Europa Nostra’dan acil Sur mektubu
Avrupa Kültürel Miras Kuruluşları Federasyonu Europa Nostra, Diyarbakır’daki sivil ölümlü çatışmalarla yaşanmış kültürel miras tahribi konulu mektubu ile UNESCO’yu göreve ve işbirliğine çağırdı. Merkezin Türkiye başkanlığını da yapmış Orhan Silier’e göre, “Dışişleri ve Kültür Bakanlığı çevreleri UNESCO daimi temsilcisi dahil olmak üzere, her fırsatta kızgınlıklarını ifade ettiler, üstü kapalı tehd
EVRİM ALTUĞUNESCO’nun İstanbul Kongre Merkezi’nde 20 Temmuz’a değin düzenlediği 40. Dünya Kültür Merkezi Oturumu, merkezi Hollanda’da bulunan uluslararası sivil toplum ve kültür örgütü Europa Nostra (Avrupa Kültürel Miras Kuruluşları Federasyonu) tarafından hazırlanan ve daha önce de Direktör Irina Bokova nezdinde UNESCO yetkililerine sunulan, Diyarbakır Kent Merkezi ve Sur bölgesindeki tarihsel - kültürel miras yapılarına ilişkin ‘acil’ bir mektubu, yeniden gündeme getirdi.
Europa Nostra Türkiye Merkezi başkanlığını da yapmış olan Orhan Silier, Lahey’den uluslararası basına dağıtılan 8 Temmuz tarihli mektuba ilişkin olarak, gazetemize yaptığı açıklamada, üye kuruluş temsilcilerinin mektubu 8 - 9 Temmuz’da İstanbul Galatasaray’daki Cezayir salonlarında yapılan Kültürel Miras ve Sivil Toplum toplantısından başlayarak, gündeme getirmeye çalıştıklarını ifade ederek, mektubu çoğaltıp katılımcılara dağıtmayı sürdürdüklerini vurguladı.
“Dışişleri ve Kültür Bakanlığı çevreleri (UNESCO daimi temsilcisi dahil) her fırsatta kızgınlıklarını ifade ettiler, üstü kapalı tehditlerde bulundular” diyen Silier, Türkiye’deki ‘Büyük Basın’ın ise, UNESCO zirvesi haberlerinde Direktör Bokova’nın etkinlik açılışında yaptığı konuşmada vurguladığı “Kültürel miras tahribi insanlık suçudur” cümlesini Suriye ile ilişkilendirmekle yetindiğini” öne sürerek, “ilgili mektuba - bekleneceği gibi - sansür uygulandığını” ifade etti. Europa Nostra, Yürütücü Başkan Denis de Kergorlay imzalı mektubunda ayrıca, UNESCO’nun her türlü danışma ve yardım talebini yerine getirmeye hazır olduklarını ve mektubun bir kopyasının da UNESCO Türkiye Daimi Temsilcisi Büyükelçi Hüseyin Avni Botsalı’ya iletildiğini ifade etti.
İşte, “Türkiye’nin Güneydoğusunda Kültürel Mirasın Tahribi” konulu mektuptan kimi satır başları:
‘Derin kaygı duyuyoruz’
* Europa Nostra olarak, son aylarda Türkiye’nin güneydoğusundaki 10’un üzerinde tarihi yerleşimde, aralarında yüzlerce sivilin de bulunduğu can kayıplarına yol açan silahlı çatışmaların, aynı zamanda kültürel, sosyal ve ekonomik kentsel yaşamın ve çok büyük sayıda tescilli kültür varlığının tahribine yola açıyor olmasından derin kaygı duymaktayız.
* Venedik Komisyonu’nun (Avrupa Hukuk Yoluyla Demokrasi Avrupa Komisyonu’nun), Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri’nin, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri’nin, İnsan Hakları İzleme Kurumu’nun, Uluslararası Kriz Grubu’nun, FIDH’nin (Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu’nun) konuya ilişkin son raporları, her geçen gün bölge ile ilgili kaygılarımızı daha da artırmaktadır.
* Eylül 2015’ten beri çeşitli yerleşim yerlerinde, valiler tarafından uluslararası ve ulusal hukuka uygunluğu hayli tartışmalı, bir bölümü aylarca devam eden 60’tan fazla sokağa çıkma yasağı kararı alınmış olmasının ardından yaşanan çatışmalar, yüzlerce tarihi caminin, kilisenin, sivil mimari eserinin ve binlerce ev ve işyerinin kısmen ya da bütünüyle yıkımına ve yüz binlerce insanın evsiz kalmasına neden olmuştur.
