevi olarak vuran ikinci bir olay yoktur. O saatlerde yaşadıklarımız bizim hiç beklemediğimiz bir olaydı. Biz sportif anlamda başarılıyız, mali anlamda ilk defa kara geçtik. Bizi sevmeyenler, bize muhalif olanlar da bunu görür Galatasaray’ı şampiyonluğa giderken bir seçim ortamına sokmazlar diye düşündük. 1730 kişi vardı, bunun 1100’ü nasıl olsa ibra olur diye gitti. 50 konuşmacı vardı, Galatasaray’da teamüldür çok olduğunda hemen konuşmacıların sınırlandırılır. Bu teamül olarak var, yazılır bir kural değil. Uzamasın, insanlara günah diye böyle yapılıyor. Öğlen yemeği veriliyor ama akşam yemeği yok. Ne yaptılar? 50 konuşmacı çıktı konuştu. 5 dakikalık sınırlama önergesi ne zaman devreye sokuldu? 48. Konuşmada sokuldu. Bu bizi çok üzdü, o iki kişi de konuşmadı. Sağlıklı olduğuna inanmıyoruz sayımların. Zaten mahkeme ve bilirkişi bunu tespit etti görüntülerden. Bizi üzen ikinci nokta tedbire başvurduk neden başvurduk? İlla seçime girelim diye değil. Ben orada ilan ettim, 75 Milyon TL ödememiz gerekiyor diye. Bir kişi bize bu parayı nasıl ödediniz, define mi buldunuz? diye sormadı. Nasıl ödediğimizi söyleme utanıyorum. Bir insan 200-300 milyon kefaletle borcun altına girer mi? Girdik. Benim yöneticilerimden de giren oldu. Bir kişi sormadı bunu. ‘Galatasaray doğal olarak şampiyon olur, doğasında var.  Sana ihtiyaç yok, sizin yönetime ihtiyaç yok. Galatasaray’ı kendi haline bırak şampiyon olur’ dediler. Biz ne yaptık? Tedbire başvurduk. Neden? Mayısı görelim, şampiyonluğu görelim istedik. Biz şampiyon olalım seçime gidelim hesabı da yapmadık. Tedbiri mahkeme aldı, idari ibra diye bir şey yok. Bu komik bir şey. İdari ibra koyduysan psikolojik ibra koy, sportif ibra koy, iletişim ibrası koy, sosyolojik ibra koy. Yargıtay zaten daha önce bunu reddetmişti. Mahkeme bunu kendiliğinden kaldırdı. Yedi ayrı karar var. Geçen hafta şampiyonluğa yürüyoruz artık. Abdurrahim çok üzüldü, hepimiz çok üzüldük. Haber aldık ki yedi tane Galatasaraylı arkadaşımız, divanı yönetenler ve bir takım insanlar tedbirin kaldırılmasını istiyor. Yarın seçime gitsin hemen diye. Nasıl seçim? Benim, Abdurrahim Bey’in ve diğer 44 arkadaşımızın olmadığı bir seçim istiyorlar. Mahkemede bizim avukatlarımız şampiyonluğa gidilirken bu olur mu diye savunuyorlar. Önemli değil, aynı sözcük yine kullanılıyor. ‘şampiyonluk Galatasaray’ın doğasında var, önemli olan Galatasaray’ın değerleri’ diyorlar. Peki Galatasaray’ın değerleri, Galatasaray şampiyonluk yolundayken parçalamak ve seçim atmosferine mi sokmak mı? Bu mu bizim kültürümüz? Ben bu yedi kişiyi asla affetmem. Beni değil, süreci dava ettiler. Ben niye tedbir aldırıyorum? Şampiyonluğa giderken seçime gidilmesin diye. Bazı şeyleri söylemek hoş olmuyor. Açsınlar faaliyet raporlarına baksınlar. Borçlar nasıl ödenmiş, kefaletler nerede, kim ne yapmış? Hepsi ortada. Buna baksınlar, bizim bunu dememize gerek yok. Bu bağlamda ben çok büyük hayal kırıklığı yarattım. Sayenizde üzüntümü belirtmiş oldum.

