Eski ajandan suçlama: Yapayalnız bırakıldım

İngiltere İç İstihbarat Servisi MI5'ın eski bir ajan, yaptığı işin sonucu psikolojik çöküntü yaşadığı bir dönemde "yapayalnız bırakıldığını" söyledi.

cumhuriyet.com.tr

Robert Acott kod adıyla tanıtılan ve yüzü karartılarak kimliği gizlenen MI5 ajanı 18 yıl boyunca ağırlıkla "Kuzey İrlanda ve İslamcı terör" alanlarında çalışmış.

Beş yıl önce ise, yaşadığı stres yüzünden panik atak geçirmeye başladığı bir sırada "ağır görev kusuru" gerekçesiyle işten çıkarılmış.

İstihbarat örgütlenmesinin, 11 Eylül saldırıları sonrası, Kuzey İrlanda istihbaratından "İslamcı terör" tehdidine geçmekte zorlandığını söyleyen eski ajan, MI5'ı kendisini yüzüstü bırakmakla suçluyor.

MI5 konuyla ilgili resmi bir açıklama yapmayı kabul etmedi. Ama BBC 1 televizyonunun Newsnight programına konuşan istihbarat kaynakları, eski ajanın anlattıklarının, hikayenin yalnızca bir yanı olduğu görüşünü dile getirdiler.

Daha önce Stella Rimington ve Barones Eliza Mannigham-Buller gibi eski MI5 başkanları hatıralarını yazmıştı.

Fakat Acott'un anlattıklarıyla, ilk kez sıradan bir casusun görevi sırasında yaşadıkları, doğrudan kamuoyuna ulaşmış oluyor ve özellikle de ABD'deki 11 Eylül saldırıları ardından istihbarat örgütü içinde yaşanan sıkıntılara ışık tutuyor.


Tehlikeli görevler yapmış

46 yaşındaki Acott, beş yıl önce MI5'a ait bir eğitim kitapçığını, bahçedeki kulübede unuttuğu için işten çıkarıldı.

Kitapçığı orada bulan bir kişi polise teslim etmiş, MI5 da 18 yıllık çalışanı Acott'u "ağır görev kusuru işlemek" ile suçlamıştı.

İşten çıkarıldığı dönemde Acott panik atak geçiriyordu ve daha sonra gittiği doktorlar, yaptığı iş neticesinde Karmaşık Travma Sonrası Stres Bozukluğu geçirdiği teşhisini koydular.


Doktorun Acott'a Kompleks Travma Sonrası Stres Bozukluğu teşhisi koyduğu rapor

Acott, MI5'ın rahatsızlığı nedeniyle kendisini işten çıkarmak için ilk bahaneyi kullandığı görüşünde.

Tehlikeli işlere atılmayı görevinin gereği kabul ettiğini söyleyen Acott, 18 yıl boyunca MI5 ajanı olarak sadece Britanya içinde değil sahte kimlikler ve belgelerle Orta Doğu, Avrupa, İrlanda Cumhuriyeti'ne de giderek görev yapmış.

İrlanda'ya, İngiliz istihbaratına çalışan bazı IRA militanlarıyla ilgili bir görev için gitmiş.

Bu gidişten İrlanda Cumhuriyeti hükümetinin haberdar edilmediğini söylüyor; "Yakalansaydık çok kötü durumda kalacaktık" diyor.


'İslamcı teröre hazırlıksız yakalandık'

Ama Acott'un sıkıntısı, ABD'deki 11 Eylül saldırıları sonrasında ortaya çıkan yeni ihtiyaçlarla birlikte başlıyor.

"MI5'ın İslamcı terör tehdidi karşısında tamamen hazırlıksız olması" nedeniyle, iş stresinin iyice arttığını kaydediyor.

O dönemde, İslamcılara yönelik takip yapan birimin içinde, bildiği kadarıyla yalnızca 1 Müslüman ajan olduğunu anlatıyor:

"MI5 personeli tamamen yetersizdi. İslamcıların davranışlarını izlemeye alışık değildik. Alanda aktif olarak çalışan ekipler açısından İrlandalı hedefleri izlemenin kolaylığı, genellikle publarda buluşmalarıydı. Oysa İslamcılar birbirinin evlerinde ya da camilerde buluşuyorlardı, oralara da örgütün içine sızmadan giremiyorsunuz. Ayrıca İslamcı zanlılar genellikle belli bir etnik grubun yaşadığı mahallelerde yaşıyor. O sokaklarda dolaşan tek tük beyazlar da istihbarat elemanları oluyor."


