Esrarengiz sabotaj
Dünyanın sayılı, Avrupa’nın en büyük Şap Enstitüsü’ne şubat ayında saldırı gerçekleştirildiği ortaya çıktı. Tel örgüleri keserek içeriye giren saldırganlar, milyarlarca lira değerindeki aşıların bulunduğu bölümün şebeke elektriğini kesti. Ardından jeneratörler devre dışı bırakıldı. 30 milyon doz aşı son anda kurtarıldı.
cumhuriyet.com.trGeçen şubatta meydana gelen olayda Söğütözü semtinde Eskişehir Yolu üzerinde bulunan Şap Enstitüsü’ne gece yarısı tel örgüleri keserek giren saldırganlar aşıların muhafaza edildiği bölümlerin elektrik ihtiyacını karşılayan güç merkezine yöneldi. Saldırganlar, burada ilk önce aşıların bozulmadan korunmasını sağlayan bölümlerinin şehir elektrik şebekesi ile bağlantısını sağlayan kabloları kesti. Saldırganlar, daha sonra da yedek güç ünitesinin bulunduğu binaya girerek jeneratörlerin kablolarını kesti.
Zamana karşı yarış
Saldırganlar, dikkat çekmemek için enstitünün diğer kısımlarını etkileyen elektrik kablolarına ise hiç dokunmadı. Saldırganlar, aynı yolla enstitü yerleşkesinden ayrıldı.
Aşı bölümdeki elektrik kesintisi enstitü görevlilerince tesadüfen fark edildi. Jeneratörün de devreye girmemesinden şüphelenen görevliler, kabloların kesildiğini görünce durumu hemen polise ve enstitütü yetkililerine bildirdi. Uygun saklama koşullarında tutulmaması sonucu çok kısa sürede kullanılamaz hale gelebilen aşıların bozulmaması için zamana karşı yarış başlatıldı. Enstitünün güç üniteleriyle ilgilenen teknik personeli acilen işyerine getirildi. Saatler sürebilecek tamirat, yaklaşık 1,5 saat gibi kısa sürede tamamlayarak güç üniteleri devreye sokuldu.
Olaydan haberdar edilen Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker de acilen Şap Enstitüsü’ne gelerek gelerek çalışmaları yerinde izledi. Enstitü çalışanlarının özverisi sayesinde milyarlarca TL değerindeki 30 milyon doz aşı bozulmadan son anda kurtarılmış oldu.
Gizli soruşturma yürütülüyor
Olayın ardından kapsamlı ve çok gizli yürütülen bir soruşturma başlatan polis, saldırganlarların kimliğini tespit etmeye çalışıyor. Polis, bölgedeki MOBESE ve güvenlik kameralarının kayıtlarını incelemeye aldı. Ancak saldırganların kameralarca görüntülenmeyen bir alandan enstitüye sızması ve güç merkezinde kamera bulunmaması ise polisin işini zorlaştırıyor. Ayrıca saldırganlarların enstitü içinde bulunan güvenlik kameralarına da yakalanmadığı öğrenildi.
Yabancı örgüt şüphesi
Saldırganların kameralara yakalanmaması ve doğrudan güç merkezine giderek yalnızca aşıların muhafaza edildiği ünitelerin elektriklerinin kesilmesi, saldırının profesyonel kişiler tarafından gerçekleşktirildiği şeklinde değerlendiriliyor. Milliyet‘e bilgi veren yetkililer, “Son derece profesyonelce gerçekleştirilen bir saldırı. Türk hayvancılığına ve hükümetin tarım politikasına darbe vurmayı amaçlıyor” açıklaması yaptı. Güvenlik birimleri ayrıca, olayın yabancı bir istihbarat örgütü tarafından da gerçekleştirilmiş olabileceği ihtimali üzerinde duruyor.
