Fener Vatikanlaşıyor
Ekümeniklik iddiasında mesafe aldı… Fener Rum Patrikanesi ekümeniklik iddiasında ileri adımlar atıyor. Moskova Patrikliği’nin güçsüzlüğü gelişmeleri hızlandırıyor. Fener’in devletleşme iddiası gündeme gelebilir.
cumhuriyet.com.trFener Patrikhanesi, ekümeniklik iddiasını gerçekleştirme ve önündeki engelleri aşma konusunda önemli bir mesafe almıştır. Bu mesafenin iki aşamasından bahsedebiliriz;
I. Askıya Alınan Dini-Tarihi Nedenler, Roma-Fener Diyalogu
A- ‘Ekümenik patrik’ iddiasıyla bağlantılı olan dini ve tarihi sebepler, Vatikan’ın geliştirdiği ekümenizmden diyaloga modeli ile askıya alınmıştır. Fener, kendisini İsa Mesih’in Havarilerinden Aziz Andreas tarafından kurulan apostolik kilise kabul etmektedir. Bu iddia geçersizdir. Roma tarihçisi E. Gibbon bu konuda şöyle der: “Aziz Peter ve Aziz Paul’un şanlı ölümlerinden yüzelli yıl sonra, bu manevi kahramanların kabirleri Vatikan’ı ve Ostiya yolunu süsledi. Konstantin’in Hıristiyan oluşunu izleyen yüzyılda herkes bir çadırcının ve balıkçının mezarını ziyarete geliyorlardı…Bu şanlı aziz kalıntılarına sahip olmayan yeni Doğu başkenti Konstantinopolis bunları bulundukları eyaletlerden getirip kendisi de edindi. Aziz Andreas’ın, Aziz Paul’un ve Aziz Timoteus’un’un naaşları, adı sanı geçmeyen mezarlarda üç yüz yıl kaldıktan sonra Konstantin tarafından Trakya Bosforu kıyısında kurulmuş Aziz Havariler Kilisesine törenle getirildiler.”(1) Bu tarihi veri aziz Andreas’ın İstanbul’a hiç gelmediğini ve Konstantin tarafından naaşının getirildiğini ortaya koymaktadır.
B- “Başından beri beş kilise, Roma, İskenderiye, Antakya, İstanbul ve Kudüs ekümenik idi.” Bu iddia İznik Konsili’nin (325) kararlarına aykırıdır. Ereğli (Hereclea) Metropolitliği’ne bağlı olan İstanbul Piskoposluğu yerel ve siyasi etkinin hakim olduğu İstanbul Konsil’inin (381) üçüncü, Kadıköy Konsili’nin (451) yirmi sekizinci maddeleriyle patrikliğe ve Roma’dan sonra ikinci konuma yerleştirildi. Bu kabil bir imtiyazı Roma reddetti. Antakya ve İskenderiye ise sessiz kaldı. Fakat muhalefetini farklı biçimdi sürdürdü. Nitekim Esef konsillerinde bu siyasi karar yeniden dini kararlara uygun hale getirildi.(2) Kadıköy Konsili’nde yer alan yirmi sekizinci madde şöyledir: “Yeni Roma’nın çok mukaddes tahtına, imparatorluk hukümetinin ve senatonun huzuru ile şerefyab olan ve eski Roma’nın haiz olduğu aynı imtiyazlardan yararlanan bir şehrin kilise hususlarında dahi yükseltilmesi ve hemen Roma’dan sonra gelen bir mevki işgal etmesi lazım geldiği mülahazası ile eşit hukuk bahşedildi. İşte evrensel bir mahiyet arz eden 28’inci maddenin tarihi kıymeti birkaç kelime ile bundan ibarettir. Ayrıca A. Vasilev şu notu düşer: “Kadıköy Konsili kararlaryla ekümenik mahiyet arz eden bu karar Papa tarafından kabul edilmedi. Konsil kararlarının cebri surette tatbiki yüzünden Kudüs, İskenderiye ve Antakya’da bazı karışıklıklar çıktı ve bunlar kanlı bir şekilde bastırıldı.”(3) Tarihçi Davies ise şöyle der: “Aziz Petrus’un tahtına oturan ilk keşiş I. Gregorius (MS. 504-604) Konstantinopolis’teki biraderinin Ekümenik Patrik ünvanını kullanmasından ötürü sık sık protesto etmiştir”(4)
