"Eşi görülmemiş rezalet olarak kayda geçecek"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Anayasa değişikliği teklifinin Başbakanın da imzasıyla ve ek iki madde ile birlikte yeniden Meclis Başkanlığı'na sunulduğunu belirterek, "Bu Cumhuriyet tarihinde eşi görülmemiş bir rezalet olarak kayda geçecektir" dedi.
cumhuriyet.com.trMHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Meclis Grup toplantısında başta Anayasa değişikliği olmak üzere yaşanan siyasi ve ekonomik gelişmeleri değerlendirdi. Açılım adı verilerek 'terörle müzakere'nin sürdüğü bir dönemde PKK teröristlerinin kanlı eylemlerinin devam ettiğini belirten Bahçeli, geçen hafta Hakkari'nin Çukurca ve Şemdinli ilçelerinde meydana gelen olaylarda üç uzman çavuşun şehit olduğunu, iki uzman çavuş ve uzman onbaşının yaralandığını hatırlatan Bahçeli, "Son olarak İmralı canisinin doğduğu köyde sözde doğum günü adı verilen ihanet gösterilerine bu yıl İçişleri Bakanlığı'nın tedbir adı altında hem izin, hem de onay vermiş olması teslimiyetin boyutlarının geldiği aşamayı göstermesi bakımından ibret vericidir. Ve bu gelişme hükümet kılavuzluğunda Habur'da başlayan AKP-PKK kucaklaşmasının yeni bir adımıdır. Anaların gözyaşlarını istismar ederek, sanatı ve sanatçıyı alet ederek, kimlikleri kaşıyıp toplumu ayrıştırarak, bölücülükte PKK kadroları ile yarışan hükümeti girdiği yıkım ve çözülme yolundan bir an önce dönmeye çağırıyorum" diye konuştu.
"Gerçek yüzü ortaya çıktı yelkenleri suya indirdi"
İktidarın geride kalan yıllarından akılda kalacak olanların 'Yedi K'lı tahribat zinciri' olduğunu belirten Bahçeli, hükümetin dış politikasını da eleştirdi. İç politikada yaşanan iflasların, çok daha vahiminin dış politikada yaşandığını savunan Bahçeli, MHP olarak bugün yaptıkları tespitlerin AKP'de siyaset yapan bir hükümet üyesi ve 22 milletvekili tarafından 19 Aralık 1997 tarihinde uluslar arası ilişkilerle ilgili verilen genel görüşmede de dile getirildiğini kaydetti. AKP iktidarının dışarıya mahkum hale geldiğini, küresel destekle yoğun bakım şartlarına girdiğini savunan Bahçeli, "Bugün Türkiye AKP ile dünyanın neresine ilgi gösteriyorsa, neresi ile bir ilişki kuruyorsa biliniz ki Okyanus ötesinin projelerine mahkum hale gelmiş olmanın kaçınılmaz sonuçlarını yerine getiriyor ve hizmet ediyor demektir. Bu ilişkilerin hiç birinde Başkent Ankara vizyonu ve derinliği yoktur. Yabancı başkentlerle örtüşen küresel projelerin, yerel coğrafyalarda kargo hizmeti yürütülmeye çalışılmaktadır" dedi.
