Fatih'teki Suriye

Savaştan kaçanların İstanbul'daki en önemli merkezine gidip yaşadıklarını konuştuk...

Zehra Özdilek

İstanbul Fatih’teki Emniyet metro durağından inerek, Emniyet Müdürlüğü’nün yanındaki Akşemsettin caddesine girdiğimiz an Suriye’nin bir semtinde yürüyor gibi hissediyoruz. Arapça tabelalar karşılıyor bizi. Mazaj kafe, Alsihhy restoran, Hadramort restaurant, Saruja restoran , Debs Rebban restoran yan yana... Çocuklar Arapça konuşarak sokaklarda koşturuyor. Yanımızdan geçen insanların neredeyse tamamı Arapça konuşuyor. Kadınların çoğu başörtülü, erkekler de sakallı. Fatih, savaştan kaçan Suriyelilerin İstanbul’daki en önemli merkezi olmuş. Adres sorunca, aksanıyla 40 yıllık Fatihli gibi adresi tarif eden Suriyeliler var. Türkiye’de istenmediklerini düşünüyorlar. “Suriyeliyim deyince insanların yüzü düşüyor. Mesela sen ne düşünüyorsun?” diye bize soruyor bir genç. Çok da haksız sayılmazlar.

İnkâr eden de var

Fatih’in yerlisi esnaf ise şikâyetçi. Devletin Suriyelilere kendi vatandaşından daha çok destek olduğunu düşünüyorlar... Yol boyunca, dükkânlara girip ayak üstü sohbet ediyoruz. Çalışanlar tedirgin oluyorlar, kısacık sohbetin ardından ayrılıyoruz. Bazıları Suriyeli olmadığını bile söylüyor.

Tesadüfün böylesi

Akşemsettin Caddesi’nde bulunan Hadromat Restoran’da muhasebe biriminde çalışan Bachır Kawja Nazar (55) annesinin Suriyeli Özbek babasının ise Türk olduğunu söylüyor. Adana doğumlu olan babasının çok küçükken dedesiyle birlikte Suriye’ye geldiğini dile getiren Nazar da Suriye’de doğmuş. Nazar, “9 kardeşiz savaştan sonra herkes bir yere dağıldı. Evliyim bir tane de kızım var. Suriye’de ben ve iki kardeşim öğretmenlik, bir kardeşim de diş hekimliği yapıyordu. Bir diğer kardeşim ise doktorasını tamamlamak üzereydi fakat savaş çıkınca öyle kaldı. Savaştan dolayı 2012 yılında Yemen’e gittik. Orada da iç savaş çıkınca Türkiye’ye geldik. İki buçuk yıldır burada yaşıyoruz. İlk geldiğimizde Türkçe bilmediğimiz için çok zorlandık. Şimdi de çok iyi konuşamıyorum. Farklı işlerde çalıştım, çıktım. İş ararken bu restorana girdim” diyor.

Nazar’ın çalıştığı restoranın sahibi Suriye’deki öğrencilerinden biri. Hayatları tesadüfen Fatih’te yeniden kesişmiş. Akrabalarının mirastan dolayı babasını kayıp gösterdiklerini ve babasının şu an Türk nüfusuna kayıtlı olmadığını dile getiren Nazar, “Suriye’den bazı belgeler istendi. Savaş yüzünden işlemler yürümüyor. Ben nasıl gidip belge alacağım?” diye soruyor.

Türkçeyi internetten öğrendi

Lazurde isimli Suriyelilere ait bir kuaförde çalışan 21 yaşındaki Ayhan Şamoğlu, Suriye’nin Şam kentinde doğmuş. Dükkânda 4 kişi çalışıyorlar. Diğerleri Türkçe bilmiyor. Üç yıl önce ailesine bakmak için Türkiye’ye geldiğini söyleyen Şamoğlu “Babam ve 4 kardeşim Şam’da kaldı. Bu semtte iş bulmak diğer semtlere göre daha kolay olduğu için buraya geldim. Çünkü burada Suriyeliler daha fazla ve dükkânları var. Burada kazandığım paranın bir kısmını aileme gönderiyorum. Kardeşlerimi çok özledim. Onların en büyüğü benim” diyor.

Aynı evde 20 kişi

Türkçeyi İstanbul’da öğrendiğini dile getiren Şamoğlu, internetten video izleye izleye Türkçeyi öğrenmiş: “Burada arkadaşlarımla beraber bir evde 20 kişiye yakın kalıyoruz. Sadece biz değil çoğu Suriyeliler bu şekilde yaşamak zorunda. Buralarda her sokakta 15, 20 kişi yaşayan Suriyeliler var” ifadelerini kullanıyor. Şamoğlu şöyle devam ediyor, “Bazı Türkler ‘Neden ülkenizi savunmadınız, kaçıp geldiniz’ diyor. Biz isteyerek gelmedik, gelmek zorunda kaldık. İki tarafta kardeşimiz... Ailemle telefon üzerinden görüşüyorum. 3 yıldır hiç Suriye’ye gitmedim. Orayı çok özledim. Savaş biterse burada hiç durmam.”

 ORADA MÜHENDİS BURADA OYUNCAKÇI

Bir oyuncakçıda çalışan Suriyeli mühendis Ayoup Abyad (28) ile karşılaşıyoruz. Suriye’nin Deyrizor ilinde ailesi ile birlikte yaşıyormuş. Babası mühendis, annesi öğretmen emeklisi. Altı kardeşler. Kendisi Suriye’de biomühendislik okuyup ardından yüksek lisansını yapmış. Savaş başladıktan sonra askere çağrıldığını söyleyen Abyad, “Ben askere gitmek istemedim. Çünkü iki taraf da kardeşimiz ve savaşmamı istedikleri insanlar da kardeşimdi. Yoksa ölümden korkumuz yok... Ailem hâlâ Suriye’de yaşıyor. Ağabeyim dil öğrenmek için Almanya’ya gitti. Almanya’ya 5 kere gitmeyi denedim ama olmadı” diyor. Fevzipaşa Caddesi’nde bir oyuncakçıda sabah 9’dan akşam 20.00’ye kadar çalıştığını söyleyen Abyad, şunları söyledi: “Suriye’deyken mesleğimi yapıyordum. Hakkımı alıyordum. Diplomam burada geçmediği için kendi mesleğimi yapamıyorum. Şu an burada vasıfsız bir işte, bin 600 liraya çalışıyorum. Sigorta yok. Bu savaş ne zaman bitecek bilmiyoruz ama bir gün bitecek ve biz ülkemize döneceğiz.”