Fındığın kahraman kadınları
Fındık Ocağı’nın kurucusu Seyyare Sungur, üç kız kardeşiyle yola çıkmış ve “Fındığa emeği veren kadın ama ön tarafta görünen erkek. Dedik ki artık bu işte baş rol olalım” diyor.
ŞEHRİBAN KIRAÇDünyanın en iyi fındığı Karadeniz’de kadınların ellerinden çıkıyor. Dalından, fabrikaya kadar ki süreçte, bu işin tozunu toprağını yutan, çilesini çeken gizli kahramanlar kadınlar.
“Neden fındığın her aşamasında kadın varken işin başında biz olmayalım” diye yola çıkmış dört kız kardeş. Seyyare, Demet, Sinem ve Kübra Sungur kardeşler dede baba mesleği fındıkçılık için kolları sıvadılar, fındıktan tatlı mutluluklar yarattılar. ‘Fındık Ocağı’ markasıyala Karadenizli kadınların fındıkta rol model olcağını gösterdiler. İşte Seyyare Sungur ve Fındık Ocağı’nın hikayesi...
* Fındık Ocağı’nın hikayesi nasıl başladı?
Dört kız kardeş ortaklığında kurulmuş bir şirket. Ben kardeşlerin en büyüğüyüm. Babam ve dedem de fındık ticaretiyle uğraşıyor. Aslında üç kuşaktır fındığın içindeyiz. 2006’da peyzaj mimarlığından mezun olduktan sonra yurtdışına gitme hayalim vardı. Babamdan bilet parası istedim, kendin çalış kazan öyle git dedi. Aslında çocukluktan beri fındıkları toplayıp dedemin tezgahında satıyorduk. Babamla ortağının fındık fabrikası vardı. Orada çaycı olarak başladım. Fabrikada en az 100 kadın çalışıyordu. O süreçte şunu gördüm ki, fındık sektörünün asıl kahramanları kadınlar. Onlar olmadan bu iş olmaz. Fındığı tarlaya eken de, dalında toplayan da, fabrikada seçen de kadınlar. Onlarla neler yapabileceğimi fark ettim. Fındık fabrikasında 10 yıl çalıştım. Son 5 yıl hem finansman, hem halkla ilişkilere baktım. Sonra fark ettim ki mutsuzum. Kendi kararlarımı alamıyorum. O dönem kız kardeşlerim de mezun olmuştu. Kendi iş yerimizi açalım dedik. Çünkü bildiğimiz en iyi iş fındık, bu işin temelini biliyoruz. Ve 5 yıl önce Fındık Ocağı markasını oluşturduk.
Fotoğraftakiler: (Ayaktakiler-Soldan) Sinem, Demet, Kübra. Oturan: Seyyare
BAŞ ROL OLDULAR
* Neden Fındık Ocağı?
Karadeniz’de birkaç tane dalın bir araya gelmesiyle oluşan topluluğa fındık ocağı deniliyor. Burada tüm bahçeler ocaklardan oluşur. Ocaklarda da anne baba ve çocukları büyüdükçe torunlar var. Budama sistemi de böyledir. Biz de kendi ocağımızı oluşturduk aslında. Ocağın dört dalıyız. Karadeniz’de herkes fındıkçılık yapar ama kadının yok. Bu kadar kadınların kahraman olduğu bir ticarette başrol olarak kadın yoktu. Biz hem bu algıyı yıkmak için yola çıktık. Fındıkta katma değerli ürünler ürettik. Çikolatayı ekledik. Şu anda dükkanımızda 50’ye yakın ürün var, hepsi fındıkla ilişkili. Sütte de kolonyada da ana tema fındık.
Hepimiz bu işi mutfağında öğrenerek kendimizi geliştirdik. Çikolata yapımıyla ilgili eğitimler aldık. Bir şef alıp bu işi yapmadık. Deneyerek, çöpe atarak en iyisini yarattık.
* Kaç kişilik ekipsiniz?
Fındık Ocağı’nda toplam 12 kadınız. Ama fabrikada fındık kısmında 70’e yakın kadın var. Şimdi Fındık Ocağı olarak fabrika kuruyoruz iki yıl sonra faaliyete geçer.
* Farklılığınız ne peki?
Fındıkta rol model kadın hiç yoktu. En büyük farkımız fındıkta ticari alanda kadınlar da söz sahibi oldu. Fındığı turizme kattık. Karadeniz Bölgesi’nde fındığın bir kültürü var. Fındık bahçelerini turizme açtık. Bu olunca kadınlar yaptıkları ürünleri yemekleri turistlere sata sata gelir elde ettiler. Birçok ilkokul anaokulundaki çocukları atölyelerimizde ağırlayarak onlara fındıktan neler yapılabileceğini, fındığın ne kadar değerli olduğunu anlattık. Ancak böyle yaparak bahçelerimizi kurtarabiliriz. Çünkü tarımdan gittikçe uzaklaşıyoruz. Bilinçli genç çiftçi ağı oluşturduk. Bunu geliştiriyoruz.