"Yeni bir seviye kaybı yeni bir alçalma hali"
Sözde Ermeni soykırımı iddialarının ABD Temsilciler Meclisi'nde kabul edilmesinin ardından hükümetin büyükelçiyi geri çektiğini ancak birkaç haftalık sürede gerçek yüzünün ortaya çıktığını ve yelkenleri suya indirdiğini kaydeden Bahçeli şöyle konuştu:
"Madem ki Başbakan Erdoğan ABD'ye gitme kararı almıştır, büyükelçimiz geri dönmektedir, sormak lazımdır; son yapılan oylamayı 'komedi' olarak tanımlayan bu ülkenin Başbakan'ı değil midir? Sözde soykırım iddialarının ABD Temsilciler Meclisi'nde yapılan oylamasını, 'rezalet' olarak değerlendiren umarım ABD-Türkiye ilişkileri yeni bir sınavdan geçirilmeye kalkışılmaz diyen bu hükümetin İçişleri Bakanı değil midir? Hükümet hangi taahhütleri almış hangi güvencelere kavuşmuştur da, söylediklerini yalanlamak durumunda kalmaktadır? Artık hükümetin ABD'nin sözde soykırım iddialarının baskısını Türkiye üzerinde ustalıkla kullanma siyasetinin tuzağını görmesi gerekmektedir. Tek taraflı tavizlerle imza altına alınan Ermenistan'la yakınlaşma arayışlarında, ABD yönetimi Ermenilerin iddialarından vazgeçmesini sağlayacaktır. Başbakan'ın ABD'ye gitmesi, ancak bu sonuçların alınması veya vaat edilmiş olması ile mümkündür. Bunların dışında bir sonuç beklentisi ile Washington'a gidilmesi, ancak yeni bir seviye kaybı, yeni bir küçülme alçalma halidir."
"Cumhuriyet tarihinde eşi görülmemiş rezalet"
Bahçeli, grup toplantısında Anayasa değişikliği teklifiyle ilgili de değerlendirmelerde bulundu. 'AKP Anayasası'nın TBMM Başkanlığına önce sunulduğunun ardından imzalardaki şaibeler nedeniyle birkaç gün içinde geri çekildiğini söyleyen Bahçeli şöyle devam etti:
"Anayasa gibi çok ciddi bir sözleşme metnini sahte imzalarla sulandıran bir zihniyetin Anayasa değişikliği ile sağlamayı amaçladığı gelişmeler hakkında ne kadar inandırıcı olabileceği herkesi düşündürmelidir. İmza atan milletvekillerinin bile haberinin olmadığı düzmece metinlerin, muhalefet tarafından farkına varılmış olması üzerine teklif dün yeniden ele alınarak Başbakanın da imzasıyla ve ilave iki madde ile birlikte tekrar Meclis Başkanlığına sunulmuştur. Bu Cumhuriyet tarihinde eşi görülmemiş bir rezalet olarak kayda geçecektir. Anayasa gibi önemli bir değişimi hedefleyenlerin ne derece ahlak ve ilkeden mahrum olduklarını da herkese gösterecektir. AKP zihniyeti daha işin başından çuvallamış ve niyeti konusunda milletimizde kuşkuları artırmıştır."
"Figüran ve piyon olmayız"
Milletvekillerinin attıkları imzaların kendi partileri tarafından geçersiz sayılmasının onlar için bir utanç vesilesi olduğunu kaydeden Bahçeli, Anayasa değişikliği konusunda partisinin tutumunu da bir kez daha dile getirdi. Mevcut teklifin tam bir AKP Anayasası ve tümüyle dayatma olduğunu ifade eden Bahçeli, şöyle konuştu:
"Partimiz varlığımızı aradan geçen iki buçuk yılda hatırlamayanların, hatta bizi aşağılayanların şimdi başlarının sıkıştığı yerde çekecekleri imdat kolu değildir. Milliyetçi Hareketin hiçbir ferdi kendisini faşist olmakla suçlayan, kurucu genel başkanının işine gelen sözlerini alçakça istismar eden, parti amblemimize tabela diyen, bizi kafatasçı olarak suçlayan çürümüş zihniyetin kokularına katlanamaz. Bilinmelidir ki, partimiz oluşumunda katkısının bulunmadığı hiçbir siyasi fikre veya hazırlığa asla açıktan destek veremez, figüran olamaz ve birilerinin piyonu haline gelmez."
