Fatura ödemek için müzik yapmayacağım

Vokalist, besteci ve söz yazarı Gökçe Kılınçer, “Aşkınla Ben” ve “Bu Son Akşamda” isimli iki şarkısını sevenleriyle buluşturdu. Kılınçer, şarkılarını ilk kayıtlarının kaydedildiği 45’lik plak formatında sundu.

ORHUN ATMIŞ

Geçen yıl 45’lik formatında yayımladığı “Sev Derim’’ ve “Neyleyim’’ isimli şarkılarıyla beğeni toplayan başarılı vokalist, besteci ve söz yazarı Gökçe Kılınçer, “Aşkınla Ben” ve “Bu Son Akşamda” isimli iki şarkısını sevenleriyle buluşturdu. Kılınçer, şarkılarını ilk kayıtlarının kaydedildiği 45’lik plak formatında sundu. İki şarkının da söz ve müziğine imzasını atan başarılı sanatçı, şarkıların düzenlemelerinde Bobina ile çalışarak kayıt ve mix işlemlerini Londra’daki Hicaz Stüdyosu’nda tamamladı. Kılınçer’e merak edilenleri sorduk.

Kariyerinin ilk 5 yılını nasıl değerlendirirsin? İstediğin noktada mısın? Eksik gördüğün şeyler var mı kendinde?
Şimdiye kadarki tüm seçimlerimden ve geldiğim noktadan memnunum. Hayatımı zevkli hale getiren ve beni yeni tatlar keşfetmeye iten yegâne şey müzik. Yazdığım şarkıları hâlâ seviyorum. Tabii ki insan tamahkar olamayabilip her zaman daha fazlasını isteyebilir.  Sahiden, sahip olduklarımızı takdir etmeye ne zaman başlarız? Dünya adil bir yer değil. Kötü ve haksız şeylerin olduğuna her gün şahit oluyoruz. Sağlıklıyım, özgürüm, arkadaşlarım var, dinleyicilerim var... Ve yeni şarkılar yazabiliyorum... Son derece minnettarım!

‘Bazı sesleri daha çok seviyorum’

Bir söyleşinde yaptığın “retro pop” müziğinin deneye yanıla ortaya çıktığını söylüyorsun, bu tarz haricinde denediğin yeni şeyler var mı?
Yaptığım müzik, her zaman kullandığım araçlar, FX’ler ve kullanmayı sevdiğim akorların bütünü. Niçin bu seçimleri yapıyorum? Ben de bilmiyorum... Birbirimizden farklı farklı giyiniyoruz. Belki seçtiğimiz şey bizi temsil eden şeydir... Bazı sesleri diğerlerinden daha çok seviyorum, bu doğru! Bu yüzden her zaman başka şeyler denesem de kendimi sevdiğim sesleri kullanırken bulurum.
Diğer müzik tarzlarıyla vakit geçirmeyi de severim. Mesela, reggae için bir tat geliştirdim. Chop gitar çalmayı seviyorum. Bu stille yazdığım bazı şarkılar var ama elbette tam olarak reggae diyemem. Bu sadece Jamaikalıların nasıl oynanacağını bildiği bir oyun... Ben kendi yöntemimle yapıyorum.