Yönetimin ibra edilmemesi hakkında

- Ağrımıza gitti, çok ağrımıza gitti. İbra edilmemek ağrımıza gitti. İbra edilmeyebiliriz ama onun çok bilinçli getirilmesi hoş değil. Herkes haklı olarak diyor ki ‘siz iktidardasınız, oraya nasıl beş kişi getiremediniz?’ haklılar. Biz düşünemedik. Benim aklıma hile, desise, üçkağıt gelmedi.  Bir kişi desin sizin yönetiminiz şurada hile yaptı burada yalan söyledi diye. Biz böyle bir şey yapmadık. Biz bunu tahmin etmedik. Bunu tahmin etmemek bir yönetim kusuru mudur? Evet, biz bunu üzerimize alıyoruz. Burası bir sivil toplum örgütü. Ticari veya siyasi bir kuruluş değil. Kişisel menfaatler asla olamaz. Ne olabilir? Kişisel zararın olur. Kaç Galatasaray Başkanı iflas etti? Sayısız. Burası kişisel gelir elde edilen bir yer değil. Bir tek şey elde ediliyor, bütün spor kulüpleri için aynı: manevi tatmin. Siz karşı tarafın gözlerinde nefret görürseniz zaten bırakırsınız. Yemin ederim hep beraber oturup ilgili arkadaşlarla bir araya gelip beş dakika rahat konuşamıyoruz. O anda mutlaka bir şey çıkıyor. Ne yapalım diye düşünüyoruz, camianın beklentilerini biz yoğun gördüğümüz anda gerekli aksiyonu alırız. Galatasaray Spor Kulübü Başkanlık ve yöneticilik makamları çok değerli makamlar. Torununuza bırakabileceğiniz en değerli unvanlardan biri. Bunu bütün kulüpler için söylüyorum, bana göre Galatasaray’ınki en büyük. Bizim elde ettiğimiz manevi tatmin bittiği anda biz orada olmayız. Biz ateşten gömleği taraftarın desteğiyle giydik. Bize oy verenlerin desteğini görmezsek çekiliriz. 2525 kişiye biz sorumluyuz. Ben veya yönetimim onlara ihanet edip kaçıp gitmeyiz. Ağrımıza gitti ama çekip gitmeyiz. Ayrılanlara da saygısızlık anlamında söylemiyorum, bu kendi tercihimizdir. Biz sonuna kadar mücadele ederiz, bu istenmediğimiz yerde duracağımız anlamına gelmez. Seçim konusu kesinlikle gerektiği anda yapılır, bu bir süre. Galatasaray’ın bir kredibilitesi var, sponsorları var. Seçim süreci Galatasaray’ın maddi gelirleri açısından sağlıklı bir süreç değil.

- Kişisel verilen korunması açısından açıklayamayız ama biz konuşanların kombine de almasını diliyoruz. Hemen bir şeyi düzeltiyorum, yanlış konuşmuşum. Az önce ortak etkileşimde rakamı yanlış vermişim. Biz geçen yıl 31.5 Milyon Euro’ya yakın bir gelir elde ettik. Bunun 15 Milyonu katılım, 9.97’si ortak etkileşim. Hani o 23. Sırada olduğumuz. Diğerleri 90-100 Milyon alıyor, biz yaklaşık yüzde birini alıyoruz. O 1.7 Milyon yayın havuzu. 3.6 Milyon Şampiyonlar Ligi puanından almışız. Burada havuz çok acıklı. 2017-2018 sezonunda yayın havuzu 507 Milyonken Beşiktaş’ın aldığı pay yüzde dörde yakındı. Onlar katılmıştı o sene, 2018-2019 sezonunda havuz 292’ye düşüyor. Fakat kulübümüzün elde ettiği toplam havuz geliri 2 Milyon Euro. Yüzde birin bile altında. Bunun en büyük nedeni buradaki yayıncı kuruluşun çok az bedel ödemesi. Son ana kadar nasıl yayınlanacak denmişti, Game of Thrones’un son bölümü gibi hepimiz bekledik. Son anda yayıncı kuruluş büyük bir başarı gösterdi ve çok ucuza aldı. Buradan kim zarar gördü? Türk futbolu. Bugün Galatasaray var yarın başkası olacak. Başakşehir katıldığında ona da zararı var.

