Eyvah yine bahis şikesi mi?

Türkiye’nin, bahis şikesi gibi suçlardaki ilgisiz tavrı üzerine Alman federasyonu, Türkiye’deki maçları ‘sakıncalı’ ilan etti. Maçların Türk hakemleri tarafından yönetilmesi halinde manipülasyon konusuna dikkat çekilirken, yurt dışındaki şirketlerin de yasal bahis şirketi İddaa’dan bu maçları takibe almasını istedi.

Arif Kızılyalın / Cumhuriyet

Alman Futbol Federasyonu Bundesliga’nın, devre arasında Antalya’da Alman takımlarının oynayacağı hazırlık maçları ve turnuva müsabakalarında “Alman hakem” ısrarının altından kamuoyunda ‘Bochum davası’ olarak bilinen bahis şikesi dosyası çıktı. 2009 yılında tüm dünyayı sarsan ve Arnavut mafyasının yönlendirdiği dosya, özellikle Almanya’da birçok futbol adamının hapis cezası almasına neden olmuş, men cezaları verilmiş, ancak davanın en az 20 maçı ilgilendiren Türkiye ayağı sulandırılmıştı. Aralarında Mustafa B., Şekip E., Ümit O.K., Recep Ö. , Celil S. gibi futbol adamlarının bulunduğu birçok isim TFF tarafından, ‘bahis ihlalinde bulunmak’, ‘Maç sonucunu etkilemek’ gibi farklı suçlardan ceza almaları, ancak bu kişilerin hakkında doğru dürüst hapis cezasının çıkmaması üzerine Bochum Savclığı, dosyası üstlenen Sarıyer Savclığı ile ilgili mahkemeyi, ‘işi ağırdan almakla’ eleştirmişti.

Türkiye’nin, bahis şikesi gibi suçlardaki ilgisiz tavrı üzerine Alman federasyonu, Türkiye’deki maçları ‘sakıncalı’ ilan etti. Maçların Türk hakemleri tarafından yönetilmesi halinde manipülasyon konusuna dikkat çekilirken, yurt dışındaki şirketlerin de yasal bahis şirketi İddaa’dan bu maçları takibe almasını istedi. Risk yönetiminin hazırlık maçları için farklı bir takip sistemi uygulaması bekleniyor. Geçen yılki Antalya kampı süresince SC Paderborn, Dynamo Dresden ve Rusya 1. Lig ekibi Rubin Kazan’ın kendi aralarında ve Türk takımları ile oynadıkları maçlarda alınan ilginç sonuçlar üzerine, manipülasyon iddiaları ortaya atılmış ancak Türk makamları konunun üzerine gitmemişti.

O gürlerde özellikle Uzakdoğu tabanlı bir şiktet üzerinden maç oynanırken, karşılaşmanın skoru üzerine yüklü para yatırılmış, Rubin Kazan ise zayıf rakibi Dresden’e mağlup olmuştu.

 

Ya kaçak oyun , ya küçük kupon

Varsayılan anlaşmalı bahis, İngiltere ve Uzakdoğu merkezli, şirketler üzerdinden kredi kartı ya da kişiler aracılığı ile onanabiliyor. Risk taşıyan maçlar bazı durumlarda listeden çıkarılsa da özellikle “yazıcı” adı verilen kişiler telefon ile bu bahisleri yurt dışında bağlantılı olduğu kişilere oynatıyor. Kredi kartından oynayanlar genelde MASAK tarafından tespit ediliyor. Yasal bahis şirketi iddaa ise anlaşmalı müsabakanın önüne geçmek için ‘en az 3 maç’ kuralını uyguluyor. Yüklü oyun ile ihlal izlenimi edinilirse bu kez, çift kontrollü sistem üzerine fazla para yatırılan maçların tahtalarını kapıyor. Maçları manipüle eden grup, bu sisteme yakalanmamak için yüklü oyunlarda çoklu kupona yöneliyor. Kuponun ödeme miktarı 3250 TL altında kadığı için de sistem yüklenilen maçları algılayamıyor.

 

Dizdar: Kuşa çevirdik

Futbol dünyasının önemli hukukçularından ve Beşiktaş Divan Kurulu üyesi Ali Rıza Dizdar, Türkiye’nin bahis tabanlı anlaşmalı maç konusuna ilgisiz kaldığını söyledi. Cumhuriyet’in konu ile ilgili sorularını yanıtlayan Dizdar, Avrupa’nın yasa dışı bahise savay açtığını hatta, futbolun etrafında dönen kara parayı takip etmek için uluslararası bir polis birimi kurduğunu belirtti ve “Ne yazık ki biz bu olaya aynı ciddiyetle yaklaşmıyoruz. Örneğin 2009 yılında bir Bochum dosyası vardı. Alman mahkemesi, ‘Sizin ülkenizde onlarca maçın sonucu anlaşmalı gözüküyor, işte size deliller’ diye bir dosya yolladı, Sarıyer savcılığı sağ olsun, kırpa kırpa bu dosyayı kuşa çevirdik, sonra duruşmaları sürekli erteledik, oysa o dosya Türk futbolundaki yanlış giden işleri ortaya çıkarabilirdi” dedi.

 

3 Temmuz’da ‘bahis izleri

Türk mahkemelerinin gereken önemi göstermediği bahis şikesi davasının, Türkiye’yi sarsan 3 Temmuz süreci ile de bağlantılı olduğu öne sürüldü. O dönemde alt liglerden birinin kulüp yöneticiliğini yapan, kulübünün ve adının açıklanmamasını ‘şart’ koşan eski bir başkan, 3 Temmuz öncesi aralarında kulüp yöneticisi, iaderecileri ve menajerlerin bulunduğu bir grubun anlaşmalı maç organizasyonuna girdiğini iddia etti. “Yanlış anlaşılmasın 3 Temmuz’da adı geçen büyük ve güzide kulüplerimizi kast etmiyorum. Ama biz ve arkadaşlarımız yönetimdeyken, bir çetenin alt liglerdeki bazı maçlardan yüklü miktarda para kazandığını hissettik, bizim kulüp de o listedeydi, böyle işlerin içinde olamazdık. Hemen görevi bıraktık, zaten bizim yerimize göreve gelenler de hassas davranmayınca kulüp girdabın ortasında kaldı. Türkiye’de şike var ama bu şike şampiyon olayım, küme düşmeyeyim amaçlı değil, bahis tabanlı 2-3’lü maçları o günlerde organize etmişlerdi” dedi.