Feyzioğlu: Cumhurbaşkanı söylediklerimizi dinlemek zorunda... Bu millete saygısızlık

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu Olağanüstü hal kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameleri eleştirdi. Feyzioğlu,”OHAL KHK’ları, OHAL sebeplerinin dışına çıkıp, olağan bir yönetim aracı haline getirilmiştir” dedi.

İHA

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Eğitim Merkezi’nde, ‘KHK’lar Türkiye’sinde Savunma Hakkı’ isimli panel düzenlendi.

Panele TBB Başkanı Metin Feyzioğlu ve çok sayıda hukukçu katıldı. Panelde açılış konuşması yapan Feyzioğlu, “OHAL bir anayasal bir yönetim biçimi ama geçici, olmasını bekliyoruz. OHAL, KHK’ları da yine anayasada yeri olan istisnai bir araç ya da istisnai olmasını bekliyoruz. Türkiye Barolar Birliği olarak ve Türkiye’nin tüm baroları olarak 15 Temmuz gecesi henüz Ankara semalarında savaş uçakları çarpışırken, kimin kim olduğu bilinmez, sonucun ne olacağına dair kimsenin bir fikri yok iken tavrımızı tartışmasız ortaya koyduk. O gece koyduk, dimdik koyduk. Sebebi de açıktı; demokrasinin askıya alındığı bir yerde avukatlık mesleğinin yapılması söz konusu dahi olamaz. Ardından 15 Temmuz’un bir iç savaş başlatma girişimi olduğu tespitinden yola çıkarak, yine barolar birliği olarak devletin arkasında dimdik durduk. Esasen 15 Temmuz’a gelinen o yıllar içerisinde hukuk devletini yıpratmayın, laikliği yıpratmayın, liyakatten vazgeçmeyin, yargı tarafsızlığını; bağımsızlığını, hesap verebilirliğini hiçe saymayın, kuvvetler birliğini getirmeyin ve devleti devlet içinde odaklanmış bir takım yapılara teslim etmeyin diye üstümüze düşeni hep yapmıştık. Kumpas davalarının niçin sahnelendiğini hep söylemiştik, ancak sarmal yapının sürekli tacizine ve taarruzuna uğramıştık. Netice 15 Temmuza gelindi, 15 Temmuz sonrasında gereken duruşu sergiledik devletin birliği için tüm Türk milleti ile birlikte saf tuttuk, öncülük yaptık” diye konuştu.

“Bugün burada söylediklerimizi siyasi iktidar ve Cumhurbaşkanı dinlemek zorundadır”

“Şu anda burada söylediklerimizi en çok söyleme hakkına sahip kişileriz. Bugün burada söylediklerimizi siyasi iktidar ve Cumhurbaşkanı dinlemek zorundadır. Çünkü her söylediğimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği içindir, her söylediğimiz Türk milletinin bekası içindir” diyen Feyzioğlu, “OHAL, KHK’ları OHAL sebeplerinin dışına çıkıp olağan bir yönetim aracı haline getirilmiştir. Ve maalesef bunu getirenler bu yönetim biçiminin kendilerine sağladıkları kolaylıktan büyük mutluluk ve rahatlık duymaktadırlar. Oysa 79 milyonluk dinamik, her mezhepten, dinden, inanıştan, her etnik kökenden, her siyasi düşünceden insanın yaşadığı bu koskoca ülkenin tek adam rejimi ile yönetilmesi mümkün değildir. Şu halde geçici hissedilen bu mutluluk Türkiye’yi bir düdüklü tencerenin içine tıkıp, kapağını sıkıca kapayıp, düdüğünün de üzerine parmak basmak anlamına gelmektedir. Türkiye’nin bu şekilde sürdürülmesi mümkün değildir. Uyarılarımız tıpkı 15 Temmuz öncesinde yıllardır olduğu gibi yine milletimizin, devletimizin bekası içindir” diye konuştu.

“Bu yapılan Milli Mücadele’ye saygısızlıktır, Ata'mıza saygısızlıktır, Türk milletine saygısızlıktır”

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin olağanüstü hal gerekçesi ile devre dışı bırakılmamasının altını çizen Feyzioğlu, konuşmasında şunları kaydetti:

“15 Temmuz’da yüce meclis hainler tarafından bombalanmıştır ve bu millet meclisi korumak için göğsünü siper etmiştir. 15 Temmuz şehitlerine saygı duyulduğundan söz edilmek için yüce meclisin çalıştırılması lazımdır. Kanun Hükmünde Kararnameler’le yüce meclise devre dışı bırakarak, 15 Temmuz’da Türkiye Cumhuriyeti’ni ve demokrasiyi koruyan şehitlere saygı gösterilemez. Milli Mücadele’de düşman Polatlı sınırına dayandığında dahi Mustafa Kemal meclisi çalıştırmıştır hatta meclisin Ankara’dan içlere taşınmasını teklif ettiğinde meclis, ‘Biz burada kalacağız ve çalışmaya devam edeceğiz’ diye Mustafa Kemal'e dahi direnmiştir. İşte böyle bir meclisin KHK’larla, olağanüstü hal gerekçesiyle devre dışı bırakılmasını kabul etmemiz söz konusu bile değildir. Bu yapılan Milli Mücadele’ye saygısızlıktır, Atamıza saygısızlıktır, Türk milletine saygısızlıktır.”

“Anayasa Mahkemesi 90’lı yıllarda gösterdiği o dik duruşunu, çok üzülerek söylüyorum 2016’da gösterememiştir”

OHAL’in doğrudan avukatları ve vatandaşları hedef aldığını belirten Feyzioğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Olağanüstü hal KHK’larıyla, Olağanüstü hal ile hiç ilgisi olmadığı halde Türkiye Cumhuriyeti Devleti yeni baştan şekillendirilmektedir. Eğitim sisteminden askeri hastanelere, rektörlerin nasıl belirleneceğine kadar her konuda artık OHAL, KHK’ları çıkarılmaktadır ve maalesef Anayasa Mahkemesi yarın öbür gün , ‘Seni de kapattık’ diyecek bir OHAL, KHK’sını görmezden gelerek bu KHK’lara benim yetkim yok demiştir ve 90’lı yıllarda gösterdiği o dik duruşunu, çok üzülerek söylüyorum 2016’da gösterememiştir. OHAL, KHK’ları doğrudan doğruya avukatları, savunma mesleğini ve bunun ötesinde avukatlık kurumunu hedef almış durumdadır. Bunun sebebi açıktır çünkü avukat, kanunlarda yazılı süslü cümlelerle ifade edilmiş temel hakları, ‘Bu senin hakkındır, sen kullanacaksın ve kimse dokunamayacak’ diyerek vatandaşa veren kişidir. Aslında OHAL, KHK’ları ile hedefe konmuş olan avukatlık kurumu değil, vatandaşlık kurumudur.”