- Göreve geldiğimizde transfer yasağı vardı, üç günde hallettik bu dantel bir. Eski yönetim doğru bir karar ile sermaye artırımına başvurmuş, biz ocakta geldik o ara süreç durmuştu. Biz bu süreci tekrar başlattık ve SPK ile devletimizin istediği ne varsa 1 ay boyunca dantel gibi işledik. 147 Milyon TL’lik halka arzı yüzde yüz katılımla gerçekleştirdik. Bu çok önemli. UEFA’yı kucağımızda bulduk, 2+1 yıl ceza almak üzereydik. 147 Milyon Euro zarar etmişiz. 142 Milyon Euro’luk bir aşım var. Bununla alakalı söz vermişsiniz. Biz bunun karşısına geçtik. Üç ay sürdü, sonra UEFA kendi içerisinde bir başkanımızın dediği gibi UEFA çatırdadı. Milan da var burada PSG de var. İlk önce bize saldırdılar. Yeniden ceza verme hükmüne doğru gittiler, yetkileri vardı. İstediği gibi kararı bozar, istediği cezayı verir. Tam dört ay dantel gibi, oya gibi işledik. Neler çektiğimizi Abdurrahim’in söylediği gibi bir Allah bir biz biliriz. Biz bunu hiç anlatmadık, anlatsak da kimsenin umurunda değil. Biz çatallandırma denilen bir formül izledik, Türkiye’deki spor hukukçularından CAS’a neden gittiniz diyenler oldu. Hiç kimse bize sormadı ‘Siz yabancı avukatlık şirketi tuttunuz ‘ diye. Fiyatı söylemiyorum, merak eden bir gün bana sorsun. Sadece şunu söyleyeyim üç büyük kulüpten biri sadece avukatlık firmasına 1.5 milyon Euro ödedi. Bize de sorsunlar. Benim önümde burada duruyor, süre azaldığı için de yayıncı kuruluşa giremedik. Ben yeni CEO’nun yanlış yönlendirildiğini görüyorum. Erzurumspor ile başlayan süreçte çok dertliyiz. Bir haksızlığa uğradık. Sanırım yanlış anlatılıyor ve gidiş yol değil. Bugün bizim telif hakları ile ilgili, Galatasaray – Leeds United maçında Capone’un attığı golü günün golü şeklinde paylaşmışız. Bu videoyu telif hakları nedeniyle kaldırmış. Bein Sports müracaat etmiş, oysa o yayın Cine 5’e ait.

Galatasaray İkinci Başkanı Abdurrahim Albayrak'ın yaptığı açıklamalar şu şekilde:

