''Ermenici Propagandaya Cevap'' paneli

Eski Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Türkiye'de bir aydın sorunu, dünya devletleri açısından ise Türk sorunu olduğunu belirtti. Yazar Nihat Genç ise ''Birileri bu toprakları vurdu, dersini aldı gitti. Bunun acısı yüz yılda çıkmaz. Hiçbiri buradaki birliği, düzeni bozamadılar'' dedi.

cumhuriyet.com.tr

Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Araştırma Topluluğu, Ekonometri Araştırma Topluluğu ile İşletme Araştırma Topluluğu, 100. Yıl Kültür Merkezi'nde ''Ermenici Propagandaya Cevap'' konulu panel düzenledi.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan panelin açılışında konuşan Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kadir Arıcı, dünyada Türk insanını günübirlik yaşamaya alıştırma projesi bulunduğunu iddia etti. Bunun uluslararası bir proje olduğunu söyleyen Arıcı, bunun arkasında, ''Türkiye'yi bölgesinde lider olmaktan çıkarma'', ''Açık pazar haline getirme'' ve ''Tarihi haçlı zihniyeti'' bulunduğunu söyledi.

Türkiye'de 1920'lerin şartlarının yeniden yaratılmaya çalışıldığını belirten Arıcı, Amerika, Avrupa mandacılığının üretilmeye çalışıldığını savundu.

''Türk insanının insanlığa karşı veremeyeceği hiçbir hesap yoktur'' diyen Arıcı, tarihin uzmanlar aracılığıyla ortaya konulması gerektiğini ifade etti. Arıcı, ''Anadolu'da Türkler ırkçılık yapmış olsaydı, bugün bu topraklarda bir tane başka ırktan insan yaşayabilir miydi? Bu Ermenici propaganda Ermeni'nin de dostu değil. Bu propaganda başka yerlerden tasarlanıyor. Bizim üzüntümüz Türkiye'deki gafillerde. Ermeni'den özür dileyelim diyen adam ya gafildir ya tarihi bilmiyordur ya da haindir'' diye konuştu.

Eski Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu da Türkiye'de aslında bir Ermeni sorunu olmadığını söyledi. Halaçoğlu, ''Türkiye'de bir aydın sorunu var. Dünya devletleri açısından ise Türk sorunu var'' dedi.

Ermeni meselesiyle ilgili bilinçli çalışma yapılması, bu çerçevede kamuoyunun aydınlatılması ve siyasetçilerin de çözüm getirmesi gerektiğine işaret eden Halaçoğlu, Osmanlı arşivlerine hayatlarında girmemiş, Osmanlıca dahi bilmeyen insanların, özür kampanyası başlattıklarını söyledi.

Panelde, Amerika ve Avrupa'daki arşivlerden yaptığı araştırma sonucunda elde ettikleri bulguları içeren ''Ermeni Sorunu Gerçekleri Nelerdir'' başlıklı bir araştırma sunan Halaçoğlu, 1915'de dönemin telgraf müdürünün Ermeni olduğunu, İtalya'dan alınan silahların Ermeni gizli örgütlerince Anadolu'ya getirildiği, Yunanistan'ın Suriye'deki gönüllülere silah gönderdiği gibi bilgilere ait belgelerin bulunduğu slaytları gösterdi.
Osmanlı Devleti'nin tehcir sırasında vilayetlere nakit para gönderdiğini anlatan Halaçoğlu, ''Allah aşkına yok etmek istediğiniz bir millete niye para veresiniz ki'' diye konuştu.
Ermenilerin ''Deyrizar'a (çöle) sürüldük'' dedikleri yerin 1915 yılına ait fotoğrafını da gösteren Halaçoğlu, buranın Fırat Nehri olduğunu belirtti. Ermenilerin ''Dahiliye Nazırı Talat'' imzalı sahte belgeler de düzenlediklerini kaydeden Halaçoğlu, Talat Paşa'nın hiçbir zaman ''Dahiliye Nazırı Talat'' şeklinde imza atmadığını, ''Nazır Talat'' olarak imza attığını kaydetti. Halaçoğlu, ayrıca Osmanlı'ya ait belgelerin en üst kısmında ''lillah'' anlamına gelen bir işaretin bulunduğunu, düzenlenen belgelerde ise bunların yer almadığını gösterdi.

