Filmi az, iddiası yüksek bir hafta

Haftanın dört filminin üçünün gişe iddiasında...

Emrah Kolukısa

<video:853669>

İlginçtir, topu topu 4 filmin vizyona girdiği kurak sayılabilecek bir haftaya giriyoruz. Gerçi bir hayli hareketli bir hafta geçirdik. 54. Ulusal Yarışma İstanbullu sinemaseverlere son bir yılın iddialı yerli filmlerinden sağlam bir seçki sundu. Siz bu satırları okuduğunuzda Ulusal Yarışma’nın ödülleri de dağıtılmış olacak, yarın ayrıntıları ile okuyabilirsiniz. Öte yandan Antalya’da da uluslararası yarışmanın ödülleri bu gece açıklanacak. Tabii en son Gerard Depardieu’nün Antalya yerine Beşiktaş’taki kokoreççide ‘basılması’ sanki törenin biraz sönük geçeceği izlenimini veriyor ama olsun, yine de neler yaşanacak merak ediyor insan. Bir protesto falan olur mu mesela, ne dersiniz?

Haftanın dört filminin üçünün gişe iddiasında olması da bu haftanın görece kuraklığını açıklıyor aslında. Yabancı film dalında gişe yarışına katılan “Thor: Ragnarok” muhtemelen 100 bin civarında seyirci toplayacaktır ilk üç günde. BKM Mutfak kökenli oyuncular Oğuzhan Koç ve İbrahim Büyükak’a Emre Kınay’ın eşlik ettiği “Yol Arkadaşım” gişedeki iddiasını ne kadar ayakta tutar bilinmez, ama Yabancı Dilde En İyi Film Oscar’ını almak gibi ‘milli’ bir amaçla yola çıkan “Ayla”nın salonları dolduracağını tahmin etmek çok da yanlış bir çıkarım olmaz sanırım. Bu üç filmle gişede yarışmak gibi bir hedefi olmayan ama katıldığı Adana Film Festivali’nden çok fiyakalı dört ödülle dönen Pelin Esmer imzalı “İşe Yarar Bir Şey” ise kendi kulvarında rakipsiz bu hafta.

Edebi bir film

“İşe Yarar Bir Şey” senaryosunu Barış Bıçakcı’nın yazdığı ve büyük ölçüde başrollerindeki oyuncuların performanslarına yaslanan bir hayli edebi, hatta şiirsel bir film. Adana’da En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü kazanan ve bir süredir kameralardan uzak durduğu için ‘geri dönüş’ nidalarıyla karşılanan Başak Köklükaya’nın sağlam bir performans çizdiği filmde Öykü Karayel’in de özellikle doğallığıyla öne çıktığını ama Yiğit Özşener’in ne yazık ki inandırıcılıktan uzak kaldığını belirtmek gerek. Filmin sonlarına doğru araya giren uzunca yemek sahnesinin ise gerekliliği tartışmalı doğrusu. Tüm bunları not düşmekle birlikte Pelin Esmer’in gitgide olgunlaştığını muştulayan, seyirci ilgisini son ana dek ayakta tutan, yalın, görüntü yönetimi (Gökhan Tiryaki) bir hayli başarılı bir film “İşe Yarar Bir Şey”.

Oscar hayalleri

Can Ulkay’ın yönettiği ve gerçek bir hikâyeyi perdeye taşıyan “Ayla” önce Oscar iddiaları, ardından senariti Yiğit Güralp’in filmden ‘çıkarıldığı’ iddiasıyla gündeme gelmişti. Kore Harbi sırasında bulduğu kimsesiz bir kız çocuğuna gönülden bağlanan Süleyman Astsubay’ın hikâyesini anlatan filmi nihayet bu hafta izleme fırsatı buluyoruz. İsmail Hacıoğlu, Ali Atay, Çetin Tekindor, Damla Sönmez, Murat Yıldırım gibi isimlerin de aralarında bulunduğu iddialı bir oyuncu kadrosunun yer aldığı “Ayla” televizyon estetiğinin üzerine çıkan ama gerçek bir sinema atmosferinden ziyade stüdyo kokan çekimleri ve Fahir Atakoğlu imzalı etkileyici müzikleriyle izleyiciyi sürükleyen, duygulandıran bir film. Oscar alması elbette çok zor, ama şart da değil. Bu Oscar meselesinin bir zamanki Eurovision takıntımıza dönüşmeye başladığını seziyorum açıkçası. Bir verseler de rahatlasak! Yoksa birileri çıkacak ve tıpkı Eurovision’da olduğu gibi Oscar’a katılmıyoruz artık diyecek. Oscar’dan çok daha önemli Altın Palmiye’yi (hem de iki kez) almış olmak bile bir kıymet kazanmıyor ya bu topraklarda, ben ona yanıyorum.

 

Haftanın filmleri