- Şampiyonluklar geliyor, ertesi gün hemen başka bir şey başlıyor. Düne kadar şampiyon olacağız mı başkanım diye mesaj atanlar bugün transfer sormaya başladı. Bugün baktım herkes Şampiyonlar Ligi için transfer düşünüyor. İşler hiç bitmiyor, birini kapatmadan öbürü açılıyor. Şampiyonluğa giden yol, daha kamp döneminde başladı. Oradaki kaynaşma, o ruh ileriki günlerde daha da perçinleşirse daha da aile ortamına dönüşürse şampiyonluk o zaman gelmeye başlıyor. En önemli şey aile ortamıdır. Birlikte oluyorsunuz, birlik oluyorsunuz. Bütün sorunları aile içerisinde çözüyorsunuz. Allah’ıma şükürler olsun biz de yönetimimizle beraber, Başkanım ve yönetim kurulundaki arkadaşlarımızla beraber birlik içerisinde olduğumuz zaman dışarıya da öyle bir mesaj veriyorsunuz. Bunu futbolcu kardeşlerimiz de görüyor, herkes görüyor. Teknik heyetteki arkadaşlarımızla dialog içerisinde oluyorsunuz. Çıkıp biz hocamızla 5 yıl sözleşme yapacağız diyorsunuz. Bunu futbolcular öğrenince onlar da rahatlıyor, diyorlar ki ‘ben Fatih Hoca ile beş yıl devam edeceğim.” Bunlar önemli mesajlardır, biz yönetim olarak Başkanımızın önderliğinde futbolculara hep bu mesajları verdik. Hocamızla sadece bu sene değil uzun zaman çalışacağımız ifade ettik. Bütün çalışmalarımız da bu yönde yaptık. Futbolcuların bir dediğini iki etmedik. Buradan devletimize de teşekkür ediyoruz. Devletimiz amatör şubelere yardımcı oluyor, bütün kulüpler inanılmaz bir nefes aldı. Bir hafta önce de Sayın Bakanım Berat Albayrak ile beraberdim. Kendisine buradan Türk futbolu adına teşekkür ediyorum. Türk futbolunun dertlerini, sıkıntılarını konuştuk. Kendisine bu dertleri anlatmaya çalıştım. Kendisi futbolun bizzat içerisinde olan birisi. Türk futboluna ve kulüplerine inanılmaz katkıları olacağını söyledi. İnşallah aybaşı itibarıyla Ziraat Bankası ve diğer dört bankanın iş birliğiyle yapılandırma da olursa kulüpler nefes alacak. Futbolculara vermiş olduğumuz sözleri muhakkak gününde tuttuk. Galatasaray şu anda idare edilebilecek, yönetilebilecek borçlara düştü. Bu bizim yönetimimizin başarısıdır. Başkanımız kulüpte hep bunlarla uğraştı. Ben hep bankada oldum, neredeyse Ziraat Bankasının kadrosuna alıyorlardı beni. Şampiyonluk dediğiniz zaman futbolcuya verdiğiniz sözü zamanında yerine getirir futbolculardan o güveni alırsanız, sırtınız yere gelmez. Biz de bu sözleri yerine getirdim. Bu konuda içim çok rahat, başarılı olduğumu düşünüyorum.

Rize'deki olaylar hakkında

- Rize halkını çok seven, 60lı yıllarını Rizespor maçlarına giderek geçiren eski bir Rizesporluyum. Dün akşam beni tebrik etmek için arkadaşlarım da aradılar. 2-3 kişinin yaptığı olayı Rize halkına mal etmek mümkün değil. Başkanımın da söylediği gibi ne futbolcumuza ne de yönetimimize en ufak saygısızlık olmadı. Ben Emre Akbaba’nın sakatlığı ile ilgili ki ben bütün futbolcularımızı öz evladım gibi severim, VAR’a bakmak için aşağıya fırladığım zaman Emre’yi alıp hastaneye götürmek istiyordum. Sahaya girmem yasak olduğu için de sahanın kenarında bekledim. Emre’nin durumunun nasıl olduğunu görmek istediğimde, yandan çekmişler VAR’a bakıyorum diye. O pozisyon Emre’nin sakatlandığı pozisyon. Sonrasında maçın bitimine çok az kaldığı için protokol tribünündeki kişilerin önünden geçip tekrar rahatsız etmeyeyim diye Galatasaray kulübesinin arkasındaki futbolcularla beraber oturdum. Orada kulübeye doğru dile alınmayacak küfürler edilmeye başlandı. ‘Arkadaşlar yapmayın, ben de Rizeliyim. Bizlere yakışmaz’ dedim. Sonra Rizespor yönetiminde olan bir arkadaş geldi, ismini söylemeyeceğim. Geldi bana sen şöyle bir otur dediğinde benim oğlum benimle tartıştıklarını düşünerek geldiler. Rizespor taraftarı da onların benim oğlum olduğunu bilmiyorlardı. Sonrada onlar öğrenince de çok üzüldüler. O anda benim dünyam karardı. Oğlunuzun gözünüzün önünde birkaç kişi tarafından darp edildiğini görmeyi Allah kimseye yaşatmasın. Bana bunu yaşattılar. Ben onların Rize taraftarı olduğuna da inanmıyorum. Neye hizmet ettiklerini de anlamış değilim. Herkes gibi ben de çok üzüldüm. Hem Rizespor’a hem de Rize’ye çok katkıları olan bir insanım. Hiçbir problem yoktur, sadece tanımadıklarından dolayı böyle bir şey oldu. Tanımasalar bile bir misafir taraftarına bu şekilde birkaç kişinin saldırması hoş değil. Ben bunun Rize halkına mal edilmesini istemiyorum. Galatasaray ile Rizespor’un dostluğu pazara kadar değil mezara kadar devam etmelidir.  