Tehcir sırasında bir takım grupların Ermenilere saldırdığını anlatan Halaçoğlu, bu nedenle Osmanlı Devleti'nin bin 673 kişiyi Divan-ı Harbe gönderdiğini söyledi. Halaçoğlu, bu insanların 1915'te yargılandıktan sonra bir kısmının idam bir kısmının da hapis cezasıyla cezalandırıldıklarını anlatarak, ''Uluslararası belgelere göre bir devlet suçluları o tarihte cezalandırmışsa o olaya kesinlikle soykırım diyemezsiniz'' şeklinde konuştu.
Kars'ın Derecik Köyü'nde 476 kişinin samanlıkta yakılarak öldürüldüğünü, Ermeni ve Rusların 17 Mayıs 1915'de Van'da katliam yaptıklarını ve 80 bin insanın katledildiğini ifade eden Halaçoğlu, kadınların da namuslarını korumak için Van Gölü'ne atlayıp intihar ettiklerini anlattı. Halaçoğlu, ''Peki bizim aydınlar bundan haberdar değil midir? Değilse zaten aydın değildir. Yok haberdar da buna rağmen böyle bir kampanya başlatıyorlarsa yine aydın değillerdir Yani her halükarda aydın değiller. Herkesin Türkiye Cumhuriyeti'ni ayakta tutma yükümlülüğü vardır'' diye konuştu.
 

"Soykırımın esamesi yok"

Eski bakanlardan Hasan Celal Güzel de Osmanlı Devleti'nden de önce Ermeni ve Türklerin Anadolu coğrafyasında birlikte yaşadıklarını anlattı. Selçuklu Devleti'nin Ermenileri Bizanslıların katliamından koruduğunu anlatan Güzel, Ermenilerin gayrimüslimler içerisinde Türklerle en huzurlu yaşayan topluluklar olduğunu söyledi. Güzel, 19. yüzyılın sonunda ortaöğretim seviyesindeki misyoner okullarının sayısının 2 bin civarında olduğunu, Türklerin okullarının sayısının ise 64 olduğunu ifade etti.
Türkiye'de günümüzde 70 bin civarında Ermeni vatandaşın yaşadığını ve onlara hiçbir şekilde ayrım yapılmadığını vurgulayan Güzel, ''Başımıza gelen onca şeye rağmen kin göstermemişiz. Osmanlı'da hiçbir zaman ırk esasına bağlı milliyetçilik anlayışı olmamıştır'' dedi.
Başbakanlık müsteşarlığı döneminde 1915 sonrası Türk arşivlerini açtığını hatırlatan Güzel, bu arşivlerin iyice taranmasına rağmen soykırımın esamesinin olmadığını bildirdi.

Gazeteci yazar Nihat Genç ise Ermeni sorununun bir tarih savaşı olmadığını, psikolojik bir savaş olduğunu dile getirdi. Anadolu topraklarına Yunanlılar, İngilizler gibi pek çok devletin gelip gittiğini belirten Genç, ''Birileri bu toprakları vurdu, dersini aldı gitti. Bunun acısı yüz yılda çıkmaz. Hiçbiri buradaki birliği, düzeni bozamadılar'' diye konuştu.
''Özür diliyorum'' kampanyasında imza atan ve kendilerini aydın diye nitelendirenlerin Kuzey Kıbrıs, Kuzey Irak ve Türkiye'nin AB adaylığı sürecinde de benzer tavırlar sergilediklerini söyleyen Genç, bu aydınların bir esere sahip olamadıkları ve bu nedenle suçluluk duydukları için böyle davrandıklarını savundu.

Kendi ailesinin de muhacir olduğunu ve Ermenilerin baskısıyla göç ettiklerini anlatan Genç, Laçin'in işgalinde doğduğu için oğlunun adını Laçin koyduğunu söyledi. Genç, Hocalı katliamının unutturulduğu gibi Türklere bir takım şeylerin unutturulduğunu belirtti.

 

''Hrant Dink olayının altında diasporayı ararım''

Hasan Celal Güzel, bir öğrencinin, ''Hrant Dink davasının çözülememesinin bir çelişki olup olmadığı'' sorusuna, ''Hrant Dink'in öldürülmesinin Türkiye'ye fayda değil zarar getirdiği'' cevabını verdi. Güzel, ''Ben olsam bu olayın altında ilk olarak Diasporayı ararım'' dedi.

Halaçoğlu da kendisine yöneltilen bir soruya, birlik ve beraberlik içinde olunması halinde Türkiye'nin en zengin ve en güçlü ülke olacağını, ancak birilerinin bu düzeni bozmaya çalıştığını söyledi.

''Tehdit alıyor musunuz'' sorusuna Halaçoğlu, ''Demirden korksam trene binmem. Filistin'i Yemen'i düşünün o insanlar korkmuş olsalardı bu vatan bugün bağımsız olmazdı'' yanıtını verdi.