Feyzioğlu'ndan tutukluluk sürelerine ilişkin açıklama

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, "devletin güvenliğine, anayasal düzene, milli savunmaya ve devlet sırlarına karşı ve casusluk" suçlarında, CMK'daki tutuklama süresinin iki kat uygulanmasına dair hükmü iptal etmesine ilişkin, "Elbette an itibariyle yürürlüğe girmiştir, 5 yılı dolmuş bütün tutuklulukların sona ermesi insan haklarının emredici niteliği gereğidir" dedi.

cumhuriyet.com.tr

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, TBB'nin yeni seçilen organlarının Ankara'da yerleşik diplomatik ve konsüler misyon temsilcilerine verdiği tanışma resepsiyonunda, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin, Anayasa Mahkemesinin terör ve örgüt suçlarına ilişkin 5 yıllık tutuklama süresini iki katına çıkaran maddeyi iptal ettiğini ve iptal hükmünün yürürlüğe girmesi için idareye bir yıl süre verdiğini hatırlatarak, "Anayasa Mahkemesinin iptal kararı, kamuyounda takip edilen, devam edilen davalarda 5 yılı geçen tutukluların tahliye edilmesini öngörüyor mu?" şeklindeki sorusunu Feyzioğlu, "Elbette öngörür" diye yanıtladı. Feyzioğlu, şöyle konuştu:

"Anayasa Mahkemesinin kararlarının yürürlüğe girmesini belli süre ertelemesi ancak iptal kararının kamu düzeni açısından kaotik bir durum yaratacağı boşluklar halinde söz konusudur, boşluk oluşturması halinde söz konusudur. Anayasa Mahkemesinin burada yaptığı, tutuklulukla asla bağdaşmayacak, 10 yıl gibi akıl almaz, akılla mantıkla izah edilmez bir sürenin iptal edilmesi ve dolayısıyla bir ayıbın kaldırılmasıdır. Ayıbın hukuk düzeninden kaldırılması boşluk yaratma, olsa olsa takdir yaratır. Dolayısıyla bunun bir yıl sonraya ertelenmesini anlamak mümkün değil. Peki bu bir yıl sonra ertelemeye rağmen yerleşik yargı içtihatlarına göre derhal uygulama mümkün müdür? Evet mümkündür, mümkün olmalıdır."


"Ölümcül bir yan etkisi olan ilacın, bile bile reçete edilmeyeceği"
şeklinde örnek veren Feyzioğlu, Anayasa Mahkemesinin 5 yıldan fazla tutukluluğu, temel hak ihlalidir diye tespit ettikten sonra, "ama durun bakalım henüz bir yıl geçmedi, dolayısıyla biz insan haklarını ihlal etmeye devem ediyoruz" diyemeyeceğini söyledi. Feyzioğlu, "Elbette an itibariyle yürürlüğe girmiştir, 5 yılı dolmuş bütün tutuklulukların sona ermesi insan haklarının emredici niteliği gereğidir" diye konuştu.

Terörle Mücadele Kanunu'nun 10. maddesiyle görevli yetkili mahkemeler olduğu ve bu mahkemeler kurulurken eski özel yetkili mahkemelerin ellerindeki davaları sürdürdüğü hatırlatarak, "Anayasa Mahkemesinin iptal kararı, mahkemeler acaba bunu 'biz davalara bakıyoruz. O 10 yıl bizim için geçerli' diye yorumlayabilirler mi?" şeklindeki soruya Feyzioğlu, "Bu mahkemelerde görev yapan hakimlerin zerre kadar vicdanı varsa Anayasa Mahkemesinin insan hakkı ihlalidir diye iptal ettiği bir hükmü uygulamaya devam etmeyeceklerdir" karşılığını verdi.

Ankara Emniyet Müdürlüğünün Gezi Parkı eylemlerine destek gösterilerinde çıkan olaylarla ilgili fezlekesinde, birçok sivil toplum kuruluşunun yanı sıra Ankara Barosunun da adının geçtiği ifade edilerek değerlendirmesi sorulan Feyzioğlu, sivil toplum örgütlerinin ve basın mensuplarının "cadı avının kurbanı" yapılmak istendiğini söyledi.

Feyzioğlu, "Bu cadı avını aklından geçirenlere buradan sesleniyorum: Yapmayın, yeteri kadar toplumu kutuplaştırdınız. Yeteri kadar insanlar arasına nefret duvarları çektiniz. Artık yeter, yapmayın" diye konuştu.

Raporu "akla ziyan" olarak nitelendiren Feyzioğlu, şöyle devam etti:

"O kadar haddini aşan cümleler içeriyor ki polis fezlekesi... Buradan soruyorum o raporu hazırlayanlara, hazırlatanlara, hazırlanması emrini verenlere. Siz kim oluyorsunuz da hangi hadle bir baroyu kanuni görevini yapmakta olan bir baroyu, halkı kışkırtmakla suçluyorsunuz? Siz kim oluyorsunuz da o 19 kişinin soruşturmasında haddinizi aşarak, çapınızı aşarak, görevinizin sınırlarını bin kat aşarak bir baroyu insanlara kanuni haklarını hatırlattığı için provoke etmekle suçluyorsunuz? Ben buradan tüm Türk milletine sesleniyorum: Eğer birilerinin istediği gibi cadı avı başlamışsa sivil toplum örgütleri düşünen, yazan, konuşan herkes millete emanettir."