Ferhan Şensoy Cumhuriyet'e konuşmuştu: 'Ülkenin en büyük derdi ülkeyi yönetenler'

Türk tiyatrosunun usta isimlerinden Ferhan Şensoy 70 yaşında hayatını kaybetti. Hayatını sahnelere adayan usta tiyatrocu, mart ayında Cumhuriyet'e konuşmuş ve Türkiye'nin en büyük derdinin ülkeyi yönetenler olduğunu söylemişti. Şensoy, "Biz bugün aşağılık kompleksiyle boğuşan siyasilerle uğraşıyoruz. Muhalefetin her türlüsünden korkuyorlar, muhalif izleyicimiz de buna dahil“ ifadelerini kullanmıştı.

cumhuriyet.com.tr

Türkiye, tiyatro sanatçısı Ferhan Şensoy'un ölümüyle yasa boğuldu. Hayatını sahnelere adayan usta tiyatrocu, 2 Temmuz'dan bu yana iç kanama sebebiyle tedavi görüyordu. Şensoy, dün gece tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi.

Usta sanatçının ölümü sonrası, Şensoy'un demeçleri, sözleri ve röportajları da gündeme geldi. Kel Hasan Efendi'den günümüze gelen Ortaoyuncuları Kavuğu'nu Münir Özkul'dan devralarak Rasim Öztekin'e devreden usta isim Ferhan Şensoy, mart ayında Cumhuriyet'ten Öznur Oğraş Çolak'a konuşmuştu.

"İyi misiniz" sorusuna "Ülkem gibi" yanıtını veren Şensoy, Türkiye'nin en büyük derdinin koronavirüsten sonra, ülkeyi yönetenler olduğunu söylemişti.

Ünlü sanatçının, bundan 6 ay önce Cumhuriyet'e verdiği röportaj şu şekilde:

"BİN YIL YAŞAYACAK DEĞİLİM"

"Pazar günü sokağa çıkmak yasak! Kitap yazmak yasak değil. Perde açamamak elbette üzüyor beni, sahneye çıkmayı özledim. Bunun dışında eve kapanmakla ilgili bir sorunum yok. Son yıllarda sokağa çıkmayı da unuttum, çıkasım yok! Gördüğüm şeyler beni mutsuz ediyor. Geriş’e evimize çekildik. Benim boş durmak gibi bir durumum olamaz. Masamın üstü kitap olmayı bekleyen dosyalarla dolu. Bin yıl yaşayacak değilim. Her yazarın ardında bıraktığı bitmemiş dosyaları vardır. Ben ölünce eşim Elif’im toparlayacak dosyalarımı."

"ERKEN GÖÇTÜ KAVUKLU RASİM"

"Erken göçtü Kavuklu Rasim. Sanki hissetmiş gibi kavuğunu da erken devretti. Kalbiyle ilgili sıkıntıları vardı ama çok dikkat ediyordu kendine. Levent Ünsal’ın kaybını atlatamadan Rasim’in birdenbire göçmesi çok üzdü hepimizi. Say say bitmez anılarımız... Hangisini yazsam diğerine haksızlık! Özgeçmişlerle ilgili bir kitapta anlatılacak Rasim."

"MUHALEFETİN HER TÜRLÜSÜNDEN KORKUYORLAR"

Usta sanatçı, "Neden sanattan korkuyorlar?" sorusuna şu yanıtı vermişti:

"Korkmamaları için somut bir sebep yok. Sanatçı muhalif olur. Bunu daha önce de söylemiştim; benim dünya görüşümde yandaş sanatçı diye bir kavram olamaz. Ferhangi Şeyler’de sataşmadığım lider yok. Oto-sansür sevmem, sahnede dilimin kemiği yoktur. Yıllarca Özal’a demediğimi bırakmadım. Demirel’e, Deniz Baykal’a... Birçoğu gelip oyun izlediler, gülerek ayrıldılar. Erdal İnönü gizli gizli bilet alıp izlerdi, 500 koruması falan yoktu. İnsanın gelişmişlik düzeyini gösteren önemli unsurlardan biri de kendisiyle ilgili şakalara, eleştirilere karşı tavrıdır. Biz, bugün aşağılık kompleksiyle boğuşan siyasilerle uğraşıyoruz. Muhalefetin her türlüsünden korkuyorlar, muhalif izleyicimiz de buna dahil."