Transfer politikası

- Ligler bitmeden hiçbir transfer görüşmesi olmadı. Hocamız şu anda ne Arda ile ne de başkasıyla görüşmedi. Bu kadar tecrübeli bir hoca ligler devam ederken ne Başakşehir’in oyuncusuyla ne de başka bir oyuncuyla zaten görüşmez. Binlerce Galatasaray taraftarı dün stada giremedi. 2850 kişilik misafir tribününe 300 kişi geldi. Hem ben 2500 kişilik gelirimden oldum hem de Galatasaray taraftarları mağdur oldu. Buna da Federasyon’un artık bir çözüm bulması lazım. Siz kendi evinizdeki şampiyonluk maçını bir tribün boş oynuyorsunuz. Yazık, hem benim oradan gelirim olacak hem de orası dolunca bir güzellik olacak. Bunu da Federasyon yeni dönemde her kulüp için gündeme almalı. Ligin bitmesine bir hafta var, ondan sonra transfer başlar. Ben imza atıldı, atılmadı bir şey diyemem. Bizim çok ciddi transfer görüşmelerimiz olacak. Biz Şampiyonlar Ligi’ne gideceğiz. Ben önceki transfer dönemini de unutmadım. Dubai’ye gittim biliyorsunuz. Gidiş geliş uçak paralarını da cebimden verdim. 65000 Lirayı cebimden verdim.  Alan transferine gitmiştik ve ben aileme buradan çok teşekkür ediyorum. Bana çok destek oldular. Ben kızlarımın, gelinlerimin, damatlarımın, annemin yüzüne bakamadım. Transfer yapamadık diye çok büyük hakaretler edildi. Benim 83 yaşındaki anneme küfürler edildi. Kimsenin böyle bir şeye hakkı yok. Biz gecemizi, gündüzümüze kattık. Transfer yapamadık diye 83 yaşındaki annemden ne istiyorsunuz? Ayıp değil mi? Herkes annesi var, üç sefer hacca gitmiş bir kadına nasıl küfür edebilirsiniz? Transfer döneminde hakikaten beni çok üzdüler. Annenize telefonu bulunuyor hakaret ediliyor. Torunlarıma bakmaya gidemiyorum çünkü gelinlerime hakaret ettiler. Bizde uçak indirebiliriz, Galatasaray’ın parasıyla her şeyi yapabilirsiniz ama o zaman biz bu konuma gelemezdik. Galatasaray’ın borçları artık yönetilebilir bir duruma geldi. Bankaya gidiyoruz en iyi durumda sizsiniz diyor. Bunu duymak Galatasaraylılar için çok güzel bir şey. Biz de verebiliriz parayı, biz Çin’den futbolcu alabilirdik sonra 25 Milyon Euro ceza ödemek zorunda kalabilirdik.

Diagne satılacak mı?

- Şu anda Diagne’yi satmak gibi bir düşüncemiz yok. Gelen çok şey var ama hiçbir teklifi düşünmedik. Biz şampiyonluğa gidiyorduk. Dün akşam Allah’ıma şükürler olsun, geçen sene de 19 Mayıs’ta şampiyonluğumuz gelmişti iftar saatinde. Benim yanımda arkadaşım vardı, o da ‘başkanım hiç merak etme iftar saatinde şampiyonluk gelecek’ dedi. Dün de gerçekten öyle oldu. Galatasaray kulübünde transferi bir yana koyuyorsun, bu haftadan sonra bunlara bakacağız.

