Faydalı bilgiler... Şamanizm
Faydalı bilgiler... Şamanizm
Tayfun Atay / Cumhuriyet“Zavallıların koruyucusu, yoksulların babası, öksüzlerin anası olmağa and içiyorum. Yüksek dağ tepelerinde bulunan ruhlara saygı göstereceğim; and ediyorum ki onlara candan bütün varlığımla hizmet edeceğim. Bunların en büyüğü ve en kudretlisi, üç bölük ruhların âmiri olan, dağ tepesinde yaşıyan, şamanlar tarafından Sustuganah Ulu Toyon tesmiye olunan Tanrıya, onun büyük oğlu Uygul Toyan’a, Karısı Uygul Hatuna... bunların sayısız ailelerine ve uşaklarına saygı göstermeğe, hizmet etmeğe söz veriyorum.”
Eski Türklerin din ve inançları alanında unutulmaz bir abide isim olan tarihçi Prof. Abdülkadir İnan, yukarıdaki sözlerin, şaman olmaya namzet biri tarafından mesleğe kabul töreninde söylendiğini kaydediyor. İnan, şaman ya da Türklerde yaygın kullanımdaki adıyla “kam” için, sadece bir dini şahsiyet olmaktan öte “tabip” vazifesi de gören, ayrıca “kahin”lik vasfına sahip olduğu da düşünülebilecek bir pozisyon tanımlamakta (A. İnan, “Eski Türk Dini Tarihi”, 1976, s.54-58).
Onun bu söyledikleri Şamanizm üzerine çağdaş antropolojik metinlerde de hemen hemen aynen yer alır. Bir şaman, hem bir büyücü, hem medyum, hem lokman hekim, hem kâhin, hem astrolog, hem de her türden falcıdır.
Tüm bu hususiyetleri buluşturacak mahiyette şu kaydedilebilir: Şamanizm, doğal ve doğaüstü âlemler arasında bir “köprü inanç”tır. Şamanlar da ölüler âlemiyle iletişim kurabildiğine inanılan, olağan dışı yetenekleriyle sivrilmiş şahsiyetler... Ve onların iki temel işlev ya da görevinden söz edilebilir: Birincisi, ölmüş topluluk üyelerinin ruhlarının sıkıntısızca (selâmetle) ölüler âlemine “nakli”ni sağlamak. İkincisi, yaşarken sağlık sorunuyla rahatsızlananların bu durumuna sebep olduğuna inanılan ruhsal güçlerin etkisini, bu ruhları korkutup, kandırıp veya ikna edip savuşturmak...
İnanç pratiğinin anavatanı olan kutup ve kutup-altı bölgelerde Şamanizm’i ayırt etmemizi sağlayan temel işlevsel özellikler bunlardır. Sözcük, Sibirya’nın Tunguzca konuşan halklarının dilinden köken alır. Ancak Şamanizm’i sadece etimolojik olarak köken aldığı Asya kıtasına, hele hele sadece Türklere özgü bir inanç saymak doğru olmaz. Amerika ve Afrika yerli kabilelerinin inançlarında da karşılığını bulabileceğimiz, dolayısıyla evrensel çerçevede değerlendirilmesi gereken bir inanç pratiğidir Şamanizm.
Bununla birlikte şamanların daha çok avcıtoplayıcı gruplarda karşımıza çıkması, inanç önderleri ile ekonomik geçim biçimleri arasında bağlantı olduğu düşüncesini destekleyen bir veridir. Genellikle ekonomik, politik ve cinsiyet temelli bir eşitlikçi yaşam biçiminin geçerli olduğu bu topluluklarda şaman, topluluğun diğer üyelerinden ayrışıp farklılaşmış bir hayat yaşamaz. Denilebilir ki o, “part-time” (yarı-zamanlı) bir inanç uzmanı ve pratisyenidir.
İnsanlık tarihinde tarımsal yaşam biçimine geçilmesinden sonra, tabakalaşmış, yani eşitsiz toplum yapısının yansıması olan çok ya da tektanrıcı dinlerdeki “rahipler” gibi, toplumun geri kalan üyelerinden tamamen farklılaşıp üst-konum kazanmış “fulltime” dinî şahsiyetler, Şamanizm’de karşımıza çıkmaz.
Şaman, bir rahip değildir. Sadece kendine iş düştüğünde gerekeni yapar, onun haricinde yaşamını sürdürdüğü topluluğun sıradan bir üyesi konumundadır. Rahiplerin aksine şamanlar, insanların yaratıcı ile ilişkisini düzenlemek gibi hiyerarşik ve bürokratik yanı ağır basan bir pozisyonla da ortaya çıkmazlar.
Rahipler ya da ulema gibi “bürokratik” dinî şahsiyetleri, tarımın keşfine ve devletin ortaya çıkışına borçluyuz.