Ernesto Sabato'nun son kitabı

Ernesto Sabato “Direniş”le, günümüzün yalnız ve kof kitlelere hapsolan bireylerine sesleniyor. Yazar; sefalete, insanı değersizleştirenlere ve zorbalara karşı 'hayır' diyenleri yan yana gelmeye davet ediyor.

Ali Bulunmaz / Cumhuriyet Kitap Eki

Sabato’nun vasiyeti 'Direniş'

Fizik doktorasının ardından, ülkesi Arjantin başta olmak üzere dünya halklarının başına gelenlerden hareketle toplumsal ve felsefi denemeler ile romanlar kaleme alan Ernesto Sabato, yirminci ve yirmi birinci yüzyılın önemli dönemeçlerine tanık oldu. Bazen makineleşen insana dikkat çekti bazen de Péron’un Arjantini’nde yaşanan şiddet dalgasına...

Ülkesinde 1976’da darbeyle işbaşına gelen Videla öncülüğündeki cuntanın insan hakları ihlallerine karşı makaleler yazıp meydanlarda kayıp anneleriyle birlikte boy gösteren Sabato, 1982’de Ulusal Kayıplar Komisyonu Başkanı seçildi ve demokrasiye geçiş sürecinde, cunta dönemindeki hukuksuzlukların dünyaya duyurulmasında görev üstlendi.

Sabato’nun dile getirdiği temel görüş, atomize olan bireylerin tekrar yan yana gelerek yaşamı anlamlı kılacak eylemler gerçekleştirmesi gerektiğiydi. Direniş, Sabato’nun hem bu tezini derli toplu biçimde okura aktarması hem de son kitabı olması bakımından önemli.
 
OTİZMİN YAYILDIĞI” BİR DÜNYA

Sabato’nun biraz sakinlik, sessizlik ve ağır yaşamayı önerdiği Direniş, her şeyden önce kişinin hayattaki duruşuyla yüzleşmesini öğütlüyor.
Çılgın umutsuzlukların hüküm sürdüğü yaşamda, kafayı kaldırıp soluklanmayı önerirken hızla değişen Buenos Aires sokaklarında gezinen Sabato, hikâye ve gerçekler eşliğinde özgürlüğün sınırlarına ve bunun nasıl genişletilebileceğine dair görüşlerini sıralıyor. Yazar, her daim canlı kalan umudunu “daha insanca bir dünya” isteyip “hâlâ yüceliği talep edebiliriz” diyerek perçinlerken yaşamın ayrıntılarını görmek, anlamak ve hayatı anlamlandırmak için kalabalıklara ihtiyaç olduğunu söylüyor: “İnsanın kendini ifade etmedeki amacı başkalarına ulaşmak, tutsaklığından ve yalnızlığından kurtulmaktır.”

Sabato’nun tutsaklık dediği; dikkat kesildiğimiz ve aynı zamanda dikkatimizi dağıtıp faydacılığın kapılarını sonuna kadar açan ama bir yandan da hayattan izole ederek zamanımızı kısıtlayan, hatta çalan (savruk şekilde kullanılan teknoloji, âdeta mahkûm olduğumuz işyerleri vb.) şeyler.
Değer atfetmenin ve anlamlandırmanın yerini rakamların aldığı ve yazarın ifadesiyle “otizmin yayıldığı” bir dünyada, yan yana durmayı ısrarla denemek, farkına varmadığımız ya da görmezden geldiğimiz sorunu (yalnızlaşma ve yabancılaşmayı) aşmanın en önemli adımlarından biri.

“Kaderimizdir” dediği özgürlüğün, insanları birbirine yaklaştıran bir yazgı ve ulaşılması gereken bir hedef olduğunu düşündüğü için kalem oynatan Sabato, “hayatın zamanının saatlerle ölçülmediği” geçmişi özlerken sürekli ileri bakarak umudunu canlı tutuyor. Duraklamalı bir ritimle yaşamın tadına varılabileceğini söyleyip yararcı üretimin bunu rafa kaldırdığı uyarısında da bulunuyor.

Özgürlüğü ve insancıllığı sekteye uğratan mevcut sistem, Sabato’ya göre kolayca kanıksanan çaresizlik doğururken kişiyi yalnızlaştırıp üretmeyeni toplum dışına itiyor. Yazarın, saygı ve şükrandan bahsedip bunlara değer verenlere çağrı yapmasının nedeni, sistemin özünde yer alan bu bozgunculuk.

VAAZIN REDDİ  

“Keyif almanın ne anlama geldiğini yeniden öğrenmeliyiz” diyen Sabato, maskeleri çıkarmanın kişiye epey cesaret vereceğini düşünüyor. Bu gerçekleştiğinde insan, kendisinin ve başkalarının karanlık tarafını görüp “azizlik ve günah”, “iyilik ve kötülük” arasında nasıl salındığı ve zemini kaygan kitle içinde sıkıştığının farkına varabilir. Dahası; hukukun itibar yitirdiğini, adalete olan güvenin azaldığını ve gerçek suçluların ortaya çıkarılıp cezalandırılmadığını kolayca görebilir. Sabato, bu noktada iktidarın, yardımlaşmaya ve kişileri özgür bireyler hâline getirecek bir yapıya dönüştürülmesi gerektiğini söylerken vaaz dinlemek yerine sorumluluk almayı öneriyor. 

İnsancıllıktan hızla uzaklaştığımız bu çağda, koşmanın değil yürürken bakıp görmenin değerini anlatmaya çalışan yazar, gidişata “evet” demenin kolaycılığına karşı “hayır”ın ne anlama gelebileceğini anlatıyor.

Boyun eğmeye ve insanı kof kitlenin parçasına dönüştüren öz-değer yitimine “hayır” diyen Sabato, krizleri krizle aşmak yerine, bunu yaratan nedenleri anlamaya ve üstesinden gelmeye çağırıyor insanları.

Sabato çağrısını; sukûnet ve sabırla yoksulluğa, şiddete ve insanı nesneleştirenlere “hayır” diyenlerin oluşturduğu direniş kardeşliğinin tarihsel samimiyetine duyduğu güvenle dillendiriyor.
 
Direniş / Ernesto Sabato / Çeviren: Pınar Savaş / Delidolu Yayınları / 140 s.