Fransa'nın NATO'ya dönüşü tartışılıyor
NATO üyesi 28 müttefikin devlet ve hükümet başkanlarını bir araya getiren zirvede, Fransa'nın İttifak'a dönüş iradesinin ''memnuniyetle karşılandığı'' not edilirken, söz konusu ''geri dönüş ve irade'', basında, diplomatik çevrelerde ve kulislerde ilginç yorum ve tartışmalara neden oluyor.
cumhuriyet.com.trFransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin, geçen ay, NATO Genel Sekreteri Jaap de Hoop Scheffer'e ilettiği resmi bir mektupta, ülkesinin İttifak'ın askeri kanadına tam dönüş iradesini aktardığı biliniyor ancak Fransızların dönüş süreçlerine ilişkin senaryolar şaşırtıcı düzeyde belirsiz ve karmaşık gözüküyor.
Fransa, NATO'nun Savunma Planlama Komitesi (DPC) ve Nükleer Planlama Grubu (NPG) oluşumları dışında kalıyor. Ancak NATO'nun en yüksek askeri karar organı olan Askeri Komite'de ve diğer askeri birimlerde temsil edildiği gibi, Kuzey Atlantik Konseyi'nin savunma bakanları düzeyindeki toplantılarında da hazır bulunuyor.
Sarkozy'nin son açıklamasına göre, Fransızlar NPG dışında kalarak ''nükleer bağımsızlıklarını koruyacaklar''. Diplomatlar ve uzmanlar, bu durumda, Fransa'nın askeri kanada tam dönüşünün de söz konusu olmadığını ifade ediyorlar.
General Charles de Gaulle 1966 yılında, ''Fransa'nın bağımsız bir savunma politikası olması gerektiği'' düşüncesiyle ülkesini NATO'nun askeri kanadından geri çekmiş, bundan 30 yıl sonra, 1996'da, zamanın Devlet Başkanı Jacques Chirac, Fransa'nın NATO askeri kanadına ''aşamalı olarak'' döneceğini açıklamıştı. Bu tarihten sonra atılan adımlarla, pratik uygulamada, Fransa ''askeri kanada'' dönüyor, ancak ''askeri yapılanma ve planlama'' dışında kalıyordu. Askeri operasyonlara katılıyor, askeri karar mekanizması dışında bırakılıyordu.
AB bünyesinde, çok uzun yıllar Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası (AGSP) oluşturulması umudunu taşıyan ve öncülük üstlenmek isteyen Fransa'nın ''başarısız'' olması üzerine NATO'ya dönmek ''zorunda kaldığı'' da ifade ediliyor.
NATO ile ilişkilerinin ''İttifak tarihi boyunca, hiçbir mantığa dayanmadığı'' yorumu yapılan Fransa, "bu ilişkilerini güncelleştireceğini" belirtirken, "ABD'den bağımsız ve hükümran bir müttefik" olarak kalacağını da ileri sürüyor.
Fransa Savunma Bakanı Herve Morin, "ülkesinin NATO askeri kanadına dönüşünün 1996 yılından bu yana adım adım gerçekleştiğini, ittifak genelkurmayında halen 120 Fransız subayının görev yaptığını, Fransa'nın tüm NATO askeri operasyonlarına katıldığını, Kosova ve Afganistan'da komutanlıklar üstlendiğini" hatırlatıyor, "bunlara rağmen askeri planlamalara katılamadıklarını" belirtiyor ve "bu anlamsız duruma son verileceğini" ifade ediyordu.
Fransızlar, askeri kanada dönüş pazarlıklarında, halen ABD kontrolünde bulunan bazı üst düzey komutanlıkların kendilerine ve diğer Avrupalı müttefiklere aktarılmasını, "NATO'nun Avrupalılaştırılmasını" istiyor.
NATO Sözcüsü James Appathurai, Sarkozy'nin, askeri kanada dönüş sürecinde ''bürokratik ve teknik prosedüre uyacağını'' belirttiğini açıkladı.
İttifak'ta bazı üyeler ise bu sürecin ''teknik, hukuki ve siyasi değerlendirmelerden geçeceğini'' anlatıyor, hiçbir somut senaryo veya takvim bulunmadığını söylüyorlar.
Askeri yapısında 13 bin kişilik kadrosunu yeniden düzenlemekte olan NATO'nun, bu çalışmalar kapsamına Fransa'yı da dahil ettiği belirtiliyor.
Arnavutluk ve Hırvatistan'ın da katılımı ile, 28 müttefik tarafından askeri kadroların paylaşılması bu yıl sonunda tamamlanacak.
Fransa'nın askeri kanada dönüşünün ''usül ve yöntemlere göre'' gerçekleşeceği ileri sürülüyor ancak bu ''usül ve yöntemlerin'' hangileri olduğu açıklanamıyor, hiçbir somut senaryo üzerinde durulamıyor.
Belçika basınında yer bulan bir değerlendirmede özetle şöyle deniyor:
''Fransa'nın NATO askeri kanadına dönüşü, Avrupa'nın bazı ülkelerinin hedeflediği ancak gerçekleştiremediği savunma özerkliği açısından kötü bir darbe, olumsuz bir gelişmedir. AB bünyesinde başarısızlığı kabullenen Sarkozy'nin NATO bünyesinde AGSP unsuruna güç kazandırma hayalleri ABD'ye takılacaktır. Fransa'nın askeri kanat dışında kalması İttifak'ta hiçbir ciddi sorun oluşturmadığından, dönüşü de göreceli olarak önemsizdir. Bu dönüş, AB'nin NATO karşısında yeni bir gerileme adımının işaretidir. Fransa'nın NATO askeri kanadına dönüşü, küresel jandarma haline gelen ve stratejik hedefleri farklı olan ABD'nin, AB'ye attığı son goldür. Fransa'nın istek ve beklentileri ne olursa olsun, parayı veren düdüğü çalar, NATO Avrupa Kuvvetleri Komutanı Amerikalı kalır. ABD'nin, NATO ve AB bünyesinde koşulsuz destek bulduğu çok sayıda Avrupalı müttefiki vardır, Fransa bu gerçekleri değiştiremez. AB, Yugoslavya'dan Balkanlara, Avrupa coğrafyasındaki sorunları ele almakta ve aşmakta çok başarısız kalmış, büyük siyasi strateji hataları yapmıştır. NATO'daki son gelişmeler, ABD'nin Avrupa'daki ağırlığının daha da arttığını göstermeleri açısından değerlendirilmelidir.''
Bu arada Türkiye'nin, Fransa'nın dönüşünü, ''sevindirici bir gelişme'' olarak algıladığı, İttifak'ı güçlendirecek adımlara her zaman olumlu baktığı ifade ediliyor.
Fransa'nın söz konusu dönüşüne ilişkin prosedür ve takvim konusundaki belirsizliklerin zirvede de giderilemeyeceği belirtiliyor.