Ermenek'te kurtarma skandalı
Günler geçmesine karşın 18 işçiye ulaşılamayan madende 'Ahtapot pompa' kullanılıyordu. Söz konusu pompa dizel motorlu olduğu için egzosundan çıkan karbonmonoksit ocağa girdi.
Mustafa Çakır/ Cumhuriyet18 işçinin yeraltında kaldığı Ermenek’teki maden faciasının üzerinden 4 gün geçmesine karşın, devlet daha içerideki suyu bile tahliye edemedi.
İstanbul’dan getirilen ahtapot dizel motorlu olduğu için ocağa karbonmonoksit girdi. Uyarı yapıldı ancak bir gün boyunca hem ahtapotla su çıkarılmaya, hem de ocağa ek hava verilmeye çalışıldı.
İstanbul’dan getirilen Ahtapot bu şekilde hiçbir işe yaramadı. Su normal dalgıç pompalarla tahliye edilmeye çalışılırken, bir de göçük sıkıntısı yaşandı. Göçükle oluşan toprak da vagonlarla dışarıya atıldı. Maden faciasının ardından arama kurtarma faaliyetleri böylece rezalate dönüşürken, dün, ocağın yanına mescit kuruldu. Cuma namazı burada kılınırken, 18 madencinin kurtulması için de dualar okundu.
‘Ahtapot’ işe yaramadı: Egzos gazı ocak içerisine yayıldı
Ermenek’teki madendeki çalışmalar dün de devam etti. İstanbul’dan getirilen “Ahtapot pompa” işe yaramadı. Pompa dizel olduğu için çıkardığı egzos gazı ocağı kapladı. Bu nedenle içerideki işçiler zor durumda kalınca Ahtapot pompa durduruldu. Madenciler, “Ahtapot pompa dışarıda barajdan su çekilmek istense evet işe yarar. Ancak ocak içerisinde işe yaramaz. Çünkü dizel olduğu için dışarıya egzos gazı veriyor. Ocağın içerisini egzos gazı kaplıyor. Çalışma ortamı kalmıyor. Biz zaten ocağın içerisine dışardan temiz vermeye çalışıyoruz” dediler.
Bunun yerine normal dalgıç pompalarla suyun tahliyesine devam edildi. Su tahliye edildikçe içerideki göçüğün boyutları da ortaya çıkmaya başladı. Suyla birlikte ocağın içerisinde yıkıntı oluştuğu görüldü. İşçiler bir yandan da bu göçükle oluşan toprağı vagonlarla dışarıya attı.
Cami önlemi!
Bu arada işverenin maliyetleri düşürmek için daha az tahkimat kullandığı da ortaya çıktı. Yeterli tahkimat olmaması nedeniyle göçüğün boyutunun daha büyük olduğuna dikkat çekildi. Bu arada ocakta çöken tahkimatın yerine de yeni tahkimatlar oluşturulmaya başlandı. Ocağın içerisinde yoğun olarak balçık da bulunduğu belirtildi. Madencilerin hayatlarından ümit kesilirken, dün cuma saatlerinde ocağın yanına çadırdan mescit kuruldu. Önce sela okundu, ardından da 18 madencinin kurtulması için dualar edildi. Cuma namazı da bu çadır mescitte kılındı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan da namazı burada kıldı.
Madenci yakınları içerideki işçilerden gelecek haberi bekledi. Çalışmaları izleyen madenci yakınları, zaman zaman “Çocuklarımızı bulun” diyerek bakanlara da feryat etti. İçeride çocukları, eşleri, yakınları bulunan kadınlar ocaktaki suyun dışarıya atıldığı boruların başına giderek ağıtlar yaktı.
Mühendise linç girişimi
Bu arada yakındaki Özkar Madencilik’te çalışan bir mühendis linç edilmekten son anda kurtuldu. Ocağın yanında çalışmalara katılan mühendis ile işçi yakınları arasında önce tartışma başladı. Sonrasında yumruklaşmalar yaşandı. Dövülen mühendis son anda diğer işçilerin araya girmesiyle kaçabildi. Yakındaki idare binasına giren mühendis, daha sonra camları siyah filmle kaplı bir otomobille binadan çıkarılarak uzaklaştırıldı. İşçi yakınları, mühendisin işverenle birlikte hareket ettiğine dikkat çekti. Linç girişiminin de bu nedenle gerçekleştirildiği öğrenildi. Bu sırada fenalaşan madenci yakınlarına sağlık görevlileri müdahale etti. Çevik kuvvet de madenci yakınlarıyla çalışma alanı arasında set oluşturdu. Diğer taraftan madenci yakınlarının bakanlara yönelik tepkilerinin artmasının ardından madenci yakınlarının kaldıkları çadırların önlerine de polis tarafından demir bariyerler yerleştirildi. Madenci yakınlarının ocağın ağzına gelmeleri engellendi.
İhmal net
İşçileri köle gibi çalıştıran işverenin ocakta hiçbir güvenlik önlemi almadığı da netleşti. Ocaktaki galerinin yakınlarında su olup olmadığının anlaşılabilmesi için gerekli olan sondajların yapılmadığı ortaya çıktı. Bu nedenle de ocağın yan taraflarında bulunan ve içleri su dolu olan terkedilmiş ocaklar tespit edilemedi. Bu ocaklara çok yaklaşılınca da buralardaki su çalışma alanındaki galerilerin içerisine doldu.
Diğer taraftan anlatılanlar ocaklardaki denetimlerin tamamen göstermelik olduğunu da ortaya koydu. Madende çalışan işçiler müfettişlerin daha ocağa gelmeden özel araçlarla alındıklarını, 5 yıldızlı otellerde ağırlandıklarını aktardı. Müfettişler ocağa gelmeden önce işverenin işçileri denetim yapılacak alanlarda çalıştırarak eksiklikleri giderdiğine işaret eden madenciler, müfettişlere ocağın tamamının değil, sadece düzenelme yapılan bu bölgelerin gösterildiğini ve olumlu rapor alındığını dile getirdiler.
Hepsi köylü
Ocakta kalan 18 madencinin tamamının çevredeki köylerde yaşayanlar olduğu öğrenildi. 18 işçiden 6’sı Aşağı Çağlar köyünde yaşıyordu. Madencilerin yakınları insanların ocaklarda çalışmaya mecbur olduğunu, çünkü ürettikleri ürünlerin para etmediğini vurguladı. Yetiştirdikleri elmanın tüccarlar tarafından 60 kuruşa alındığını aktaran madenci yakınları, “Kiraz da para etmiyor. Zaten arazi engebeli olduğu için tarla da yok. Hayvancılık da çok az. İnsanlar emekli olabilmek ve evlerine para götürebilmek için bu ocaklarda çalışmaya mecbur kalıyorlar. Yoksa çalışırlar mı?” dediler.
Bu arada ocaktan suyu tahliye edebilmek için madenin arka tarafına yeni bir sondaj kuyusu açılacak. Ankara’dan getirilecek olan sondaj makinasının yerleştirileceği bu kuyudan su tahliye edilmeye çalışılacak. Çalışmaların uzun sürecek olması nedeniyle ocağın çevresine yeni yollar açılırken, Yeni aydıntalma direkleri de yerleştirildi. Etrafa arama kurtarma ekipleri, Kızılay, AFAD ve belediyelere ait çok sayıda çadır kuruldu.