C-“Ekümenlik meselesi dini bir konudur. Hıristiyan geleneğin bir parçasıdır. Buna karşı çıkmak inanç özgürlüğüne aykırıdır. Eğer dinen bu haksa, Fener’in bu talebine sıcak bakılmalıdır.” Bu iddia da geçersizdir. Çünkü Fener’in ekümeniklik iddiası dini değil, siyasi sebeplere dayandığı yukarıdaki verilerle sabittir. Kaldı ki Ekümenik Patrik meselesini ilk kullanan Patrik Johan’dır. İstanbul Patriği kendi topladığı bir dini mecliste (synod) kendisine “ekümenik patrik” denilmesini karara bağlamıştır. İstanbul’da toplanan dini konsilde bu kararı alırken, o sırada Papa II. Pelagius idi. Papa, kendisine bu sıfatı yakıştıran Patriği güç yarışına girmekle suçlamış, dini kurallara aykırı olduğunu belirtmiştir.(5)
Dini ve tarihi açıdan geçerliliği olmayan ekümeniklik iddiası ‘ekümenik’ kavramına yüklenen yeni anlam, yani ekümenizmden diyaloga geçişte farklı bir boyut kazanmıştır. Kiliselerin birliğini ve diyalogu esas alan yeni süreçte ortak misyonu gerçekleştirme adına, tarihi ve siyasi durum, siyasetin gereği olarak askıya alınmıştır. Papa XVI. Benedikt’in 28-30 Kasım 2006’da Aziz Andreas’ın yortusu ve ayinine katılması Fener’in iddiasını paylaşmak anlamına gelir. Fener, ekümeniklik meselesinde önemli bir engeli aşmıştır.
Moskova Patrikliği
II. Ortodoks Zirvesi ve Moskova Patriği II. Aleks’in Katılımı
Bilindiği üzere Bartholomeos 10 Ekim 2008’’de Ortodoks zirvesi düzenledi. Bu zirvenin en önemli sürprizi, Rus Patriği II. Aleks’in toplantıya katılmasıdır. İki Patrikhane’nin arasında ciddi sorunlar olmasına karşın Aleks’in bu zirveye katılması ne anlama gelmektedir?
I. Sorunlar
A-Estonya’nın bağımsızlığından sonra Fener, buradaki kiliseyi tekrar canlandırdı ve kendine bağladı. Moskova Patrikhanesi ise Estonya Ortodokslarının kendisine bağlı olması gerektiğini savunuyor. Yıllardır Moskova’nın yönetimindeki Estonya Ortodoks Kilisesi’ni resmi olarak tescil etmeyen Estonya Devleti, sonunda sorunu çözmek için EOK’yı tescil etti. Fakat bu, iki patrikhane arasındaki sorunu çözmedi. Çünkü Fener, bu konuda Moskova’nın tutumunu görmezlikten geliyor ve Estonya’da tek Ortodoks otorite olarak davranıyor.
B-Estonya sorunu, 11 Ekim 2008 tarihinde Kıbrıs Rum kesiminde yapılan Avrupa Kiliseleri Konferansı’nda (AKK) krize sebep oldu. AKK kendi bünyesine Fener’e bağlı Estonya Apostolik Kilisesi’ni kabul ederken, Moskova’ya bağlı Estonya Ortodoks Kilisesi’nin üyelik başvurusunu reddetti. Bunun üzerine Moskova da AKK’yi protesto ederek, AKK üyeliğinden çıktığını ilan etti. Moskova Patrikhanesi’nin yetkilileri, AKK’nın tutumunu genel olarak Avrupa’da mevcut olan Rusya karşıtı tutum çerçevesinde değerlendirdi. Bu krize ve dışlanmaya karşın Moskova Patriği kiliselerin birliğini koruma adına toplantıya katıldı.
