Fotoğraf çektiği için tutuklanmıştı... Çağdaş Erdoğan: Dışarının içeriden farkı yok
Kadıköy’de fotoğraf çekerken gözaltına alınan ve 6 ay tutuklu kalan Çağdaş Erdoğan, tahliyesinin ardından Cumhuriyet’e konuştu.
Seyhan AvşarGazeteci, foto muhabiri Çağdaş Erdoğan dünyanın önde gelen basın kuruluşlarında fotoğrafları yayımlanan bir isim. Aynı zamanda İstanbul’un gece hayatını fotoğraf ve öykülerle anlattığı CONTROL isimli kitabın yazarı. 2 Eylül 2017 günü, Kadıköy’de MİT binasını görüntülediği iddiasıyla gözaltına alındı, tutuklandı ve Silivri Cezaevi’nde yaklaşık altı ay tutuklu kaldı. Geçen hafta tahliye edildi. İlk işi yaklaşık 6 yıldır sürekli kınaladığı ellerine tekrar kına yakmak oldu... “Anadolu’da bir gelenek var. Askere, savaşa giden çocukların elleri kınalanır. Ben ise savaş karşıtı biri olarak sürekli elimi kınalıyorum. Hiç kimse için elime silah almayacağım. Savaş bittiği gün kına yakmayacağım” diyen Erdoğan, özgür olmanın sevincini ise yaşayamadığını belirterek “Geride haksız ve hukuksuz bir şekilde tutuklu bulunan çok sayıda insan bıraktım. Ayrıca dışarda konuştuğum herkes ülkenin gidişatından endişeli. Dışarının da içerden bir farkı yok” diyor. Erdoğan ile özgürlüğünün 6. gününde bir araya geldik....
- Gezmeye gittiğin bir günde gözaltına alındın.... Olay günü neler yaşadın?
Evet... Sıkıldıkça Kadıköy’de nefes almaya giderim. Sahil boyunca gezerim. O günde öyle bir gündü. Telefonumla fotoğraf çekiyordum. Sivil giyimli biri beni yanına çağırdı. Gittim. ‘Ne yapıyorsun’ diye sordu. Fotoğraf çektiğimi söyledim. Kendisinin polis olduğunu belirterek, ‘Burda fotoğraf çekmek yasak. Neden çekiyorsun?’ dedi. Yasak olduğuna dair bir tabela olmadığını, gazeteci olduğumu belirttim. Kendisinin talebi üzerine basın kartımı, kimliğimi, telefonumu verdim. 45 dakika kadar bekletildim. O esnada etrafta gezindim. Beklemekten sıkıldım. ‘İşiniz bitmedi mi’ diye sordum. Az sonra biteceği söylendi. O esnada bir araç geldi. Ne olduğunu anlayamadan gözaltına alındım.
Çırılçıplak soydular
- Gözaltında neler yaşadın?
Öncelikle Kadıköy Rıhtım Karakolu’na götürüldüm. Çırılçıplak soyularak arandım. İtirazlarım işe yaramadı. İki kişi geldi. ‘Bölgede neden fotoğraf çekiyordun?’ diye sordu. ‘Bölge neresi’ diye sordum. MİT binasını çektiğimi söylediler. Orada herhangi bir bina olmadığını söyledim. İddianamede ise fotoğraf çektiğim yerin MİT Sosyal Tesisleri olduğu iddia edildi. Daha sonra Vatan Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldüm. Yaşananların OHAL paranoyası olduğunu düşünerek dikkate almadım. ‘Serbest bırakılırım’ diyordum. Ertesi gün iki tane MİT görevlisi benimle görüştü. Coşkun Aral’ın da aralarında olduğu bir grup gazeteci ile Trabzon Havaalanı’nı kullanarak Cerrattepe’ye gitmiştik. Trabzon’a neden gittiğim soruldu. Tehditler savruldu. ‘5-6 ay planlarını ertele, cezaevine gideceksin’ denildi. Tutuklanacağımı o an anladım. Nezarette IŞİD’liler ile beraber tutuldum... Gece sırtını dönüp uyuyorsun. Başına her şey gelebilir.
- Tutuklanma kararın okununca neler hissettin?
Tutuklanmayı beklediğim için hiçbir şey hissetmedim. Ben bunları yaşadığım günlerde yanılmıyorsam Deniz Yücel’in tutukluluğunun dördüncü ayıydı. Onun yaşadıkları ortadaydı. Niçin tutuklandığı dahi bilinmiyordu. Cumhuriyet gazetesinden meslektaşlarımın başına gelenler belli. Gazeteciliğe yaklaşım yine aynı şekilde... Her şey önceden hazırdı.
Söyledim, ağladım
- Yolu ilk kez cezaevine düşen bir gazeteci olarak, ilk günün nasıl geçti?
Öncelikle Metris Cezaevi’ne götürüldüm. Koğuşa götüleceğim, insanlar beni karşılayacak sanıyordum. Gardiyan robot gibi komutlar veriyor. ‘Sağa dön, sola dön’ vs. diye. Ben de uyguluyordum. Bir anda bir kapının önünde durduk. Gardiyan, ‘burası’ dedi. Bomboş bir hücre. Burada yalnız kalmayacağımı söyledim. İnsan görmek istiyordum. Gardiyan bu konuyu baş gardiyana bildireceğini söyledi. Bir adım attım ve kapı çakıldı. Mazgal çekildi. Ağlamaya başladım. Günler sonra hücrenin penceresinden gökyüzünü ve güneşi görebildim. Ama karşımda kocaman, iğrenç bir alışveriş merkezinin tepesi vardı. Enteresandır, bir yandan Metin Kemal Kahraman’ın Eskici şarkısını söylüyorum. Bir yandan ağlıyorum. Daha sonra uyuyakalmışım. Başgardiyanın gelmesiyle uyandım. Kendisiyle konuştum. Hemen yanıma Zeki adında biri getirildi.
İNSANLAR ÇOK MUTSUZ
- Savcı tahliyene itiraz etti. Tekrar tutuklanma tedirginliği yaşıyor musun?
Savcının itiraz etmesini bekliyordum. Şu an içerde miyim, dışarıda mıyım emin değilim. İnsanlar çok mutsuz. Herkes gözetlenir durumda. Yıllardır savaş muhabirliği yaptım. Başıma bugüne kadar bir şey gelmedi. Kadıköy gibi bir yerde gözaltına alındım. Çok sayıda kişi ‘Kadıköy’de MİT binası mı varmış?’ diye bana soruyor. Bu kadar ilginçlik varken, savcının itirazına karşı nötürüm...