“Esin şarkıları yazıyorum”
Esin İris'in yeni albümünün ismi “Yine Mavi”. Tarzı rahatlatıcı, mutlu edici, rengarenk ve harekete geçirici. Zaten İris de mitolojide gökkuşağından sorumlu kişi olarak geçiyor. O yüzden Esin İris “Her renge dokunalım ama sonumuz ‘Yine Mavi’ olsun, huzurlu nefeslerde buluşalım” diyor.
Ali Deniz Uslu / Cumhuriyet
-Müzik nasıl girdi kanınıza, nedir hikayeniz?
Kendimi bildim bileli şarkı uyduruyorum. Küçükken annem bana çok şarkı söylerdi, sabahları onun kahvaltı hazırlarken söylediği Türk Sanat Müziği eserlerine uyanırdım. Ben de oyun oynarken şarkı uydurmaya, ders çalışırken ezberlemem gereken paragrafları bestelemeye başladım. Sonra oyunlarım da işim de müzik oldu. Hayatımda yaptığım her işe, şarkı yazmak sayesinde başladım. Reklam yazarlığı da hikayeler de jingle’lar da senaryolar da...
-Şarkı yazma süreciniz nasıl, marazlı mı, eğlenceli mi?
Rahatlatıcı! Genellikle kendimi diğer tüm düşüncelerden arınabildiğim ortamlarda şarkı yazarken buluyorum. Duşta veya bir şelalede su akıp tüm negatif enerjimi götürürken, bir stüdyoda/odada bir arkadaşımla melodilerle boğuşurken, tek başıma boş bir yolda yürürken veya odama kapanıp dünyayla iletişimi kesmişken...
-Müziğinizi nasıl besliyorsunuz, ayrıca pek çok işte de parmağınız var değil mi?
Müziği beslemeyi vücudu beslemeye benzetiyorum. Vücudu neyle beslerseniz terinizle dışarı onu atarsınız, cildiniz onu gösterir, gözleriniz veya saçlarınız onunla parlar. Ne kadar farklı ve iyi müzik dinlerseniz müzikal yaratıcılığınızı da onunla beslersiniz. Benim genre/tarz diye bir algım yok, yapılmış tüm iyi şarkıları dinlemekten keyif alıyorum. Bunun dışında reklam yazarlığı yapıyorum ve reklam müzikleri yazıyorum. Dünyayla, hayatla, insanlarla, doğayla, aklım aldığınca bilimle, edebiyatla ve aksiyon filmleriyle besleniyorum.
-Müzik alemlerinin içindesiniz uzun yıllardır. Ama dışı sizi içi bizi yakan bir piyasa bu. Nedir burada fırtınadan korunmanın yolları?
Eğer müzik alemlerine de içinde insan faktörü olan bir iş dünyası olarak bakarsak aslında her piyasadan farksız olduğunu görürüz. İyi insanlara iyi ol, kötü insanlarla çok yakınlaşmana gerek yok. Ben şanslıyım, etrafım iyi insanlarla dolu. Hiçbirinin yüzünü kara çıkaracak yanlışlara düşmek istemem, özenli ve saygılı davranırım. Kendi işine, müziğine ve başkalarına saygın varsa zaten hayat sana ne vermesi gerektiğini seçecektir.
- “Yine Mavi” beş yıllık bir çalışmanın ürünü, niye bu kadar sürdü, zamansızlık mı yoksa iyice demlenmeyi mi bekledi?
Albümün prodüktörü Samuray Gökce, aynı zamanda çok yakın dostum. Biz ilk tanıştığımız günden beri birlikte şarkı yazıyoruz. Bir albüm yapma fikri, herhangi bir albüm yapma fikri değildi. Kendimizi en iyi şekilde ifade etmek, içimize sinen şarkıları servis etmek istedik. O yüzden kendimize baskı yapmadan, acele etmeden yazıp yazıp sildik. Sonunda ‘Tamam.’ dedik, karşınızdayız!
- “Yine Mavi” albümün ismi ama ben daha çok, kırmızı ve kızıl hissediyorum müziğinizi...
Belki ‘Bu Gece’nin enerjisinin yüksek olması size öyle hissettirmiştir, bu da güzel bir şey benim için. Yine de kırmızı bana çok keskin hatlı, çok iddialı ve daha kızgın, daha tehlikeli şeyleri çağrıştıran bir renk. ‘İris’ mitolojide aynı zamanda gökkuşağından sorumlu kişi olarak geçermiş. Her renge dokunalım ama sonumuz ‘Yine Mavi’ olsun, huzurlu nefeslerde buluşalım.
-Bir de sahne sizin, sahnede olmanız ayrı. Nedir sahne ile ilişkiniz?
Evinizin kapısından içeri girmeden önce her seferinde dizlerinizin heyecandan titrediğini, midenizin büzüştüğünü, sonra içeri girip koltuğunuza uzandığınız anda dünyanın en huzurlu yerinde hissettiğinizi düşünün. Öyle bir his. Biraz uzak kalsanız, evinizi özler gibi özlüyorsunuz. Şahsen ben sahnede kendimi en gerçek halimle bulduğumu hissediyorum. Hiç tanışmadığım insanların önüne ruhumu çıkarıp koyuyorum sanki. Gerisi önemsizleşiyor.
-Enerjisi çok yüksek ve dansa, harekete davet eden bir müzik yapıyorsunuz. Siz nasıl tanımlıyorsunuz müziğinizi?
Aslında ben birileri bana sorana kadar hiç tanımlamamıştım yaptığım müziği. Bir keresinde sorulunca “Esin şarkıları yazıyorum” demiştim. Hala en doğru tanımın bu olduğunu düşünüyorum, çünkü neysem o.
-Pek çok isimle çalıştınız Gökçe'nin “Tuttu Fırlattı”, “Ne Yapardım” ve “Oh Olsun”, Kolpa'nın “Hiç Bitmez Bu Masal”, Ayhan Sicimoğlu'nun “En Estambul”, “Arkana Bakma” ve “Nadie Como Tu” şarkılarının sözlerini onlarla birlikte yazdınız. Bu nasıl bir tecrübe oldu?
Her seferinde çok eğleniyorum. Yepyeni giysiler deneyip çıkaran kız çocuğu gibi oluyorum. Her müzisyenin ayrı bir ruhu var, ben de onlar için ve onlarla birlikte yazarken onların ruhunun birazını giyiniyorum. Bana sırf şu keyfi yaşattıkları için bile kendilerine müteşekkirim.
-“Bu Gece” klasikleşecek bir şarkı, önünde pek bir şey durmayacak gibi. Albümün geneli de paylaşıldıkça büyüyecek şarkılardan oluşuyor. Peki, yakın zamanda sahne var mı?
Çok teşekkür ederim, ne güzel başlayan soru bu böyle! Albüm çıktıktan sonra yavaş yavaş konserlere de başlayacağız. Sahne olsun ki canlı canlı, yüz yüze bağıra çağıra şarkı söyleyelim hep beraber. Ruhunu alan gelsin, beklerim.