"Esastan ve usulden kapalıyız"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AKP hükümetinin kafasındaki stratejinin seçime hazırlık olduğunu, Anayasa değişikliğinin ise bunun kılıfı olduğunu kaydetti.

cumhuriyet.com.tr

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli,partisinin TBMM grup toplantısında, yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi. Hafta sonunda Şanlıurfa'da yaptıkları Bin Yıllık Kardeşliği Yaşa ve Yaşat mitingini değerlendiren Bahçeli, mitingin mesajlarının herkes tarafından doğru okunmasını, başta Başbakan Erdoğan olmak üzere 'ayrımcı ve kışkırtıcı kimlik siyaseti'nden bir an önce vazgeçilmesini istedi.
 

Mardin'deki 'Cihat fetvası' toplantısına tepki

Mardin Artuklu Üniversitesi'nde yapılan 'Cihat Fetvası' toplantısın hatırlatan Bahçeli, Mardin'in buluşma noktası olarak seçildiği toplantının yeri ve muhtevası ile konuşmacıların kimliklerinin son derece dikkat çekici olduğunu söyledi. Konferansın organizatörü olan Londra merkezli bir kuruluşun Türkiye'nin bir üniversitesinde, din adamı veya uzmanı oldukları ifade edilen şahıslarla bir araya gelmiş olmalarının herkesi kuşkuya sevk etmesi gereken bir gelişme olduğunu kaydeden Bahçeli, "Sanki diyalog eksikliği İslam toplumlarından geliyormuş gibi 'dinler arası diyalog' maskesiyle yeni sömürgeciliğin Vatikan üzerinden Müslümanlara nüfuz kanalları açılmasının adı olduğunun farkındayız. Bizler elbette ki bir Müslüman kardeşimizi, eline silah ve bomba alarak düşman bellediği yerlere yönelik tedhiş saldırılarında bulunmasını asla istemeyiz. Bunu hem bizim için Müslüman bir kardeşimizin kaybı olarak görür ve üzülür, hem de zarar verdiği masumların acıları ile dertleniriz. Bu toplantıda üzerinde tartışılan ve cihat fetvası denilen tarihi mesajın içeriğini tartışmak bizim konumuz da haddimiz de değildir" diye konuştu.
 

"Halkın manevi direme dayanakları hakkında kuşku mu uyandırıyor?"

"Mardin'de buluşarak, bundan asırlar önce bir İslam bilgini tarafından verilmiş bir fetvayı değiştirmeye çalışanlar, bu yetkileri din adına kimden almışlardır" diye soran Bahçeli şöyle devam etti:

"Uygulama ve politikalarıyla batılı değerlerin İslam coğrafyasında taşeronluğunu yapan AKP hükümetinin bu toplantının tertibindeki rolü ve yeri nedir? Giderek yaklaşan İran'a saldırılma ihtimali üzerine, bu ülkenin Müslüman halkının manevi direnme dayanakları hakkında kuşkular mı uyandırılmak istemektedir? Ülkemizde yapılan bu toplantı ile onbinlerce şehidin üzerinde yükseldiği Filistin direnişi, dini gerekçelerle kırılmak mı istenmektedir? İslam dünyasında başlayan anti emperyalist tepkiler, sürdürülen eşbaşkanlık görevinin gereği olarak, söndürülmek mi istenmektedir? Bu sorularımızın dürüst ve samimi olarak cevaplanması, sadece ülkemize değil, İslam dünyasına sokulmuş 'Truva atı' olan AKP zihniyetinin gerçek yüzünü göstermesi bakımından çok önemli olacaktır."
 

