Fazıl Say'ın başyapıtı hayranlık uyandırdı

40. İstanbul Müzik Festivali, önceki akşam besteci, piyanist Fazıl Say'ın festival tarafından sipariş edilmiş olan yeni eseri Mezopotamya Senfonisi'nin dünya prömiyerinde geniş bir kitleye ulaştı. Büyük hayranlık uyandıran eser dakikalarca ayakta alkışlandı.

cumhuriyet.com.tr

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV)nin 40 yıldır düzenlediği İstanbul Müzik Festivali’nde sekiz yıllık bir aradan sonra yeniden besteci ve icracı olarak yer alan, günümüzün nadir sanatçılarından Fazıl Say; “Şimdiye kadar yazdığım, beni beşinci boyuta taşıyan en önemli eserim” dediği “Mezopotamya” başlıklı 2. Senfoni’sinin dünya prömiyerinde Haliç Kongre Merkezi’ni dolduran aralarında sanatçıların da olduğu 3.000 kişiyi yüreğinden yakalayıp yukarılara çekti. Konser dinleyicileri arasında bulunan festivalin bu yıl Onur Ödülü sunulduğu piyano virtüözü Hüseyin Sermet "Mezopotamya"yı; "Harika, mükemmel diyorum. İnşallah bundan sonra da böyle gider, arkası da böyle gelir."sözleriyle değerlendirdi.
 
Dinleyiciler arasında Ankara'dan hocasıyla gelen çok genç bir keman yıldızı Berfin Aksu'da vardı. Aksu; "Mezopotamya bence muhteşem, müzik o kadar etkileyici ki bazı yerlerde gözlerim doldu. Çalınsa şimdi bir daha dinlerim. Arkadan su sesleri, doğa sesleri geliyor. Fazıl Say gerçekten öncelikle çok büyük bir insan. O bence tüm dünyada müzik köprüsü kuruyor. Diğer müzisyenlerin de ona yardımcı olması gerekiyor." sözleriyle hayranlığını dile getirdi.
 
Gecede ünlü virtüöze, sanatçıyı, Güneydoğuyu ve orkestrayı çok iyi tanıyan şef Gürer Aykal yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası eşlik etti. Konserin ilk yarısında Fazıl Say, piyanosunun başına geçerek Beethoven’ın 3 numaralı do minör Piyano Konçertosu’nu seslendirdi. İlk bölümün sonunda seyircisinin yoğun isteği üzerine yeniden sahneye çıkan Say, Kara Toprak isimli bestesini büyük bir duyarlılıkla seslendirdi.

Konserin ikinci yarısı Fazıl Say’ın “başyapıtım” olarak nitelendirdiği “Mezopotamya” başlıklı 2. Senfoni’sinin DVD’den piyano ile tanıttığı, seyircinin daha bilinçli dinlemesini sağlayan 15 dakikalık bir film izlendi. Ardından, Gürer Aykal yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası, Fazıl Say’ın (piyano) yanı sıra Carolina Eyck (theremin), Bülent Evcil (bas flüt) ve Çağatay Akyol’a (bas blokflüt) eşliğinde “Mezopotamya” başlıklı 2. Senfoni’nin nefes kesen bir yorumunu sundu.

130 kişilik büyük orkestra için yazılan 55 dakikalık yapıt, 10 bölümden oluşuyor: “Ova’da İki Çocuk”, “Dicle”, “Ölüm Kültürü Üzerine”, “Melodram”, “Ay”, “Güneş”, “Kurşun”, “Fırat”, “Savaş’ Üzerine” ve “Mezopotamya Ağıtı”. Solistlerin yana hele Say’ın iyice geriye yerleştirilmesiyle dikkat çok daha yoğun bir biçimde esere odaklandı. Eser kadar yorumda mükemmeldi.

Mezopotamya, uygarlık tarihinin kadim medeniyetleri Sümer, Asur ve Babil’in tınılarından, Dicle ve Fırat’ın çağıltısına, ağıtlardan, türkülere, nihayetinde yaşam ve ölüm, barış ve savaş motiflerinin birleştiği pek çok kültürün derin iz bırakan görünümlerini yansıtarak günümüz coğrafyasına odaklanıyor. Fazıl Say, Mezopotamya Senfonisi’nin oluşum süreciyle ilgili “Mezopotamya ile ilgili uzun yıllardır araştırma yapıyorum, Mezopotamya tarihi ilgi alanımdır. Çok sayıda kitap okudum bu konuda. On yıldır kafamda oluşan bir eserdir. Ayrıca günümüz Ortadoğu’su da hepimizin bildiği, kaygı ve endişe ile takip ettiği olaylar zincirinin yaşandığı coğrafyadır. Bunların tümü bu eserde var. Güneş, Ay, Dicle ve Fırat nehirleri, ölüm kültürü, savaş ve terör psikolojisi... Ortadoğu'da savaş ve ölüm çok var ne yazık ki. Bu bakımdan ben de, senfonim ile bir barış çağrısında bulunmak istedim. Mezopotamya senfonisi bir barış çağrısıdır.” diyor.

Eserinde, bas flüt, bas blokflüt, theremin gibi ender kullanılan enstümanları birer sembol olarak kullanmayı tercih eden Fazıl Say eserle ilgili “Bas flüt ve bas blokflüt, bir nevi etnik ses vermekteler. Sanki binyıllar öncesinin enstrümanları gibi… Ortadoğu'ya özgü, onlar başroldeler. Senfoninin anlatıcısı bu iki enstrüman. Bunları iki kardeş olarak görmekteyim. Ama 7. Bölümde (“Kurşun”) çocuklardan biri (bas flüt) vurularak öldürülüyor. Bas blokflüt yalnız kalıyor, yoluna yalnız devam ediyor. Bir de theremin var. Elektromanyetik dalgalar ile kullanılan çok nadir bulunan ve icra edilen bir çalgı. Onun sesi de benim için “melek” rolünde. “Melek; Mezopotamya'yı korusun” diyorum theremin ile…” diyor.

Say’ın yeni eseri “4 Şehir “in  Dünya Prömiyeri Londra’da

Öte yandan  Say'ın çello ve piyano sonatı "Dört Şehir"in Dünya Prömiyeri 50. "City of London Festivali"nde gerçekleştirilecek.

"Sivas", "Hopa", "Ankara" ve "Bodrum" adlı 4 bölümden oluşan eser, çelloda Nicolas Altstaedt ve piyanoda Jose Gallardo'nun performanslarıyla, ilk kez Birleşik Krallık başkenti Londra'da dinleyici karşısına çıkacak.

İngiltere'nin önemli kurumlarından BBC'nin siparişi olan "Dört Şehir" çello sonatı Britanyalı müzik severleri, 27 Haziran akşamı Londra’daki St. Vedast Alias Foster ‘da küçük bir Anadolu serüvenine çıkaracak.

"Postcard from the Balkans" adı altındaki performansta, Brahms, Dvorak, David Wilde ve Bartok gibi, birbirinden değerli bestecilerin eserleri de seslendirilecek.  

24 Haziranda başlayacak olan "City of London Festival" 27 Temmuzda sona erecek. 34 gün sürecek olan festivalde 55 muhteşem konser alanında 100'ün üzerinde etkinlik gerçekleşecek. Londra ‘da 4 Şehrin Prömiyeri’nin yapıldığı tarihte Say;  8 Temmuz’a kadar 6 konser vereceği Japonya turnesinde olacak.