Tek tedarikçi devlet
Türkiye Ziraatçılar Derneği Genel Başkanı İbrahim Yetkin, konuya ilişkin olarak şunları kaydetti:
“Şap hastalığı Türkiye’de yaygın bir hastalıktır. Ancak devletin yaptığı çalışmalar sonucu günümüzde azaltılmıştır. İnsanlarda kanser hastalığı neyse hayvanlarda da şap odur. Şap hastalığıyla ilgili ciddi devlet mücadelesi gerekmektedir. Hastalığın görüldüğü yerler karantinaya alınmaktadır ve bu bölgeden dışarı hayvan çıkışı yasaklanmaktadır. Şap Enstitüsü bu hastalıkla mücadele eden devlet kurumudur. Bu hastalıkla ilgili aşıları üreten ve hastalıkla mücadele stratejisini belirleyen kurumdur. Dolayısıyla aşıların tek tedarikçisi devlet konumundadır. Buralarda üretilen aşılar stokta tutulmaktadır. Aşılar buradan il ve ilçe tarım müdürlüklerine gönderilerek, buralardaki veteriner hekimler tarafından hastalıkla mücadele için kullanılmaktadır. Eğer, enstitüye bir şey olsa ya da aşı üretiminde aksama yaşansa veya stokta tutulanlara bir şey olsa Türkiye’de hayvancılık durma noktasına gelir, ortada kalınır.”
Dünyada sayılı enstitüler arasında
1957’deki büyük salgın nedeniyle ATATÜRK Orman Çiftliği’nde bir şap laboratuvarı kuruldu. Daha sonra bu laboratuvar Etlik Bakteriyoloji Enstitüsü’ne taşındı. Aynı yıl Tarım Bakanlığı’na bağlı sadece şap hastalığı ile ilgili çalışmalar yapan bir enstitünün kurulması kararlaştırıldı. Geçici olarak Ankara Etlik Bakteriyoloji Enstitüsü bünyesinde gerekli personel kadroları temin edilerek, bir Şap Laboratuvarı kuruldu. 1962’de ise Şap Enstitüsü inşaatı bugünkü yerinde yapılmaya başlandı. 1967‘de ise inşaatı tamamlanan Şap Enstitüsü işletmeye açıldı. Yıllar içinde dünyadaki gelişmeleri de takip eden enstitü, şap hastalğıyla mücadelede dünyanın sayılı enstitüleri arasında yer alıyor. Enstitüde şap hastalığı ile ilgili teşhis, aşı üretim ve eğitim çalışmaları yapılıyor.
Yıllık 40 milyon doz
Türkiye’de şap hastalığıyla mücadelede kullanılan aşılar yalnızca Şap Enstitüsü tarafından üretiliyor. Enstitüde yıllık olarak ortalama 40 milyon doz aşı üretiliyor. Üretilen bu aşılar enstitüde oluşturulan özel ünitelerde muhafaza ediliyor. Bu aşılar il ve ilçe tarım müdürlüklerine gönderiliyor. Buralarda uzman veteriner hekimler tarafından vatandaşlara ait büyükbaş hayvanlarda ücretsiz olarak kullanılıyor.
İnsana da bulaşıyor
Milliyet’in haberine göre; şap hastalığı ülkeler arası canlı hayvan ve hayvansal ürün ticaretini olumsuz yönde etkileyen, büyük ekonomik kayıplara neden olan, çift tırnaklı hayvanlarda görülen çok bulaşıcı viral bir hastalıktır. Çeşitlilik gösterdiği ve yüksek mutasyon oranına sahip olduğu için hastalıkla mücadelede aşı kullanımı oldukça güçtür. Direkt temas, en yaygın bulaşma şeklidir. Bu bulaşma şeklinde genellikle hayvan hareketleri ve hayvan pazarlarının önemli rolü olduğu düşünülmektedir. Şap hastalığı, virüsün hava yolu ile çok uzak mesafelere taşınması nedeniyle de yayılabilir. Bu yüzden hastalığın meydana geldiği bölgeler karantina altına alınarak tüm hayvanlar imha edilmektedir. Bilim adamları, normalde hayvan hastalığı olan Şap’ın insanlara da bulaşma ihtimalinin az olsa da bulunduğunu belirtiyor. Ağız, ayak ve el bölgelerindeki kızarıklıklarla ortaya çıkan şap hastalığı, insanlarda ölümcül olmamakla birlikte ateş, yorgunluk, kusma, boğaz yanması, eklem ağrısı, iştahsızlık ve ishale sebep olabiliyor.