Londra'da 7 Temmuz bombaları

MI5, işte bu koşullarda 2005 yılındaki 7 Temmuz saldırılarına hazırlıksız yakalandı.


7 Temmuz 2005 bombalı saldırısı eş zamanlı olarak metro trenleri ve otobüsleri hedeflemişti.

Eş zamanlı hareket eden eylemciler metro trenleri ile belediye otobüslerini hedef alan bombalarla onlarca Londralının ölümüne, yüzlercesinin yaralanmasına yol açtılar.

Bundan bir yıl sonra çok ciddi bir başka saldırı planı, bu kez istihbarat örgütünün ağlarına takıldı; fakat çok zorladı.

Eski ajan Acott, "Korkunç bir durumdu. Çoğu (Londra'nın) Walthamstow mahallesinde 8 kadar ayrı kişi ile High Wycombe'da bir çifti 24 saat izliyorduk. Bir süre böyle devam etti. Polisin Terörle Mücadele birimi, MI5 personeli biraraya geliyor, gene yetmiyordu. Ağır Suç Birimi'nden, hatta Ulaştırma Polis Birimi'nden yardım istendi. O derece zorlanıyorduk." diye anlatıyor.

Acott, grubun liderini izleyen ekipteydi. Bu kişiye Aslan Kükremesi (Lion Roar) kod adı verilmişti.


Şehadet videoları

"Eylemin lideri oydu. Eylemde karısıyla çocuğunu da, kendisiyle birlikte öldürüp öldürmeme konusunda kararsızdı. Gözaltına alınmadan hemen önce karısını ve çocuğunu Mothercare'e (çocuk eşyası dükkanı) götürdü. O kadar insanı öldürmeyi planlayan birinin, bunu da yapabilmesi bana inanılmaz gelmişti."

Eylemciler bir süre sonra şehadet videoları hazırlamaya başlamış. Acott, "Kaldıkları evlere kameralar yerleştirmiştik. Şehadet videoları çektiklerini izleyebiliyorduk." diyor.


İlk panik atak

Acott, ilk panik atağını bu operasyonun daha önceki aşamalarında, zanlılardan birini metroda izlerken geçirmiş.

7 Temmuz 2005'te metro trenlerine yönelen intihar saldırıları yüzünden, artık riskin çok büyük olduğunun bilinmesi de, stresi artırıcı bir unsur olmuş.

7 Temmuz saldırılarında binlerce kişi yeraltında mahsur kalmış tünellerden yürüyerek çıkmışlardı.

"En sevmediğim iş, zanlı birini ilk kez izleme durumuydu. Eğer gerçekten terör eylemcisi iseler, planlarının hangi aşamasında oldukları hakkında hiç bir fikriniz olamıyordu. Özellikle de metro trenlerinde onları izlediğim zamanlarda çok huzursuz oluyordum."

"Bir keresinde saçlarını kazıtmış birini izliyordum. Eylem öncesi saçını kazıtma ritüeli olduğunu biliyorduk. Metrodaydı ve ortadaki kapıların önünde duruyordu. Ben de öbür uçta onu izliyordum. Ekibimden ayrı düşmüştüm. Yeraltında olduğumuz için diğer elemanlarla bağlantım iyi çalışmıyordu. Tamamen kendi başıma kalmıştım. Durup bir etrafıma baktım. Kimi telefonuyla oynuyor, kimi bulmaca çözüyor, bir kadın ufak çocuğunu zaptetmeye çalışıyordu. İşte o an, panik üzerime çöktü."

Acott'un sağlığı 2006'da iyice bozulmuş. Kabuslar görmeye başlamış. Panik ataklar sıklaşmış. Başedebilmek için alkolden medet ummaya başlamış.

"O sırada hiç iyi olmadığımın farkındaydım. Fakat MI5 bu durumla uğraşmak istemedi. Sağlık sorunlarım olduğunu anladıkları anda benden kurtulmak istediler. Beni bir doktora gönderdiler, ama doktor bana yardımcı olmak yerine, alkolik olduğunu belgelemeye çalışıyordu."

Bahçesindeki kulübede bıraktığı eğitim kitapçığı nedeniyle, ağır görev kusuru suçlamasıyla işten atıldıktan sonra, sağlığı daha da kötüleşmiş, en az üç kez intihara teşebbüs etmiş.

Daha sonra bağımsız doktorlar tarafından konulan Kompleks Travma Sonrası Stres Bozukluğu teşhisine ise, MI5 doktoru katılmamış.

(BBC)