'Frene bastım ama durduramadım'
Sarıyer'de, 23 Şubat günü İstanbul Otobüs A.Ş.'ye bağlı belediye otobüsüyle yaptığı trafik kazasında 2 kadının ölümüne, 8 kişinin de yaralanmasına neden olan ve hakkında 22,5 yıla kadar hapis cezası istenen şoför Fikret Gülbahar'ın (61) yargılanmasına başlandı. Sürücü, aracın frenine bastığını, ancak durduramadığını iddia etti.
DHADuruşmada, 20 yıldır yolcu taşıma işiyle uğraştığını belirten belediye otobüsü şoföre Fikret Gülbahar, "Olay günü kesinlikle gaza basmadım. Bir şoförün kalbi bile dursa, refleks olarak freni bulur. Ben de frene bastım" dedi.
Olay günü kendisini kızdıracak bir neden olmadığını, yolcuyla sorun da yaşamadığını ifade eden Gülbahar, "Yayaları tanımam. Herhangi bir kastım olmadığı açıktır. Ben araç durmuyor diye bağırdım. Bir küfür falan söz konusu değildir" diye konuştu.
'ARAÇ SORUNLUYDU'
Olay esnasında kalp spazmı geçirdiğini ve hastaneye gittiğini söyleyen şoför Gülbahar, "Aracın sorunlu olduğunu belirtiyorduk. Kontağı kapatınca araç stop etmiyordu. Bunu olay sırasında yaptım. Araç hareket ederken yaptım. Şalterden elektrik kesmek istedim. Ancak arkada gizli bir bölümdeydi. Arkaya dönemezdim. Olay günü uykusuz değildim. Arabayı saat 14.00 sıralarında aldım. Ön camım bir anda patladı. Önümü göremez oldum. Araç kontrolümden çıktı. Sonrasını hatırlamıyorum" dedi.
Gülbahar, kalp hastası olduğunu belirterekx Adli Tıp Kurumu'na sevk edilmesini istedi.
'OTOBÜS ÇOK SÜRATLİYDİ'
Kazada ölen Gülferiye Düzgün'ün eşi Hüseyin Düzgün ile Sevim Paralı'nın kızı Ceyhan Paralı ise olayı görmediklerini, ancak sanıktan şikayetçi olduklarını söylediler.
Kazada yaralanan Fatma Kartal da, "Olay sırasında Behice Şahin ile marketten pazara doğru yürüyorduk. Bir gürültü duyduk. Otobüsün minibüse çarptığını gördük. Herkes birbirine 'Kaç' diye bağırdı. Kaçmaya başladık. Otobüs çok süratliydi. Göz açıp kapayıncaya kadar bize çarptı. Koşar haldeydik, benim sırtımdan çarptı. Sürüklendim" dedi.
Fatma Kartal, şoförün otobüsten indirildiğinde fenalaşmadığını, ancak 2 kadının öldüğünü duyunca fenalaşarak "Biri öldüyse, beni de öldürün" deyip bayıldığını anlattı.
Kaza nedeniyle bel, boyun ve sırtında kas zedelenmesi yaşadığını, 20 gün boyunca yataktan kalkamadığını belirten Kartal, şoförden şikayetçi olduğunu söyledi.
Kazada ayak bileğinden yaralanan Behice Şahin ise sanığın isteyerek bir şey yapmadığını düşündüğünü, ancak şikayetçi olduğunu belirtti.
Duruşmaya katılan diğer kaza mağdurları ise sanıktan şikayetçi olmadıklarını söyledi.
'KÜFÜRÜMSÜ' SÖZLERDEN SONRA KAMYONETİ SIYIRARAK GEÇMİŞ
Otobüste yolcu olarak bulunan tanık Mehmet Alkan da, şoförün rampa çıkarken kızgın olduğunu ve "küfürümsü" bir ifade kullandığını belirterek, "Hemen ardından bir kamyoneti sıyırarak geçtik. Daha sonra, önümüzdeki bir minibüse arkadan bindirdik. Kamyonete sürtünmesinden sonra hızımız sürekli arttı. Zigzaglar çizdi. Araçlara çarptığını hissediyordum. Bir süre sonra durdu. Aşağı indim, şoföre 'Yaralı mısın?' diye sordum. '30 yıllık şoförüm, böyle bir şey ilk kez başıma geldi, kilitlendi' dedi. Ben yaralanmadım. Ancak psikolojik olarak otobüse binmekten tedirginlik duymak şeklinde bir hasarım oluştu. Kaza öncesinde motordan herhangi bir ses geldiğini duymadım" şeklinde konuştu.