Camia içindeki çalkantılar

- Farkındaysanız ilk çıktığım mali kongrede bir konuşma yaptım ve herkesten bir şey rica ettim. ‘Sevgili Galatasaraylılar bizim çok önemli maçlarımız var ve şampiyonluğa gidiyoruz. Biz şampiyon olursak Galatasaray çok rahatlayacak, geleceği çok parlak olacak ve düzlüğe çıkacak. Gelin beyaz bir sayfa açalım, seçim istiyorsanız da şampiyonluktan sonra bunu konuşuruz’ dedim. O gün alkışladılar, ben o gün ibra olmayacağımız hiç düşünmüyordum. Her dalda çok başarılıydık çünkü. Mali anlamda da çok başarılıydık. Yusuf Günay, Kaan Kançal her zaman Galatasaray yönetiminde olmasını istediğim kişiler. Başkanım, İkinci Başkan ve Başkan Yardımcıları olarak gecemizi gündüzümüze kattık. Herhalde idari yönden ibra etmemelerinin sebebi şampiyon olamayacağımız düşünmeleriydi. Şimdi şampiyon olduk, herhalde gönüllerinde ibra etmişlerdir. Bu kadar kritik bir dönemde ibra etmemek hoş değil. Biz o gün istifa etseydik, ertesi gün ödememiz gereken 74 Milyonu ödemeseydik, ardından gelen personel maaşlarını ödemeseydik ne olurdu? Bakın personel maaşları günü gününe yatıyor. Biz geldiğimizden beri bir gün bile geciktirmedik. O kadar iyi bir düzen kurmuşken Galatasaray, çarklar düzgün dönerken ne gerek var. Bir yerde kıskançlık varsa başarı olmaz. Mehmet Cansun döneminde başladım, ilk geldiğimiz gün bile hiç kıskanmadılar. Galatasraray’dan hiçbir şey olmaz dedikleri 2002’de şampiyon olduk. O dönemde de hiç kıskanmadılar. Ünal Aysal döneminde geldik iki kere şampiyon olduk, o zaman da kıskanmadılar. Sonra araya Galatasaray’a zarar verecek insanlar girdi ve ilk Ali Dürüst ile beni gönderdiler, sonra da hocayı. O zaman biz devam etseydik şu an Galatasaray çok başka yerlerdeydi. Sonra biz geldik, tekrar Hamza Hoca ve Duygun Başkan ile beraber şampiyon olduk, kıskanmadılar. Şimdi Mustafa Cengiz Başkanımla beraber geldik, iki yılda iki şampiyonluk aldık. Bir haftada iki kupa aldık. İnşallah Süper Kupa’yı da alacağız. Bu kadar güzel bir takıma destek olmak gerekmez mi? Bugün sabahın erken saatlerinde İnan Kıraç Bey aradı beni, tebrik etti. Ben de kendisine teşekkür ettim. İbrasızlıktan dolayı beni ilk arayan insanlardan biri İnan Kıraç Bey’di. ‘Arkanızdayız, yanınızdayız, mahkemeye gidin gerekirse ifade veririm’ diyen de İnan Kıraç Bey’di. Biz bırakıp gitseydik, Galatasaray üçüncü dördüncü olsaydı daha mı iyiydi? Galatasaray’ın doğasında şampiyonluk var diyorlar. Yok öyle bir şey kardeşim. İnsanların parasını vereceksin, Başkanımın az önce söylediği gibi borçsuzluk kağıdını alacaksınız. İş işten geçtikten sonra ne yaparsan yap fark etmez. Biz bunlara harfiyen uyuyoruz. Biz şimdi divana gidiyoruz, orada bir arkadaşımız çıkıyor benimle dalga geçiyor. ‘Başkanım sana dört dane sorum var. 1) bizimle kafa mı buldun? 2) yanlış soyunma odasına mı gittin? 3) skoru mu bilmiyordun?’ ama bakın bunların hepsi geldi çıktı. Demek ki bende de bir tecrübe var. Olmasa ben bunları söyler miyim? Bugün Türkiye’de Fatih Hocanın üstünde bir hoca var mı? Biz gidiyoruz hocayla moral veriyoruz futbolculara. Şampiyonlar Ligi son maçından üç gün sonra rakibimizle maçımız var. Gidiyoruz orada berabere kaldıktan sonra ‘rakibimizle puan farkını koruduk’ diyoruz, onu da eleştiriyorlar. Sevgili hemşerim, puan farkını o gün korumasaydık yenilseydik daha mı iyi olacaktı? Bunların hepsi hesap işidir. Boşuna konuşmuyoruz, sabahlara kadar boşuna uykusuz kalmıyoruz. İki tane uyku hap içiyorum yine de uyuyamıyorum. Sabaha kadar sokaklarda dolaşıyorum, sen evinde mutlu şekilde yaşıyorsun. Bizim çektiğimizi bir biz bir de Yüce Allah bilir. Sen bize moral ver, bizden iste. Biz başarılıyız, çok başarılıyız. Hesaplar ortada. Kulübün 1 Lirası için neler yapıyoruz? İnsanlara çok söylemek istiyorum da, Galatasaray’da başkan adayı olacaksınız. Sizi loca için arayacaklar. ‘paraları yok mu niye arıyorlar?’ diyorsunuz. Ya böyle bir şey olabilir mi ya. Çok komik şeyler bunlar.

