Futbolumuz para etmiyor

Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın“Aradaki farkı TFF ya da devlet ödemezse havuzdan çıkarız” söylemi futbol dünyasını karıştırdı. Havuz sisteminin F.Bahçe gibi büyük ölçekli kulüplerin zararına olduğunu savunan Yıldırım’ın, “Havuzdan çıkıp, naklen yayınlarımızı kendimiz pazarlasak yıllık gelirimiz 125 ile 150 dolar arasında olur” sözleri, ekonomistler tarafından çok gerçekçi bulunmadı.

Arif Kızılyalın / Cumhuriyet

Türkiye’de futbola olan ilginin her geçen gün azalması, taraftarlık bilincinin sadece “sözde” kalması ve daha önemlisi maçların SKY, FOX, ESPN gibi çokuluslu şirketlere pazarlanamaması halinde İngiltere, İspanya, Almanya’ya rakamsal bazda yaklaşmanın mümkün olmadığı ifade edildi. Yıldırım’a hak veren kesim ise, “İç pazara yönelik naklen yayın satışını Galatasaray ve Fenerbahçe körüklediği için daha fazla para almak istiyorlar” yorumunda bulundular.

TARAFTAR PARA HARCAMIYOR

TFF’nin yakın bir geçmişte yaptırdığı araştırmada Türkiye’de, “tutkulu-fanatik aşırı ilgili” gibi gözüken takım taraftarlarının aslında futbola gereken parayı harcamadığı gerçeği ortaya çıktı. Milyonları hedef alan “Taraftarbanka kartı, “Taraftar telefon hattı’, “Taraftar iletişim paketi” gibi projelerin reklam masraflarını bile karşılamayacak seviyede kalması, yine bir iletişim firmasının, “futbol paketi” diye adlandırılan iletişim hizmetinde, hedeflenen rakamın yüzde 10’una bile ulaşamaması naklen yayınlardaki, “Ligimizin gerçek değeri nedir, maç naklen yayınları kaç para eder” sorusunun yanıtlanmasını olanaksız hale getirmiş durumda.

İZLENME ORANI NASIL?

Adının açıklanmasını istemeyen bir TFF yetkilisi, Aziz Yıldırım’ın, “Fenerbahçe’nin yayın hakkı bedeli 125-150 milyon dolar” açıklamasının, ucu açık bir yorum olduğunu söyledi.

Aynı yetkili, “Sayın Aziz Yıldırım’ın dikkate almadığı bir konu var; o da izlenme oranları. Fenerbahçe maçlarındaki izlenme oranı, taraftarın maça ilgisini içeren bir ekonomik veri ile bu rakam kanıtlanmalı. O yüzden Türkiye’deki herhangi bir kulübün kendisini İngiltere, İspanya ve Almanya ile bir tutma şansı yok. Bu ülkelerdeki takımların maçları dünyanın dört bir yanında izleniyor ve naklen yayın ücretleri de o oranda artıyor” dedi.

FENERBAHÇE - GALATASARAY HAKLI!

Naklen yayınlar konusunda bir önceki dönem imza yetkisine sahip bir başka yetkili ise, Aziz Yıldırım’ın “Fenerbahçe 35 milyon doların üzerinde parayı hak ediyor” çıkışını haklı buldu. Aynı yetkili, “Aziz Bey şöyle haklı, Türkiye’de futbol için naklen yayın paketi satın alanların yüzde 40’ından fazlası ya Galatasaraylı, ya Fenerbahçeli, sonra arada bir kopma oluyor ve Beşiktaş geliyor. Trabzonspor’un da dahil olduğu, şampiyonluk yaşamış ya da köklü ekiplerin dekoder satışındaki payı çok düşük. Bu yüzden Aziz Yıldırım Başkan gibi Galatasaray da hak ediş anlamında diğer kulüplerden farklı para kazanmak niyetinde” dedi.

DÜNYA BİZİ TAKİP ETMİYOR

Naklen yayın ücretlerindeki en önemli tartışma ise Türkiye’de bile çok az oranda izlenen Spor Toto Süper Ligi’nin, dünya tarafından takip edilmemesi. Bu rakamsal veri nedeniyle yayıncı kuruluş sadece iç pazara yönelmiş durumda. Fenerbahçe-Galatasaray, Galatasaray-Beşiktaş ve Fenerbahçe-Beşiktaş derbilerinden biri son 12 yıl içinde (40 bin dolar karşılığı) uluslararası bir şirkete pazarlanmış, ancak bu alışverişin devamı gelmemişti.

NE KADAR PARA DÖNÜYOR?

Karamehmet ve Hollanda ortaklığındayken, TMSF’nin el koyduğu Digitürk, futbol naklen yayınlarına, TFF bedelleri ve vergiler dahil 800 milyon TL’nin üzerinde para ödüyor. Spor Toto Süper Lig’de yer alan takımlar ise naklen yayın havuzunda toplanan paradan, isim hakkı, temsil ve başarı kıstaslarına göre pay alıyor. Geçen yıl şampiyon olan Fenerbahçe, 76-77 milyon, küme düşen Kayseri, Antalya ve Elazığspor ise 25-26 milyon civarında naklen yayın ücretini kasasına indirmişti. Dolar ve Türk Lirası arasındaki dalgalanma nedeniyle kulüplerin yüzde 25 civarında zarara uğraması, Aziz Yıldırım’ın havuz konusundaki çıkışının nedenlerinden biri olarak gösteriliyor.

1996 YILINDA BAŞLAYAN SİSTEM

Daha önce kulüplerin bireysel olarak pazarladığı maç yayın hakları 1996’dan itibaren Şenes Erzik’in projesi ile havuz sistemine dönüştürüldü. Cine 5, 1996’da üç yıllık bir teklif vererek Türkiye Ligi’nin sezonluk yayın haklarını satın aldı ve havuz sistemi başladı. Üç yıl boyunca sırasıyla 40, 45 ve 50 milyon dolar ödeyerek maçları yayınladı. Cine 5’in ardından 1999’da havuz ihalesini Uzan Grubu aldı. Grup, taahhütlerini yerine getirmeyince yayın hakları 2001’in başında Çukurova Grubu’na ait Digitürk’e geçti. Digitürk, 2004’teki dört yıllık ihaleyi de kazandı. Anlaşmaya göre 2007-08 sezonu sonuna kadar, her yıl için ortalama 94 milyon dolar ödeyecek. Daha sonra aynı grup iki ihaleyi daha kazandı ve 2016 sezonuna kadar yayın hakkını elde etti. Fransa, İspanya ve İtalya’da ise kulüp bütçelerinin yüzde 50’den fazlası yayın gelirinden sağlanıyor. Ticari gelirlerin yüksek olduğu İngiltere’de bu oran yüzde 42. Türkiye’de dört büyüklerde bu oran yüzler 30’lar civarında. Ama tribün geliri çok düşük, ürün satışı az kimi Anadolu kulüpleri, gelirlerinin neredeyse yüzde 70’ini buradan sağlıyor.