Film çekmemizi istemiyorlar...

Onlar Türkiye sinemasının en başarılı genç kuşak yönetmenlerinden. Aldıkları kucak dolusu ödüllerle uluslararası önemli festivallerde Türkiye’nin göğsünü kabarttılar. Peki, Sinema Destekleme Kurulu neden bu iki yönetmenin yeni projelerine destek vermez? Emin Alper ve Tolga Karaçelik’e sorduk.

Ezgi Atabilen

Emin Alper ve Tolga Karaçelik. Onlar Türkiye sinemasının en başarılı genç kuşak yönetmenlerinden. İkisi de “hicap duyarız” deyip filmlerinin aldığı ödüllerden bahsetmeyi pek istemese de, biz anlatalım. İkisi de sadece iki film çekti. Her iki yönetmenin iki filmi de uluslararası önemli festivallerin pek çoğunda gösterildi, o festivallerden Türkiye’ye “onlarca” ödül getirdi. Bu “onlarca”dan kastımız 40 mesela! Emin Alper son olarak iki hafta önce Berlin Güzel Sanatlar Akademisi’nce büyük ödüle değer görülmüştü. Karaçelik’in son filmi “Sarmaşık”ın ise en iyi film, yönetmen, senaryo ve erkek oyuncu dallarındaki ödülleri toplayarak Altın Portakal’a vurduğu damgayı hatırlarsınız. Peki, Sinema Destekleme Kurulu neden bu iki yönetmenin yeni projelerine destek vermez? Bunun 433 sinemacının Barış İsteyen Akademisyenler’e destek için imzaladıkları bildiri sonrası haklarında açılan soruşturmayla bir ilgisi var mı? Çünkü her ikisi de o listede. Ne tesadüf, listeden başka kimseye de destek çıkmamış... Yoksa kurul ifade edildiği gibi “uluslararası örneklerinde olduğu gibi ‘uzman’ sektör temsilcilerinden” oluşmuyor mu? Peki öyleyse ilk filmini çekecek iyi sinemacılara nasıl imkân verilecek? Bütün bu sorular aklımızda, Emin Alper ve Tolga Karaçelik’le buluşuyoruz...

-Hangi film projeleriniz onaylanmadı?

Emin Alper: Benimki “Kız Kardeşler”. Besleme olarak zengin ailelere verilen üç kız kardeşin hikâyesi. Çok tehlikeli bir proje değil yani.

Tolga Karaçelik: Adı “Kelebekler”. Benimki de üç kardeşin hikâyesi. Aileleri öldükten sonra köyden uzaklaştırılmış üç kardeşin, daha sonra babaları tarafından aynı köye geri çağrılıp birbirlerini 30 sene sonra yeniden görmesi ve babalarını da ölü bulmaları üzerine gelişen bir komedi filmi. Benimki de yani tehlikeli değil.

‘Kimliklerimizle de alakalı’

-Ortada aldığınız bunca ödül varken, Sinema Destekleme Kurulu’nun sizin projelerinizi ‘destek’lememiş olmasını neye bağlıyorsunuz?

E.A.: Yeni projeler de daha çekilmeden uluslararası önemli festivallerden ödüller alıyor. Ama ülkenizde Kurul’a başvurduğunuzda filminizin çekilmesini istemeyen bir grupla karşılaşıyorsunuz. Tabii ki bu durum içinde yaşadığımız politik ortamla çok yakından ilişkili. Sadece o bildirinin imzacılarından olmamızla da ilgili değil. Kimliklerimizle de alakalı.

-Daha önce Sinema Destekleme Kurulu’ndan destek almıştınız, değil mi?

E.A.: “Tepenin Ardı” ve “Abluka” ikinci, üçüncü başvurularında destek aldı, ilkinde hep reddedildi. İki film de destek almasa çekilemezdi.

T.K.: “Sarmaşık”ta da “Gişe Memuru”nda da cüzi rakamlar da olsa destek aldım.

- Daha önce verilen destek şimdi niye esirgeniyor öyleyse?

E.A.: Kurulun yapısıyla ilgili sorunlar ve bugünkü siyasal ortamla alakalı problemler var. Kurulda 14 kişi gizli bir şekilde oy kullanıyor. Bu gizli oylama bu seneki kurulda başladı. Daha önce kim kaç puan vermiş biliyorduk. Şimdi kimin ne puan verdiğini de bilmiyoruz. Şimdi bir ön değerlendirmeden sonra 30 film çıkıyor, sadece o 30 filmi tartışıyorlar. Kuruldan aldığımız bilgilere göre bizim filmlerimiz sıralamada 70’inci mi, 80’inci mi ne olmuş... Kurul içinde bir grubun önceden toplantı yaparak bazı projelere düşük puan verdiklerine dair çok ciddi duyum var. Çıkan sonuçlar kurulun hedefleriyle çelişiyor.

-Kimler var bu kurulda?

T.K.: Kurulda 14 temsilci var. 10’u sektör temsilcisi, 4’ü bakanlık temsilcisi. Fakat sektör temsilcilerinin arasında bir taraflaşma, “benim tarafımdan film çıksın” düşüncesi var. Farklı ekonomik dengeler de söz konusu. Dar ideolojik, politik hedefler gözetip kraldan çok kralcılık ya da OHAL fırsatçılığı yapanlar da var. Tabii Kültür Bakanlığı’nda çalışan memurları tenzih ederim.

E.A.: Kurul içinde namusuyla çalışan ehil insanlar da var. Kaliteli projelere destek kararları da onların baskılarıyla çıktı zaten. Ama hiç film çekmemiş ‘yönetmen’ler de var. Başarımızdan dolayı bizden nefret edenler de...

‘Kürt yönetmenlere destek yok’

-Hakkında soruşturma açılanlar arasında hiç destek alan var mı?

T.K.: Yok işte.

E.A.: Bildiriye imza atmış olmak gibi, falanca ödül töreninde yaptığı konuşma gibi açıkça bir kulp bulamıyorlarsa, trollerin ağzına düşmüş bir tweetin yoksa ve yandaş medyada haber olmadıysan şansın daha yüksek… Memleketteki politik baskı atmosferini fırsata çevirmeye çalışan pek çok sektör temsilcisi var. Sakıncalı olduklarını düşündükleri isimleri silerek ilişkili oldukları projelere yer açıyorlar. Dolayısıyla listeler de biraz karma çıkıyor. Kutluğ Ataman mesela AKP’ye duyduğu sempatiyi her yerde açıklamış bir insan fakat o da destek alamadı.

-Kurulun üstünü çizdiği sinemacıların profilleri nasıl peki?

E.A.: Benim bildiğim kadarıyla hiçbir Kürt yönetmen destek alamadı. Filmlerinin Kürt meselesini anlatıyor olmasına da gerek yok, Kürt olmaları yetmiş. Cannes’da kısa film dalında Altın Palmiye alan Rezan Yeşilbaş mesela ilk uzun metrajlı filmini çekecek. O da Kürt bir yönetmen ve o da elenenler arasında. Malum bildiriye imza atmış hiçbir isim yok. LGBTİ film yok...

-Peki ne yapmayı düşünüyorsunuz?

T.K.: Filmimi bir yolunu bulup çekeceğim. Bunu nasıl yapacağım, şu anda bilmiyorum. “Gişe Memuru”nda da bilmiyordum, “Sarmaşık”ta da. Ama işimiz bu bizim. Bir karafatmalar kalır hayatta, bir sinemacılar