"AKP'nin stratejisi seçime hazırlıktır"

Grup toplantısında Anayasa değişikliği teklifini de değerlendiren Bahçeli, Anayasa üzerinden sürdürülen gerilim stratejisinin yeni bir aşamaya geçtiğini ve AKP'nin Anayasa gibi ciddi bir meseleyi ucuz siyaset malzemesi yaparak yeni bir istismar alanı oluşturma çabasına girdiğini söyledi. MHP'nin Anayasa değişikliği üzerindeki görüşünün net ve berrak olduğunu, değişikliğin gerekliliğine inanmakla birlikte bunun kurulacak bir komisyon marifetiyle yapılması ve yeni dönem parlamentosuna bırakılması gerektiğine inandıklarını yineleyen Bahçeli, daha önceki açıklamalarının da sonuna kadar arkasında olduklarını vurguladı. AKP'nin hazırladığı Anayasa değişikliğiyle nasıl bir demokrasi amaçladığı ve hangi amaca ulaşmak istediğinin belli olduğunu kaydeden Bahçeli şöyle konuştu:

"AKP hükümeti, bu zorlama girişimiyle Türkiye'yi yeni bir çatışma alanına sokmuştur. Hazırlanan anayasa değişiklik taslağıyla ilgili siyasi tartışmalar ve 'Referandum olur mu, olursa yüzde kaç oy alır' soruları şimdiden tekliflerin içeriğinin önüne geçmiş durumdadır. AKP hükümetinin kafasındaki strateji esasen seçime hazırlıktır ve anayasa değişikliği bunun kılıfı olmaktadır. Anayasa değişikliğinin yangından mal kaçırırcasına, ince hesaplar ve taktik manevralarla piyasaya sürülmesi çok ciddi sakıncaları da beraberinde getirmiştir. Bu haliyle bile aslında bir toplumsal uzlaşmayı temsil etmesi gereken Anayasa, şimdiden kavganın, ayrışmanın ve kutulaşmanın odağı haline gelmiş, üzerinde ittifak sağlanacak bir metin olmaktan uzaklara düşmüştür. Başbakan Erdoğan'ın 'Kucaklayıcı bir tasarı olacağına inandığı'nı söylediği anayasa değişikliğiyle ilgili taslak metin, daha şimdiden toplum ve devlet hayatını bölmüş ve cephelere ayırmıştır."

"Yüksek yargının tanzim ve terbiye edilmesi hedefleniyor"

Bahçeli, yaşanan sürecin AKP'nin Anayasadan, yönetimden, hukuktan ve adaletten ne anladığını ortaya koyması açısından da ibret verici olduğunu söyledi. Bahçeli, "Önerilen sözde değişiklik tekliflerinin teferruatları bir kenara konulduğunda, yüksek yargının tanzim edilmesine ve hatta terbiye edilmesine yönelik hedefin amaçlandığı anlaşılacaktır. Elbette ki, çoğulcu demokrasinin ve hukuk devletinin güvencesi olan yargı organının, bu rolünü yerine getirecek biçimde hem tarafsızlığını ve hem de bağımsızlığını sağlayan bir anlayışla güçlendirilmesi gereklidir ve zorunludur. Buna bir diyeceğimiz yoktur. Ancak, meselenin yalnızca, yargı organlarına seçilecek kişilerin sayısı ile basite indirgenmesi, bu alanda yapılması gereken devasa düzenlemelerin daha işin başından sakat ve ahlaken sorunlu olmasına neden olmuştur" diye konuştu.

AKP iktidarının beğenmediği, onaylamadığı ve engel gördüğü ne varsa yalnızca o alanda hukuki düzenleme telaşı içinde olduğunu bunun da kendisine yönelik kuşkuları haklı olarak çoğalttığını ifade eden Bahçeli, Hükümet olmanın devlet olmak, başbakanlığın ise seçilmiş krallık olmadığını dile getirdi.
 

"Mezata çıkarılan taslak tam bir dayatmadır"

Bahçeli, Anayasa değişikliğinin bir yerlerle hesaplaşma, birilerinin önünü kesme dürtüsüyle hazırlandığını savunarak Bu yaklaşımın bile değişiklik teklifinin ne kadar tehlikeli, kasıtlı ve marazi olduğunu ortaya koyduğunu kaydetti. Bahçeli, "Türkiye'nin ve Türk milletinin acil çözüm bekleyen ağır sorunları dururken, AKP'nin önceliği yargı organlarına nasıl seçim yapılacağı, üye sayısının kaç olacağı meselesidir. İktidar partisi kiminle geçmişte sorun yaşamışsa, değişiklik taslağında bunlara öncelik vermiş, anayasa değişiklikleri gibi ciddi bir konuyu, hesap verme kabusları ile hükümet etme güdüleri arasına sıkıştırıp kalmıştır. Bırakınız başka alanları, Türkiye'nin adalet sorunları, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na seçileceklerin sayısı ve şekli ile mi bitecektir? Bu haliyle, toplumsal yapının hiçbir kesimini dikkate bile almadan 'mezata' çıkartılan anayasa değişlik taslağı, hazırlık, olgunlaşma ve karar aşamasında tam bir dayatmadır" diye konuştu.
 

