'Fatih de İstanbul'un fethini saklamış'
AKP İstanbul Milletvekili Adayı Emekli Tümgeneral Şirin Ünal, Eskişehir'de tarikat yapılanması olan bir çiftliğe operasyon planladığı ve fişleme yaptığı iddiasıyla tutuklanan Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Bilgin Balanlı'nın Eskişehir'deki karargahta yardımcılığını yürüten isim. Balanlı'nın tutuklanmasının ardından sessiz kalan Ünal sadece Cumhuriyet'te konuştu.
cumhuriyet.com.trEskişehir’de tarikat yapılanması olan bir çiftliğe operasyon planladığı ve fişleme yaptığı iddiasıyla tutuklanan Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Bilgin Balanlı’nın Eskişehir’deki karargahta yardımcılığını yürüten ve AKP İstanbul milletvekili adayı olan emekli Tümgeneral Şirin Ünal, Balanlı ile 2 yıl birlikte çalıştığını ancak, suçlamalar konusunda hiçbir bilgisi ya da sezisi olmadığını söyledi. Kendisinin Balanlı’nın yardımcısı olarak sadece birlikleri denetleme görevinin olduğunu belirten Ünal, “Ben zaten haftanın 5 günü dışardaydım. Komutan yardımcısının karargah işleyişi ve evrak akışı konusunda bilgisi yoktur. Komutanlar da yaptıklarını istemezlerse paylaşmazlar” dedi. Ünal, tutuklamanın kendisini şaşırtıp şaşırtmadığı sorusuna da “Türkiye’de çok değişik şeyler oluyor biliyorsunuz. Son 10 yıl içerisinde herkes şaşırdı zaten. Siz de şaşırıyorsunuz, biz de şaşırıyoruz, şaşırmayan kalmadı” yanıtını verdi.
İstanbul 2. Bölge’de seçim çalışmalarını sürdüren Şirin Ünal’la, 2 yıl birlikte çalıştığı Orgeneral Bilgin Balanlı’nın tutuklanmasını konuştuk.
- Siz bir dönem beraber çalıştınız, haberi nasıl değerlendirdiniz?
- Bu konu şimdi Türk yargısının gündeminde. Bağımsız Türk adaletine intikal etmiş durumda. Cumhuriyet savcımız belli bir karar vermiş, bu konu üzerinde fikir mütalaasında bulunmak, ileri-geri konuşmak bizim gibi devlet tecrübesi almış insanlara çok fazla yakışmaz.
- Kendisine yönelik suçlamalardan birisi, Eskişehir’deki tarikat çiftliğine bir operasyon planladığı ve bunun için fişleme yaptığı…
- Ben de onu basından duydum. Bizim komutan yardımcılıklarının asli görevi, komutanı adına bağlı birlikleri denetleme görevidir. Dolayısıyla ben Eskişehir’de çalışırken, pazartesi, salı, çarşamba, perşembe ve cuma dışarıdaydım. Cuma günü öğlen birinfinge yetişecek şekilde gelirdim, cumartesi, pazar evimde kalırdım. Dolayısıyla komutan yardımcısının karargahın işleyişi konusunda, evrak akışı konusunda çok fazla bir bilgisi yoktur.
- Yani sizin o dönemde en ufak bir izleniminiz olmadı mı?
- Benimle bir ilgisi yok, benim o konuda bir bilgim de yok. Ama benim dışımda olmuş olabilir. Çünkü ben dışardayım.
- Orgeneral Balanlı’yı nasıl tanıyorsunuz?
- Şimdi sayın komutanımızla 1 yıl Hava Kuvvetleri Kurmay Başkanı iken beraber çalıştık, ben harekat başkanıydım. Faruk Cömert komutanımız Hava Kuvvetleri Komutanı’ydı. Sonra komutanımız ikinci yıl kurmay başkanını değiştirdi, onu Eskişehir’e gönderdi, yerine Hasan Aksay’ı getirdi. Ben harekat başkanlığı görevim bitince de Eskişehir’e kıta görevine gittim, komutanımızın yanına, 1 yıl da orada beraber çalıştık.
- Peki Orgeneral Balanlı’yı insan olarak nasıl tanıyorsunuz? 2 yıllık bir muhabbetiniz var sonuçta. Ben 2 yıl birlikte çalıştığım bir insanla ilgili olumlu ya da olumsuz değerlendirmeler yapabilirim…
- Tabii sizin çalışma yöntemlerinizle askerlerin çalışma yöntemleri birbirinden farklıdır. Komutanlık çok değişik bir görevdir, makamdır. Alttaki insanlarla bazı konuları paylaşır, bazılarını paylaşmayabilirsiniz. Cumhuriyet gazetesinin de tepe yönetimindeki kişi her konuyu sizinle paylaşmaz. Dolayısıyla herkes herşeyi bilecek, herşeye müdahil olacak diye birşey söz konusu değil. Komutanlar bazen istihbarat ve İKK Şube Müdürleri veya kısım amirleriyle direk işbirliği yaparlar, emirlerindeki diğer komutanları baypas yapabilirler, böyle bir hakları var.
- O zaman iş dışında bir ilişkiniz yoktu öyle mi?
- Aynı lojmanda otururduk, aynı orduevinde aynı protokol masasında yemek yerdik, onlar farklı şeyler. Beraber yürüyüş ve spor yapardık, ayak voleybolu oynardık, beraber yüzerdik. Komutanımız çok sporcu bir insandır.
- Bu kadar şeyi birlikte yaptığınız işin en azından birşeyler sezmiş olmanız gerekmez mi?
- Fatih Sultan Mehmet’e sormuşlar 1453 civarında, ‘Seneye ne yapacaksınız?’ Demiş ki, ‘Saçlarımdan bir tanesi seneye ne yapacağımı biliyor olsa, o saçı yerinden söker atarım’ demiş. Şimdi komutanlar yaptıklarını veya yapacaklarını isterlerse paylaşırlar, istemezlerse paylaşmazlar.
- Dolayısıyla ‘şaşırdım’ ya da ‘şaşırmadım’ gibi bir ifade kullanmayacaksınız…
- Türkiye’de çok değişik şeyler oluyor biliyorsunuz. Son 10 yıl içerisinde herkes şaşırdı zaten. Siz de şaşırıyorsunuz, biz de şaşırıyoruz, şaşırmayan kalmadı. Bu haberin üzerine fazla gitmeyelim, benim elimde herhangi bir bilgi belge yok. Tutuklanmış, içeri atılmış bir insan hakkında çok iyi ya da çok kötü yönde birşeyler söylemek bize yakışmaz. Bizim 2 yıl amirliğimizi, komutanlığımızı yapmış bir insan, neyle suçlandığını bilmiyoruz, dosyasında ne var ne yok onu da görmedik.
- 2 yıl içerisinde Balanlı ile aranızda bir sıkıntı oldu mu?
-Hayır hiç olmadı. Benim kişisel olarak hiçbir komutanla sıkıntım olmadı. Ben ettiğim askeri yemine sadık olarak bütün komutanlarıma, sevgi, saygı ve hürmette hiçbir zaman kusur etmedim.