Foucault: ‘Modern iktidar büyük gözaltı!’
Michel Foucault'un Hapishanenin Doğuşu adlı yapıtında; kendini öne çıkaran iktidar, bireyin oluşmasını engellemiştir; oysa karanlıklara çekilen modern iktidar herkesi bireyselleştirmek istemektedir; çünkü bireyselleştirmek, gözetim altında tutmak ve cezalandırmak, yani egemen olmak demektir.
Cumhuriyet Kitap Ekiİktidarın
gücünü gösterişten aldığı eski siyasal sistemden, mümkün olduğunca ve giderek
artan bir şekilde görünmez hale geldiği modern siyaset sistemine geçiş; bir
yandan, iktidarı kişileştiren hükümdarın yerine adsız kişiler tarafından
kullanılan bir yönetim aygıtının yerleşmesiyle, diğer yandan da kamuya açık
cezalandırmadan gizli cezalandırmaya geçişle belirlenmektedir.
Kendini
öne çıkaran iktidar, bireyin oluşmasını engellemiştir; oysa karanlıklara
çekilen modern iktidar herkesi bireyselleştirmek istemektedir; çünkü
bireyselleştirmek, gözetim altında tutmak ve cezalandırmak, yani egemen olmak
demektir.
Böylece
modern iktidar, çocuğu okulla, hastayı hastaneyle, deliyi tımarhaneyle, askeri
orduyla, suçluyu hapishaneyle kuşatarak bireyselleştirmiş, kayıt altına almış,
sayısal hale getirmiş, böylece egemen olmuştur. Her kişi bir yerde kayıtlı hale
gelince, herkes denetim altında olacak, gözetim altında tutulacaktır. Modern
iktidar büyük gözaltıdır.
Michel
Foucault, daha çok toplumdaki daimi doğruları inceleyen bir filozof olarak
tanınıyor. Nietzsche ve Heidegger’in
düşüncelerinden oldukça etkilenen Foucault, çalışmalarında çoğunlukla Karl Marx ve Sigmund Freud’un
fikirleriyle mücadele etti. Hapishaneler, polis, sigorta, delilik, eşcinsellik
ve sosyal haklar konularında çalıştı. Bütün çalışmalarını modernitenin bireyler
üstündeki etkisi ve getirdiği yeni iktidar ilişkileri üstüne kurdu. Öte yandan post-modernist
yahut post-yapısalcı olarak tasnif edilmeyi reddettiğini de söylemiştir.
Hapishanenin Doğuşu / Michel Foucault / Çeviren: Mehmet Ali Kılıçbay / İmge Kitabevi / 445 s.