* 2012’de Tarihi Koruma Alanı ilan edilen Diyarbakır tarihi kent merkezinde ve 2015’te UNESCO tarafından Dünya Kültürel Miras listesine alınmış bölgenin yakın çevresi Suriçi bölgesinde, Mart 2016 sonunda çıkarılan bir yasa ile, binaların yüzde 80’inden fazlası hakkında ‘acil kamulaştırma’ kararı alınmıştır. Eldeki raporlara göre yüzlerce tarihi yapının bulunduğu mahallelerin bir bölümü inşaat makineleri ile yok edilip boş alanlar ya da geniş caddelere dönüştürülmüştür. Bu bölgede yaşayan yirmi beş binden çok kişi bu ilçe dışında barınmaya zorlanmıştır.
* Aralarında, 2015 yılında örnek restorasyonu Avrupa Birliği ve Europa Nostra tarafından verilen Avrupa Kültürel Miras Ödülü’nü kazanmış Aziz Giragos Kilisesi’nin de bulunduğu onlarca anıtsal yapı tahrip olmuş veya zarar görmüştür.
* Europa Nostra olarak, biz, yukarıda adları sayılı kuruluşların bu çatışmada alınan önlemlerin, kriz koşullarında gözetilmesi gereken orantılılık, kullanılan gücün etkin bir denetime tabi olması, bu bölgelerde ikamet eden sivillerin yaşam ve haklarının korunması gibi uluslararası kuralları ihlal ettiği ve bu durumun tümüyle kabul edilemez olduğu görüşünü paylaşmaktayız.
‘Yeni mahalleler’ üzerine
Sur ilçesinin büyük bir bölümüne giriş- çıkışların hâlâ yasak olması ve merkezi yönetim tarafından, Büyükkent Belediyesi, Bölge Alan Yönetimi, 300’ün üzerinde STK’nin katılımı ile oluşan Sur Koruma Platformu tamamen dışlanarak ve var olan alan yönetim planları bir yana bırakılarak, yepyeni mahallelerin inşa edileceğinin açıklanmış bulunması, kaygılarımızı daha da artırmaktadır.
Europa Nostra, UNESCO Uluslararası Kültürel Miras Komitesi’ni, bu özel ve çok üzücü tahrip sürecini tüm boyutlarıyla gündemine almaya ve etkin yerel-sivil katılımını, söz konusu yerleşim yerlerinde yaşayan kişilerin rızalarına uygun, kültürel miras koruma alanının uluslararası mesleki standartlarını ve doğru davranış kurallarını titizlikle gözeten bir onarım sürecine uluslararası uzmanlık desteği sağlamaya çağırmaktadır.
Bilgi: europanostra.org /whc.unesco.org
Kışanak da İstanbul’da
Diğer yandan, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nden yapılan son açıklamada ise, tarihi Sur ilçesi için UNESCO’nun Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan dört kez bilgi istediğini, bakanlığın ise 11 Mayıs’ta bilgi verdiği iletildi.
Doğan Haber Ajansı’nın verdiği bilgiye bakılırsa, UNESCO Toplantısı’nın bugün yapılacak oturumuna Büyükşehir Belediye Başkanı DBP’li Gültan Kışanak’ın da katılacağı ve Dünya Miras Komitesi’nin Sur’la ilgili kaleme aldığı karar taslağının görüşülmesinin beklendiği belirtildi. Açıklamada şöyle denildi:
“UNESCO karar taslağında, Suriçi’nde belli sayıda tarihi binalarda ve anıtsal yapılarda tahribat olduğu vurgulanarak, ‘Varlığın gelecekte daha fazla tahribat görmeyip korunması için sorumlu yetkililerin tüm önlemleri alması’ tavsiye edilmektedir.
Ayrıca sorumlu yetkililer varlığın ve tampon bölgesinin korunma durumuna ilişkin geniş kapsamlı bir hasar tespit yapmasını tavsiye etmektedir’ deniliyor. Taslakta, bu tespit sonuçlarının Dünya Miras Merkezi ve onun danışma kurullarına sunulması gerektiği vurgulanıyor.”