"Hukuk, demokrasi ve özgürlük, AKP'nin gerçek amaçlarını gizlemek için kullandığı ambalaj"

Anayasa değişikliği teklifiyle ortaya çıkan tablonun AKP'nin içten pazarlıklı olduğunu ortaya koyduğunu kaydeden Bahçeli, "Sekiz yıla yakın referandumlu Anayasa değiştirecek çoğunluğa sahip AKP'nin bu yönde adım atmak yeni mi aklına gelmiştir? Bunda samimiyet nerededir" diye sordu.

AKP'nin amacının demokratikleşme ve yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı olmadığını, paketin Türkiye'nin ihtiyaçlarına göre değil AKP'nin özel ihtiyaçları ile gizli gündemi ışığında şekillendirildiğini söyleyen Bahçeli, "Hukuk, demokrasi, özgürlük AKP'nin gerçek amaçlarını gizlemek için kullandığı ambalaj malzemesidir. Avrupa Birliği standartları da aynı şekilde gerçek niyetleri saklayacak bir paravan olarak kullanılmaktadır. AKP'nin demokrasi ve demokratikleşme gibi bir inancı ve tasası yoktur" dedi. Bahçeli, MHP'nin AKP'nin Anayasa değişikliği teklifine esastan ve usulden kapalı olduğunu da yineledi.
 

"Kerkük patlamaya hazır saatli bomba"

Konuşmasında Irak Parlamento Seçimlerinin resmi olmayan sonuçlarını da değerlendiren MHP lideri, Iraklı Türkmenlerin seçimlerde bir atılım gerçekleştirdiğini ve sandalye sayısını 5'e çıkardığını söyledi. Bu sonucun bir kıpırdanma olsa da Türkmenlerin gerçek potansiyelini yansıtmaktan uzak olduğunu vurgulayan Bahçeli, "Kerkük'ün statüsü; Irak'ın milli birliği, toprak bütünlüğü ve siyasi istikrarı açısından hayati önem taşıyan en ciddi sorundur. Kerkük bu açıdan patlamaya hazır bir saatli bombadır. Kuzey Iraklı aşiret reislerinin Kerkük'ü zorla ele geçirmeleri önlenemediği takdirde böyle bir vahim gelişmenin olumsuz sonuçları ve etkilerinin sadece Irak'ı değil bölgesel barış, güvenlik ve istikrarı da tehdit edeceği unutulmamalıdır. Türkiye'nin böyle bir gelişme karşısında sessiz ve tepkisiz kalması hiçbir şart altında beklenemeyecektir" diye konuştu.
 

"Türk Borçlar Kanunu ve ticaret kanunu yasalaştırılmalı"

Bahçeli, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ile Türk Ticaret Kanun Tasarısı'nın yasalaşmasını gündeme getirdiğini ancak bir haftadır hiçbir adım atılmadığını belirterek, "İktidarın bu vurdumduymazlığına rağmen, ekonomin önemli ve etkili aktörleri konuya sahip çıkmış ve bu alandaki hassasiyetlerini açık olarak göstermişlerdir. Bu kapsamda, ekonominin ve sivil toplumun bu güzide kuruluşlarının sorumluluk bilinciyle hareket etmeleri takdire şayan bir durumdur. Anayasa değişikliği konusundaki aceleciliği malum olan iktidar partisinden beklentimiz; Mecliste bekleyen söz konusu kanun tasarılarını bir an önce yasalaştırması için harekete geçmesi ve ekonominin yapısal problemlerini kapsamlı bir şekilde çözecek hukuksal ve teknik bir girişimi gecikmeksizin başlatmasıdır" diye konuştu.