GENÇLER BU İŞİ EZİYET GİBİ GÖRÜYOR
* Rol model olmayı başarabildiniz mi, kadınlar daha görünür oldu mu bu alanda?
Bahçesi olan fındıkçı kadın çiftçi sayısı artmaya başladı. Çok fazla kadına ulaştık. Ulaşmaya da devam ediyoruz. Fındık tarımı anlamında ne kadar çok insana ulaşırsak bu bizim için kâr. Türkiye dünyanın en iyi fındığını üretiyor. Fındık bahçelerinde rekolteyi yükseltmek istiyorsak bir kere Karadeniz kadınına eğitim vermemiz lazım. Köydeki bir kadının fındık bahçesine nasıl bakacağı, nasıl gübreleyeceği, nasıl ilaçlayacağını bilmesi gerekiyor. Gençler fındık toplamayı, fındık işiyle uğraşmayı bir eziyet olarak görüyor. Bu işten mutlu olduğumuzu anlatırsak bu işle uğraşanların sayısı artacaktır. Böyle bir şey yapmak isteyenlere, dükkan açmak isteyenlere veya girişimci olmak isteyenlere herhangi bir fikirleri varsa kapımız sonuna kadar açık.
HER GÜÇLÜĞE DAYANIKLIYIZ
* Fındık Ocağı’nda görev dağılımınız nasıl?
Hepimiz köle gibi Fındık Ocağı’na çalışıyoruz. Hiçbirimiz patron değiliz. Ben üretim ve Ar-Ge’deyim. Sinem biyolog, Demet kamu yönetimi, Kübra da işletme mezunu. Karedeniz kadını olarak her zorluk ya da her felaketin sonunda biliyoruz ki güneş açacak. Her güçlüğe dayanıklıyız.
* Ne tür zorluklar yaşadınız kendinizi kabul ettirme noktasında?
Erkek egemen olan toplumda yaşıyoruz. Biz ilk dükkanı kiraladığımız dönemde çevredekiler neden bu kadınlara kiraya verdiniz, başaramazlar, yarın diğer gün kapatırlar diyenler oldu. Ama kadınlar inatçı ve kendinden emin oldukları sürece bir müddet sonra kabulleniyorlar. Biz kadın olarak bu sektörde ilktik. Karadeniz kadını olarak inatçı olmamız ve tuttuğu kopartabileceğimizi görmeleri zamanla bizi kabullenmelerini sağladı. Eğer o yolun bu çilesi olmasaydı bugün Fındık Ocağı böyle olmayacaktı. Biz burayı ilk kez açacağımız zaman dediler ki, fındık memleketinde fındık mı satacaksınız. Dedim ben fındığı öyle satmayacağım. Fındığı katma değer ile satacağım.
YILMAK YOK
* İş kurmak isteyen kadınlara ne öneriyorsunuz?
Kadınlar şunu bilmeli ki neyi iyi biliyorsa onun üzerine gitmeli ve onu yapmalı. Biz karadeniz kadını inatçıyız, yılmak yok. Kadınların üretmek ile ilgili çok büyük bir hevesi var. Ama bazı kalıplar duvar gibi önlerine çıkıyor. Çünkü ekonomik anlamda ve manevi anlamda destek alamadıkları zaman, kadına zaten çok yük yüklenmiş. Bunun altında ancak ekonomik anlamda birşeyler yaparak çıkılabilir.
Güçlü kadınları ne kadar rol model olarak gösterirsek kadınların da kendine olan güvenleri o oranda artar. Ben özellikle şiddete maruz kalmış kadınları kendi işyerimde çalıştırmaya özen gösteriyorum ki kimseye ihtiyaçları olmasın.
* Sadece Trabzon’da mı varsınız?
Biz en başından beri butik bir yer açmak istedik. Talep var ama şu anda Trabzon’da tek şubemiz var. Ama e-ticaretle ürünlerimizi her yere satıyoruz.
Fındığın kafanızda oluşturduğu paketlenmiş hali var. Ama biz bunun dışında ulaştırıyoruz size. El yapımı çikolata halinde, içecek halide, pasta halinde, baklava halinde. Yaptığımız ürünlerde katkı maddesi kullanmıyoruz o yüzden de insanlar ürünümüze güveniyor.