Fıstık gibi gelir!
Emotourismo Direktörü David Mora, Türkiye’nin harcaması yüksek olan turistleri çekebilmesi için, ülkenin İstanbul’dan ibaret olmadığının dünyaya anlatılması gerektiğini söylüyor.
Gamze BalSon 3 senedir turizmde yaşanan sıkıntılar aşılmaya başlansa da, hâlâ yüksek gelir getiren yabancı turist çekme konusunda sıkıntılar var. Bu sorunu, şarap gibi belli bir ürünü dünyaya tanıtmaya odaklanarak aşmış İspanya’dan, ‘kişi başı harcaması yüksek olan bağımsız turistleri çekmeye çalışın’ önerisi geldi.
Bunun için tur operatörlerinin getirdikleri yerine bağımsız turistlere odaklanılmasını öneren Emotourismo Direktörü David Mora, “Turlarla gelenler Türkiye’ye para kazandırmaz. Çünkü her şeyi kendi ülkesinde ödüyor. Almanya’dan geliyorsa, Alman havayoluyla gelip kaldığı otel de Alman bağlantılı oluyor. Yani parasının çoğu kendi ülkesine kalıyor” dedi.
Mora, Türkiye’nin, tur operatörlerinin
getirdikleri yerine kendiliğinden gelecek
bağımsız turistlere odaklanmasını önerdi.
Ucuz diye geliyor
İstanbul’da bu yıl ikincisi düzenlenen Global GastroEkonomi Zirvesi’ne katılan Mora ile dünya yiyecek turizmi ve Türkiye’nin bu alanda nerede olduğunun yanı sıra neler yapılması gerektiğini konuştuk.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri de Mora’nın önerisini destekler nitelikte. TÜİK’e göre, Türkiye’nin 2018’de elde ettiği 29.5 milyar dolar turizm gelirinin 22.5 milyar doları kişisel harcamalardan gelirken paket turlardan elde edilen gelir ise 6.9 milyar dolar oldu.
Deniz, güneş yetmez
Mora, Türkiye’nin harcaması yüksek olan turistleri çekebilmesi için, ülkenin İstanbul’dan ibaret olmadığının dünyaya anlatılması gerektiğini söylüyor. Bunun önemli bir yolu ise hem İstanbul dışı şehirlerin hem mutfak kültürünün zenginliğin dünyaya iyi tanıtılması. “İnsanlar Türkiye’ye deniz, kum, güneş ve uygun fiyatlar için geliyorlar ama gelince de daha fazlası olduğunu fark ediyorlar” diyen Mora, şöyle devam etti: “Harika bir plaja sahip olmak çok büyük bir avantaj. Ancak turistleri bu şekilde ülkeye çekip sonra da ‘Biz kum, güneşten ibaret değiliz. Diğer şehirlerimize yayılmış bir kültür mirasımız var’ diyebilmelisiniz.”
DÖNER 'BÖYLE PİŞİRİLİR' DEMELİSİNİZ Dünyanın en ücra köşelerindeki lezzetler, gastronomi turizmiyle birlikte ekonomik bir değere dönüştü. David Mora, Türkiye’de de özellikle döner ve antepfıstığı gibi bazı ürünlere sahip çıkılması gerektiğini söyledi. Bangladeşliler ve Pakistanlıların da döner yaptığını, ancak her yerde iyi pişirilmediğini anlatan Mora şunları anlattı: “Sizin dünyaya şunu söylemeniz lazım: Döner kebap bizim yemeğimiz, bakın böyle pişirilir! Bu şekilde farkındalık yaratarak başlayabilirsiniz. Aynı şekilde antepfıstığına da sahip çıkmalısınız. Türk lokumu ya da baklavayı zaten satıyorsunuz. Ancak bunun dışında yiyecekle ilgili çeşitlilik artırılmalı. Çünkü turistler geldikleri zaman motivasyonları yiyecek ve içecek oluyor. Sizin de yemekteki çeşitliliğiniz çok fazla. Türkiye’deki domateste gerçekten domates tadı var. Biberde de öyle. Lezzetli kuzu pişirmede çok iyisiniz. Bunları ekonomik değere dönüştürebilirseniz, turistler McDonadls ya da Starbucks’a gitmek yerine yerel lokantalara giderse, bu gelirlerde ciddi bir fark yaratır.” |
‘Şarap buradan dünyaya yayıldı
Anadolu’da şarapçılık, 600’ün üzerinde üzüm çeşidine ev sahipliği yapılsa da alkol reklamlarına getirilen yasakların devam etmesiyle hâlâ zor bir dönemden geçiyor. David Mora’nın bir diğer önerisi de bu yasağa ilişkin. Türkiye’deki yerel şarapların dünyaya iyi tanıtılması gerektiğini anlatıyor. Şaplarını ihraç etmede iyi olmadığını ancak geçmiş yıllara kıyasla önemli adımlar attıklarını kaydeden Mora, “Örneğin köpüklü şaraplarımız, şampanyadan daha çok satıyor. Tüm dünyaya yaymak için çok uğraştık, siz de yapabilirsiniz. Şarap dünyaya buradan, Mezopotamya’dan yayıldı. Yerel üzüm ve şarap türlerine odaklanın. Şiraz gibi yerel tatlardan herkes sıkıldı. Siz kendi yerel tatlarınızla ürettiğiniz şarapları, ‘İtalyan, Fransız şarabından farklı’ diyerek pazarlamalısınız” dedi.