Felçli kızını 7 gün dağda taşıdı
Irak Kürt bölgesinin sınır kasabası Zaho ve Duhok kenti Ezidilerle dolup taşıyor. Yok kenarları, metruk binalar, okullar, parklarda konaklıyorlar. Uluslararası yardım yüzü görmemişler…
Ceyda Karan Erbil'den bildiriyorIrak Şam İslam Devleti, buradaki ahalinin deyişiyle ‘Daiş’, Ortadoğu’nun yeni haritasını çizmeyi başarır mı, bilinmez. Ancak bu toprakların kadim halklarını geniş bir bölgeden temizledikleri aşikâr. En başta da Musul Ovası’nda bin yıllardır yaşayan Hıristiyanlar, Türkmenler ve Sincar (Kürtçe ismiyle Şengal) bölgesinin Ezidileri… Günlerdir Sincar Dağı’nda açlık ve susuzluktan perişan olan on binlerce Ezidi, Suriye Kürdistanı’ndan (Rojava) YPG’li peşmergelerin açtığı koridor sayesinde kurtulmuş. Rojava üzerinden Irak Kürt bölgesinin sınır kasabası Zaho’ya ve 65 kilometre ötesindeki Duhok’a geçmişler. Bu yola çıkıp onlara rastlamamak imkânsız!
Duhok’un çıkışında kamp kuran Şengalli Allahverdi ‘Daiş’in aniden saldırdığını, ailelerini dağa yollayıp kendilerinin de kurşunları tükenene kadar direndiğini anlatıyor. Sekiz gün dağda yürüdükten sonra YPG sayesinde Fişhabur üzerinden Duhok’a gelmişler. Kucağındaki çocuğu gösterip, “Onu sekiz gün kucağımda taşıdım” diyor.
Bir parkta 1000 kişi
Zaho’da tüm yolların kenarları, okullar ve metruk binalarda Ezidiler var. Ne BM, ne herhangi bir yardım örgütü görmemişler. Zaholuların ve belediyenin yardımlarıyla yiyor, içiyorlar. Kasabanın merkezindeki bir kampta 1000’den fazlası yaşıyor. Eski model cep telefonlarından dağda bizzat çektikleri filmleri gösteriyorlar.
Hastaların bakımı yok
47 yaşındaki Emin Sait Musul Barajı’nın yakınındaki Babiri köyünden gelmiş. “Daiş, Şengal tarafına gelince kadın ve çocukları tahliye ettik, sonra biz erkekler çıktık. Yanımıza hiçbir şey alamadık” diyor. Yine 34 yaşındaki Bazit İlyas Kasım ailesinden 16 kişiyi kaybetmiş. Şengal Dağı’ndan kaçmalarını sağlayan YPG’ye müteşekkir. 35 yaşındaki Hacı Gırzo da Babiri köyünden. Daiş’in köylerini bastığını, öldürdükleri insanları barajdan attığını anlatıyor. Canlarını zor kurtarmışlar. Faat Ziya’nın 14 yaşındaki kardeşi de 3.5 yaşındaki oğlu da kanser hastası. Onları kemoterapi için sürekli doktora götürmeleri gerekirken, artık böyle bir şansları yok. Kampta pek çok hasta var. Ahmet Hüseyin, felçli kızı Rana Ahmet’i yedi gün dağda kucağında taşımış. Hamile yengesini işaret ediyor. Daiş’in dağda da peşlerini bırakmadığını, havan toplarıyla saldırdığını anlatıyor.
‘Etrafımız Araplarla çevrilidir’
Şengal’den Mervan Sebri Halef, dağa kaçmadan Daiş ile çatışanlardan. “2-3 yaşındaki çocukları öldürdüler, kadınları alıp götürdüler” diyor. 6 gün dağda kalmışlar. Mervan, “Biz artık burada yaşamak istemiyoruz” diyor. İçlerinden bazıları itiraz edince Mervan, “Köyümüzün etrafı hep Araplarla çevrilidir. Bizim onlara artık güvenimiz kalmadı. Müslüman olmayı kabul edenleri bile öldürdüler. Düne kadar komşumuz olan Araplar onlarla birlik olup bize silah çekti” diye çıkışınca, susuyorlar. Mervan, Türkiye’nin yahut Arvupa ülkelerinin kendilerini kabul etmesini istediklerini söyleyip ekliyor: “Arap ülkesi olmasan, İslam ülkesi olmasın da, neresi olursa olsun!”
Kampa girenler şanslı
Onlardan daha şanslı olanları Zaho yakınında Kürt yönetiminin BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’yle birlikte yeni kurduğu Bacit Kendala kampına girebilenler. Kampın 15 bin kişiyi barındırması planlanıyor. Ancak yetkililer dört kampın daha kurulacağını aktarıyor. Bir beklentileri de Avrupa’nın yardımlarının kendilerine daha çabuk ulaşması.
Sincar’dan ailesiyle kaçan dokuz günü dağda geçiren Hacı Hıdır ve ailesi, Bacit Kendala kampına girebilenlerden. Aynı çadırda 5-6 aile kalıyorlar. “Allah yardım etti, kurtulduk. Ama çok perişan olduk” diyor. 6 gün pet şişe kapaklarıyla çocuklarına su içirmişler. Kuru ekmeğe su damlatıp yedirmişler. Hastalarını tekerlekli sandalyelerine ip bağlayarak dağda çeke çeke taşımışlar. Komşuları olan Arapların Daiş’le el birliği ettiğini söylüyor, “Tekrar geri dönersek hepimizi öldürürler” diyor. Daiş içinse tek ‘bedduası’ “Allah bizim hakkımızı yerde bırakmasın.”