"Başbakanın Başyargıç olma hezeyanına destek olmayız"
Anayasayı TBMM'deki bir siyasi partinin tek başına hazırlamış olmasının anayasanın sivilleşmesi anlamına gelmeyeceğini kaydeden Bahçeli, 1982 Anayasasını da askerlerin seçtiği sivil bir komisyonun hazırladığını hatırlattı. Daha işin başından itibaren 'hayasızca' sürdürülen bir kampanya ile MHP milletvekillerinin bile Anayasaya destek vereceklerine dair 'alçakça şaiyalar' yayılmaya çalışıldığını dile getiren Bahçeli, "Kapı kapı gezen bazı zavallılar ise MHP'ye gönül vermiş milyonları etkileyeceklerini düşünmektedirler. İşin yalnızca bu yönü bile AKP ve bir avuç işbirlikçisi dışında Anayasanın geçmeyeceğine dair bir panik içine girdiklerini, derin korkular yaşadıklarını şimdiden göstermesi bakımından ibret vericidir. Milliyetçi Hareketin hiçbir mensubu, milletimizin helal süt emmiş hiçbir ferdi; Habur'da terörist karşılarken ve kucaklarken gördüğü, başımıza çuval geçilirken suskunluğuna şahit olduğu, katile sayın, şehide kelle diyen bir zihniyetin yanında kesinlikle yer almayacaktır. Erdoğan'ın önce Başbakan, sonra eşbaşkan şimdi ise başyargıç olma hezeyanlarına, bu dünyada hesaptan kurtulma arayışlarına asla ve asla destek olmayacaktır" diye konuştu.
"TEKEL işçisine müdahaleyi kınıyoruz"
Konuşmasında AKP'nin ekonomi politikalarını da eleştiren Bahçeli, "Bu siyasi zihniyetin yol göstericiliğinde işsizlikte en ön sıralarda yer alırız ve yoksullukta birçok Afrika ülkesiyle rekabet ederiz" dedi. Hükümetin her alanda olduğu gibi ekonomiyi de uluslar arası gelişmelerin kıskacına hapsettiğini savunan Bahçeli, Türkiye'nin girdiği ekonomik bunalımdan çıkacağını belirterek, "Türkiye'nin Recep Tayyip Erdoğan ve AKP gibi bir derdi ve gündemi kalmayacaktır" dedi. İşsizliğin AKP'nin eseri yoksulluğun da iktidarın sonucu olduğunu kaydeden Bahçeli TEKEL işçilerinin geçen hafta AKP hükümetinin gazabına uğradığını belirtti. Bahçeli, "Kazanılmış haklarını aramak için Başkentimize tekrar dönen işçi kardeşlerimize yönelik şiddet uygulamalarını makul karşılamak asla mümkün değildir. Başbakan Erdoğan ve partisinin demokrasi ve özgürlük anlayışı, cop olmuş, biber gazı olmuş ve TEKEL işçilerimizin üzerine yağmıştır. Ortaya çıkan çirkin manzaraları hiçbir işçimiz hak etmemiş ve herkes bu iktidarın gerçek yüzünü bir kez daha görmüştür. Partimiz otokrat ve tahammülsüz AKP iktidarının bu davranışını kınamakta artık bir kangren halini alan TEKEL işçilerimizin meselelerinin bir an önce çözülmesini beklemektedir" diye konuştu.
"Yatacağı yeri de kaçacağı delik de yok"
Bahçeli Başbakan Erdoğan'ın Deniz Feneri yolsuzluğuyla ilgili geçen hafta söylediği sözleri de değerlendirdi. Bahçeli, "Türkiye geçtiğimiz hafta, yıllardır partisinin arka bahçesinde cirit atan soyguncular ve zekatlarımızı çalan şebekeler için suskun kalan Başbakan'ın nihayet kıpırdanmasına şahit olmuştur. İnanç soyguncuları için ilk kez bir değerlendirme yapmaya yeltenmiş ve onlara hitaben 'yatacağı yeri yok' demiştir. Bu açıklama Başbakan Erdoğan'ın hidayete erme noktasında aşama kaydettiğini göstermesi bakımından dikkat çekici olmuştur. Ancak yeterli değildir. Ne var ki, ben de başbakana, bunca haram malın, yetim hakkının, kul hakkının, yoksulluğun ve tahribatın, teslimiyetin hesabını vermeden peşini bırakmayacağımızı açıklamak istiyorum. Başbakan ve ekibi bilmelidir ki; bu yaptıkları karşısında 'yatacağı yer de yoktur, kaçacağı delik de yoktur'. Milliyetçi Hareketin nefesi ensesinde, mazlumların iki eli yakasındadır" diye konuştu.