C-Moskova, Estonya’daki sorunun Ukrayna’da da yaşanacağından endişe duymaktadır. Bununla birlikte, Moskova, Gürcistan Ortodoks Kilisesi’nin işbirliğini kaybetmemek adına, Kuzey Osetya ve Abhazya Ortodokslarının Moskova’ya bağlanma taleplerini kabul etmeyerek, Gürcistan Ortodoks Kilisesi’nin (GOK) bütünlüğünden yana tavır sergiledi. Moskova, GOK’tan başka zeminlerde destek bekliyordu. (Kommersant 13 Ekim 2008). Ancak bölgede yaşanan gerilim ve çatışmalar nedeniyle Patrik II. Aleks bu fırsatı kaybetti.
Zirve ne anlaam geliyor?
ABD ve AB’nin desteğiyle Fener öne çıkmakta ve bu durum Moskova’nın üçüncü Roma rolünü zayıflatmaktadır. Moskova, Fener’e karşı diplomatik kayıplar vermeye devam ediyor ve sözünü dinletemiyor. Aynı sorunu Ukrayna’da da yaşayacağından endişe ediyor. Moskova, Ukrayna’daki bölünmenin bütün Ortodoks kiliselerinin kararıyla çözülmesi gerektiğini ifade ediyor. Ancak müttefiklerini yitiren Moskova etkili olamıyor. (Nezavisimaya, 15 Ekim 2008).
Ekümenik kavramına yüklenen yeni anlam: Kiliselerin birliğini sağlama ve diyalogdur. Yaşadığı tarihi ve siyasi kırılmalar nedeniyle Rusya bu yeni durum karşısında direnemiyor. Hem kilise hem de devlete sahip olmanın gereği olarak Ortodoks misyonu yüklendiği iddiasında olan Rusya, yeni durumun önemli müttefiki olan Fener karşısında başarılı olamıyor. Patrik II. Aleks’in bu zirveye katılması Fener’in elini daha da güçlendirmiştir. Her ne kadar bu katılım tek başına Fener’in ekümeniklik iddiasını kabul etmek anlamına gelmese de Fener ikinci engeli de aşmıştır. Bundan sonra Türkiye üzerindeki baskılar artacaktır. Ortodoks geleneğinin “devletsiz din, dinsiz devlet olmaz” ilkesince Patrikhane’nin Vatikan’a benzer bir konum edinme isteği önümüzdeki günlerin en sıcak konularından birisi olacaktır. Ekümeniklik sınırda, sıra Türkiye’de. Siyasi iktidarın ve aydın kesimin bu konuda desteğini alan Patrik; yakında ilginç çıkışlar yapacaktır. Kabul etmesek de gerçek şu: Fener, Vatikanlaşma yolunda…
Dipnotlar:
1- Edward Gibbon, Roma İmparatorluğu’nun Gerileyiş ve Çöküş Tarihi, (Çev: Asım Baltacigil) İst: 1988, 3/22.
2- Bkz: Nadim Macit, İmparatorluk Politikalarında Teo-Stratejiler ve Türkiye, Ankara: 2008.
3- A. A. Vasiliev, Bizans İmparatorluğu Tarihi, (Çev: A. Müfid Mansel) Ankara: 1943, 1/131.
4- Norman. Davies (2006: 300) Avrupa Tarihi, (Çev: Heyet) Ankara: 2006.
5- A. Altındal, Vatikan ve Tapınak Şövalyeleri, İst:2004, 71.