'GAZ PEDALINDA ARIZA YOKTU'
Şikayetçi Hüseyin Düzgün'ün avukatı Selim Gölbaş ise "Bilirkişi raporunda gaz pedalında veya fren tertibatında bir arıza olmadığı ortaya konulmuştur. Bunları sanığın kullanmadığı sabittir. Olayın tek görgü tanığı Mehmet Alkan, sanığın kızgınlık sebebiyle bu kazaya sebebiyet verdiğini ifade etmektedir. Bu nedenle sanığın tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep ediyorum" dedi.
'BENİ KIZDIRACAK HİÇBİR NEDEN OLMADI'
Belediye otobüsü şoförü Fikret Gülbahar ise "Olay sırasında beni kızdıracak hiçbir neden olmadı. Ayak freni ve el frenini kullandım. Şalter düğmesi de arkada olduğu için, kaza anında müdahale etmem imkansızdı" dedi.
Gülbahar'ın avukatı Hüseyin Gürses de, Kabataş'ta kaza yaparak 9 kişinin yaralanmasına neden olan ve "Taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma" suçundan 6 aydan 3 yıla kadar hapsi istenen İETT otobüsü şoförü Eyüp Er'in tanık olarak dinlenmesini talep etti. Avukat Gürses, "Araçtan kaynaklı teknik bir kusur olup olmadığı konusunda bu tanığın ifadesinin önemli olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca keşif yapılmasını talep ediyoruz. Keşifle birlikte, delil durumu müvekkilimiz lehine değişebilir. Müvekkil kalp rahatsızlığı çekmektedir. Tahliyesine karar verilmesini talep ediyoruz" diye konuştu.
OLAY YERİNDE KEŞİF YAPILACAK
Duruşma sonunda, mahkeme heyeti, sanık avukatının Eyüp Er'in tanık olarak dinlenmesine ilişkin talebini, olaya ilişkin "görgüsü" olmadığı gerekçesiyle reddetti. Heyet, trafikçi bir bilirkişi eşliğinde 19 Haziran günü olay yerinde keşif yapılmasına karar verdi.
Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunması, sanığa yüklenen suçun niteliği, adli kontrolün yetersiz kalacağı, tutuklama tedbirinin ölçülü, gerekli olduğu ve tutuklulukta geçen süre dikkate alınarak sanığın tutukluluk halinin devamına karar verildi.
22,5 YILA KADAR HAPİS CEZASI İSTENİYOR
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'nca hazırlanan iddianamede, 23 Şubat 2015 tarihinde Fikret Gülbahar'ın İstanbul Otobüs A.Ş.'ye bağlı olarak çalışan 34 KB 0101 plakalı 2013 model 'Erguvan' şehir içi yolcu taşıma otobüsü ile Tarabyaüstü-Kabataş seferini yapmak üzere saat 14.30'da ilk duraktan boş olarak hareket ettiği anlatılıyor.
Sanık Gülbahar'ın saat 14.32'de ikinci duraktan yolcu aldığı, saat 14.38'de sonraki durakta bir yolcu daha aldığı, saat 14.40'ta ise Kireçburnu Araba Yolu Caddesi, İSMAR Market önüne geldiğinde araçlara ve yayalara çarptığı, kaldırımda yürüyen Gülferiye Düzgün (48) ve Sevim Paralı'nın (59) öldüğü ve 8 kişinin de yaralandığı kaydediliyor.
Belediye otobüsü şoförü Fikret Gülbahar'ın "Bilinçli taksirle birden fazla insanın ölümüne ve yaralanmasına neden olmak" suçundan 3 yıldan 22,5 yıla kadar hapsi isteniyor.