Beyoğlu’nda onlarca tiyatro vardı, hepsi kapandı, sadece Ortaoyuncular kaldı. Hiç geçmişte aklınıza gelir miydi, Beyoğlu’nda bir tane tiyatro kalacağı, sanata bu kadar sansür uygulanacağı, sanatçıların sebepsiz yargılanacağı?

Ben Ayfer Feray Tiyatrosu’ndayken Beyoğlu’nda İstiklal Caddesi üstünde kırk tiyatro vardı. Şimdi sadece Ortaoyuncular var Ses-1885’te. Geçmişte de tiyatro ve genel anlamda sanat birçok baskıyla, sansürle karşılaştı. Benim tiyatrom yakıldı, gece bekçisi hayatını kaybetti. O an orada bulunmaktan başka kabahati yoktu. Korkunç bir şeydi. Yine de işlerin hiçbir dönem bu kadar pespayeleştiğini görmedim. Metin Akpınar’ı gözaltına almak nedir? Müjdat Gezen’i sorgulamak nedir? Bu çaresizliktir, korkudur! Ayıptan da öte ayıptır!

'MASKELİ TİYATRO BENİ RAHATSIZ EDİYOR'

Yeni mevsime yeni projeleriniz, oyunlarınız var mı?

Levent Ünsal kardeşimizin vefatı dolayısıyla Şahları Da Vururlar’ı oynayamadık. Levent’in yeri doldurulamaz tabii ama bir şekilde oynayacağız Şahları Da Vururlar’ı. Sahnede olur, internet üzerinden olur, bilemiyorum. Maskeli tiyatro fikri beni rahatsız ediyor. Aralıklı oturma düzeni komedinin mantığına aykırı! Dirsek dirseğe oturmazsa gülmez izleyici. Bu kuralı bütün Ortaoyuncular ekibi bilir. Yeni projeleri pandemi süreci belirleyecek. Ortaoyuncular’ın genç bir takımı var, hepsini ben yetiştirdim. Tiyatro müdürümüz bile Nöbetçi Tiyatro’dan. Benim hiç anlamadığım internetsel şeyler yapıyorlar. Ben interfluğ’yum, Elif’le çalışıyorlar. Elif çok deneyimli; 25 yıldır Ortaoyuncular’da. Hem sahnede hem yayınevinde çok sorumluluk üstleniyor. Onlar internet aleyhisselamla uğraşırken ben kitaplarımı yazmakla meşgulüm. Derdeste çıktı, Ferdeste’yi bitirmek üzereyim. Belki sonra üçüncü otobiyografik romana otururum; Nezle Olmuş Dolmakalem!

'BAŞIMI KAŞIYACAK VAKTİM YOK'

Pandemi öncesi tiyatroya büyük ilgi vardı, neredeyse her mahallede küçük oda tiyatroları... Sizinle aynı binada bile gençler tiyatro yapıyordu. Yeni nesil tiyatrocuları nasıl buluyorsunuz?

1970’li yıllarda Beyoğlu’nda bir sürü tiyatro vardı, şimdi Ortaoyuncular var, oynayamıyoruz. Pazar sokağa çıkmak yasak, pazartesi 14.00’te oyna diyorlar. Bu kurallarla tiyatro nasıl yapılacak bilemiyorum. Sürekli söylüyorum; benim başımı kaşıyacak vaktim yok! Sürekli yazı masasında oturduğumdan yürümeyi unuttum. Tiyatroya gideyim, oyun izleyeyim... Buna zamanım yok. Yeni nesil tiyatrocuları tanımıyorum.

Bu pandemi sürecinde devletin sanata ve sanatçıya yeterli desteği  verdiğini düşünüyor musunuz? Nasıl bir destek programı sunmalıydı sizce?

Devlet yardımından muaf bir tiyatroyuz biz. Devletin gıdım yardımına gerek yok. İzleyicimiz yalnız bırakmaz bizi.

Türkiye’nin koronavirüs dışında en büyük derdi nedir?

Ayıptır söylemesi, ülkeyi yönetenler!

İktidarın sanata ve sanatçıya bakış açısını nasıl değerlendiriyorsunuz?

İktidarın sanata ve sanatçıya yönelik bir bakış açısı yoktur!