 İşleri büyütmeyi düşünüyor musun, ya da bunun için ne yapman gerekir? Örneğin daha çok tanınmak gibi bir amacın var mı? Daha çok konser vermek için neler yapman gerekir?
İyi kayıtlar ve anlamlı melodilerle ilgileniyorum. Bu benim odak noktam. Şarkılar hazır olana kadar zamanımı stüdyoda geçiriyorum. Hazır değillerse onları serbest bırakmam. Bu süreci engellemek veya hızlandırmak için herhangi bir baskı yapılmasına izin vermiyorum. Son 1.5 senedir konser yapmadım. Birçok teklifi reddettim ve hatta bazılarını cevapsız bıraktım. Gerçek şu ki, hissetmediğim sürece konser vermiyorum ve sadece bazı faturaları ödemek için iş yapmayacağım. Müzik lüks bir şeydir ve eğer yapabilirseniz, performansa gelince yaptıklarınızdan memnun kalmalısınız. Bu konuda “şans” denemeyi ya da “kanlı takip”i sevmiyorum. Bunu görmek benim için acı verici. Birçok müzik âşığını teknik ya da başka nedenlerden ötürü tatminsiz uğurlamak. Türkiye seyircisi çok destekleyici. Performans iyi ya da kötü, içten bir şey buldu mu, sarıp sarmalıyor. Bu içtenliği suiistimal etmemek gerekir. Demek istediğim, hiçbir zaman konser vermeyeceğim anlamına gelmiyor. Aksine ikinci albümümü çıkardıktan sonra Türkiye’de bir tur planlamayı düşünüyorum ama bana sorarsanız, “Ne zaman” diye, söyleyemem. Üzerinde çalışıyorum ve her şey hazır olduğunda yola çıkacağız.

Dijitalin avantajları

Dijital platformlar olmasaydı bu derece tanınabilir miydin sence? Ya da ne tür zorluklarla karşılaşırdın?
Yeni sistem, herhangi bir yaratıcının sanatını dünyaya çıkarması ve bir izleyici kitlesi kurmasına izin veriyor. İster sadece on yakın arkadaş ya da aile tarafından dinleniyor olsun, isterse web üzerinden milyonlarca insana ulaşıyor olsun. Bu heyecan verici. Müzisyen olmak için daha iyi bir zaman olmadı. 
İlk albümüm henüz çıkmışken Babylon konserindeki seyircinin nedeni işte bu dijital platformlar. Siz yeni şarkılar için çalışırken, önceki şarkılarınızın her geçen gün birileri tarafından keşfedilmesi ve sonuçları. Dijital kayıt ve dağıtım olanakları oyunu müzisyenler lehine çevirdi. Yine de eşsiz ve değerli müzik yaratmak hâlâ kolay bir iş değil. İster eski sistemde olsun ister yeni sistemde. 

Senin yaptığını da bir beyin göçü olarak değerlendirebilir miyiz? Türkiye’ye ne olsa dönersin?
Türkiye’ye dönmek için herhangi bir koşulun gerçekleşmesini beklemiyorum. Benim için çok önemli kişiler orada yaşıyorlar. Türkiye benim memleketim. Her an dönebilirim ve dönerken Londra’da kurduğumuz Hicaz Stüdyo’nun bir ayağını da İstanbul’a taşımayı planlıyorum. Londra’ya bir burs sayesinde geldim. Farklı kültürlerden insanlarla yaşadım. Bu sosyal çeşitlilikten çok fazla yararlandım. Beyin göçü olduğunu sanmıyorum. 

Hep burada olsaydın müziğin ne halde olurdu şu an? Aynı şeyleri yapabilir miydin?
Bu sorunun cevabını ben de merak ediyorum.

Şu aralar en çok hangi müzikleri dinliyorsun?
Genellikle her stillin efsanelerini dinlemekten hoşlanırım. Neşet Ertaş, Zeki Müren, Elvis Presley, Bob Marley, James Brown gibi...

‘Türk müziğinin dünyayı dolaşmasını istiyorum’

Türkiye’de bir kitlen var, ancak İngiltere’de ne derece tanınıyorsun? Orada da bir kitlen var mı? İngilizce bir albüm yapacak mısın?

Evet, gelecek için planlarım var. İyi müziğin promosyonunu yapmak istiyorum. Türk müziğinin dünyayı dolaşmasını ve adil bir şekilde temsil edilmesini istiyorum. Müziğimiz bazı benzersiz özelliklere sahip. Birçok kültür, sanatsal ve kültürel mirasımızda köklerini izleyebilir. Önümüzdeki yıllarda İngilizce bir albüm düşünmüyorum.