- Yıldız futbolcu gelecek. Şu anda yıldız forvetimiz var. Şu anda insanları beklentiye sokarsak sonra tatsız olaylar oluyor. Bugün transfer için görüştüm. Geçenlerde Kayseri’ye götürdüler beni, o gün statta bizim Yönetim Kurulu Toplantısı vardı. Bunların hepsine Hocayla ve Başkanımızla oturup masaya yatırarak karar vereceğiz. Galatasaray’ın bütçesine, hedeflerine kim uyuyorsa gereğini yapacağız. Önce Sivas maçını oynayıp, kutlamamızı yapalım. Futbolcuları kafalarını dinlemeleri için memleketine yollayalım, ondan sonra sakin kafayla oturup başka bir programda konuşuruz.

Onyekuru kalacak mı?

- Onyekuru kiralık futbolcumuz, kendisi de kalmayı çok istiyor. Bu sene bize çok katkısı oldu. Bütün futbolcularımıza teşekkür ediyoruz. Ndiaye de kiralık futbolcumuz. Aldığımız iki forvetimizin son dakikada attığı gollerle şampiyonluğu yakaladık. Bunu da unutmayalım. Birisi Akhisar’da, diğerinin Rize’de attığı goller şampiyonluk için çok önemli. Geçen sene bunları Sinan Gümüş yapmıştı. Bu sene Feghouli de müthiş performans gösterdi, takıma inanılmaz katkı yaptı. Bu sene daha hazırlıklı olacağız ve nokta atışlar yapacağız. Son dakikaya bırakmayacağız ve Şampiyonlar Ligi’ne de hazır bir kadro ile gireceğiz. Hoca bugün de Florya’daydı. Hocanın sadece heykelini dikmekle olmaz, ne yapsak azdır. Ne mutlu Galatasaraylılara ki böyle bir hocamız var. Ergin Hocayı da tebrik ediyorum. Bugün bana mesaj atmış. Bu tip değerlerin kıymetini bilmek lazım, kaybettikten sonra değil. Başkanımla geldiğimizde neden Fatih Hocayla beş yıllık sözleşme uzatmak istedik? Bunun için. En azından bir şey olduğunda içi yanıyor. Ceketini alıp gidecek bir hocanız yok. İçi yanıyor, sabaha kadar bununla yaşıyor. Ne mutlu bize ki Fatih Hocamız var. Hocamızın sözleşmesi iki yıl daha devam ediyor, KAP’a da bildirdik.

VAR kayıtları hakkında

- VAR kayıtları ile alakalı söylediğim şeyi boşuna söylemedik. Bence ortamı germeyelim ama Bahri Bey’e onu göstereceğim. Türkiye’nin bu güzel günlerinde bir kargaşa yaşatmayalım. Federasyon zaten seçime gidiyor, yeni gelen yönetime başarılar dileyelim. Giderayak suyu bulandırmaya gerek yok. Ben Bahri’ye söz veriyorum, ona dinleteceğim. Çünkü boşa konuşulmamış şeyler bunlar. Durup dururken böyle bir iddiayı ortaya atamazsınız, hoş da olmaz. Ben inanıyorum ki Federasyon’da birçok şey değişecek.