Fırat Yılmaz'ın babası: Ben CHP'liyim, oğlum MHP'li suç mu?
Ege Üniversitesi'nde ölümle biten kavgada polis 5 bıçak buldu, 7 kişi gözaltına alındı. Bıçakla öldürülen Fırat Yılmaz Çakıroğlu için anma töreni düzenlendi. Törende Çakıroğlu'nun babası, "Ben CHP'liyim, oğlum MHP'li suç mu?" diye konuştu.
Mete Kızık/CumhuriyetÇakırıoğlu’nun cenazesi, Adli Tıp Kurumu’nda yapılan otopsinin ardından Türk bayrağına sarılı tabutla Bornova Cumhuriyet Alanı’na getirildi. Polis, önlem amacıyla Kazım Karabekir Caddesi’ni araç trafiğine kapattı. Burada bekleyen kalabalık arasında MHP milletvekillerinin yanı sıra, Vatan Partisi il yöneticileri de vardı. Sık sık tekbir getiren kalabalık, acılı aileyi teselli etmeye çalıştı. Çakıroğlu’nun cenazesi, yaklaşık on beş bin kişinin katıldığı Bayraklı Fatih Camii' sine getirildi. Burada topluluk sıkça “ Katil PKK işbirlikçi AKP ”, “ Kana kan intikam”, “ Ne mutlu Türküm diyene”, “ Açılım açılım dediler Apo'ya ya selam durdular sloganları attı.
BABASI: 'BEN CHP'LİYİM'
Burada acılı aileyi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı CHP'li Aziz Kocaoğlu, CHP milletvekilleri Mehmet Ali Susam, Aytun Çıray, MHP Genel başkan Yardımcısı Kenan Tanrıkulu, MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Ülkü Ocakları Genel Başkanı Olcay Kılavuz, MHP İl Başkanı Necat Karataş teselli etmeye çalıştı. BabasıFuat Mahir Çakıroğlu, “Ben CHP'liyim, yönetici değilim. Gider oyumu kullanırım. Ama oğlum MHP'li oldu. Suç mu öyle olması? Oğlum Türk olduğu için saldırıya uğradı. Oğlumun üç ayı vardı mezun olmasına. Ona izin vermediler.” dedi.
Cenaze burada kılınan ikindi ve cenaze namazlarının ardından Pınarbaşı mezarlığından toprağa verildi.
7 GÖZALTI
Üniversitenin güvenlik kameralarına el koyan polis, yaptığı incelemenin ardından, 1’i ülkücü, 5’i PKK yanlısı olmak üzere 6 kişiyi gözaltına aldı. Hastanedeki Nurullah S. içinde gözaltı işlemi yapıldığı açıklandı. Polisin, olay yerinde 5 bıçak bulduğu da bildirildi.
İzmir’de diğer üniversitelerin bulunduğu bölgelerde ve öğrenci yurtlarında, olası kavgaların önüne geçmek için önlemler alındı. Polis, zanlılardan Nurullah S.’nin tedavi gördüğü Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde de yine çevik kuvvet ekipleriyle beklemeye başladı.
Bu arada İzmir Valisi Mustafa Toprak, olay yerine ambulansın 40 dakikada ulaştığı iddialarını yalanlayarak, “Ambulansın geç gittiği, polisin yetersiz kaldığı gibi açıklamalar doğru değil” dedi.
İzmir il binasında basın toplantısı düzenleyen MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural ise, polisin ve üniversite yönetiminin yeterli önlemi almadığı yönündeki savlarını yineleyerek, “Maalesef balık baştan kokuyor. Sayın Cumhurbaşkanı söylüyor ‘can ve mal güvenliğinden sorumluyuz’ diye. Bunun sorumlusu kim? Bu ortamı doğuran kim? Bu yapılanmayı önlemeyen kim? Fırat’ın kıyısındaki koyunu değil de gencecik kardeşimiz Fırat’ı koruyamadınız. Gençlik üzerinde bir oyun oynanıyor. Birçok üniversite var bunlar. Bu tuzağın farkında olan ülkücü harekete tuzağa düşmedi. Düşmeyecektir” dedi.
TBMM’de görüşmeleri devam eden iç güvenlik paketini de eleştiren Vural, Başbakan Ahmet Davutoğlu için, “Serok Ahmet”, “Molotofçu Ahmet” benzetmesi yaparak, “Ey molotofçu Ahmet sen önce Serap’ı yakan molotofu atan MİT elemanı kim, sen onların hesabını ver” diye konuştu.
PROVOKASYON KUŞKUSU
Üniversitedeki kavgada polisin tutumu, Vali Toprak’ın açıklamalarına karşın tartışılmaya devam ediyor. Olaya tanıklık eden EÜ Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Eren Özel, dün Facebook hesabından dikkat çekici bir mesaj paylaştı. Birkaç gün önce Özgecan için toplanan 25-30 kadının önünün TOMA ve çok sayıda polis tarafından kesilmesine karşın, önceki günkü kavgada polisin 1 saat sonra müdahale ettiğini bildiren Özel, “İç güvenlik yasası hararetle tartışılırken, kalabalık bir grup tarafından yapılan bu baskının olması ve polisin -olay yerine gitmeyerek ya da önceden önlem almayarak- bıçaklı yaralanmalara vesile olacak şekilde mudahale etmemesi ve yol verir tutumu sadece bir tesadüf mu? Yoksa genel seçimler için bir politik strateji mi uygulanıyor ve bu olaylar ve gerilim universitelerde seçimlere kadar polis tarafından kontrol altında tutularak ya da tutulmayarak devam edecek mi? Yoksa bir grup tarafından, öğrencisinden hocasına kadar sadece Edebiyat Fakültesi’ne bir gözdağı mı?” diye sordu.