Erkek gözüyle doğum fotoğrafları
Profesyonel fotoğraf sanatçısı Çağatay Atasagun, 2 yıldır onlarca doğuma girerek "hayatın en mucizevi anı" olarak nitelediği anları kare kare belgeliyor.
cumhuriyet.com.trProfesyonel fotoğraf sanatçısı Çağatay Atasagun, alanında bir ilki gerçekleştirip erkek doğum fotoğrafçısı olarak 2 yıldır ''Hayatın en mucizevi anı'' olarak nitelediği doğum anını ölümsüzleştiriyor.
Atasagun, 1992 yılından bu yana fotoğrafla uğraştığını dile getirerek, fotoğraf çekmenin kendisi için ''hayat içerisinde değerli kılınan her anı dondurarak, tazeliğini koruyarak kendi hafıza belleğinize taşıma ve o ana geri dönüp tekrar tekrar hissetme'' anlamına geldiğini ifade etti.
Doğum fotoğrafı çekme nedenini anlatırken, ''Doğum hayatın en mucizevi anı ve buna şahit olmanın keyfi bambaşka'' diyen Atasagun, doğum fotoğrafı çekerken aile ile en güzel ve değerli anın paylaşıldığını söyledi. Atasagun, doğum anında yaşama atılan ilk adımın ve alınan ilk nefesin paylaşıldığını da ifade ederek, doğum fotoğrafı çekerken de o anı en güzel şekilde yakalamak için çaba harcandığını dile getirdi.
Doğum fotoğrafı çekerken çok dikkatli olmanın, doğum ekibi ile uyumlu çalışmanın önemli olduğuna da dikkati çeken Atasagun, ''Çünkü yapılan bu işin tekrarı yok. Doğum gerçekleştiği andan sonra oradaki koşullar gereği ve bebeğin sağlığıyla ilgili yapılması gerekenlerden dolayı tekrar şansınız yok. 'Bunu çekemedim' deme şansınız yok. O nedenle çok dikkatli ve ekipmanın iyi olması gerekiyor'' diye konuştu.
Hem normal doğuma, hem de sezaryenle doğuma girdiğini kaydeden Atasagun, bazen sancılar başladığında bazen de doğum başladığında kendisine haber verildiğini anlattı. Doğum fotoğrafçılığında erkek olmanın dezavantaj olmadığına işaret eden Atasagun, ''Erkek doğum fotoğrafçısı olmak biraz dezavantaj gibi gözükse de dayanıklılık çok önemli. Doğum sürecinde uzun süre kalabiliyorum ve beni yormuyor. Bazen 3 saate yakın doğumun olmasını bekleyebiliyorum'' dedi.
'Ben de ailenin bir üyesi oluyorum'
Atasagun, doğum sırasında neler hissettiğine ilişkin ise ''Ben her doğumda kendimi fotoğrafçı gibi değil, o ailenin bir üyesi gibi görüyorum. Bazı ailelerin akıllarına 'erkek doğum fotoğrafçısı olur mu?' diye sorular geliyor. Bu konuda doğuma giren doktorlardan, bakış yönünden bir farkım olmadığını aileye açıklıyorum. Doğumdaki konumum, çekim açım ve neleri çekip neleri çekmeyeceğimi net bir şekilde ifade ediyorum'' diye konuştu.
İlk doğum fotoğrafı çektiği zaman yaşadıklarını ''orada kendimi bir bütün fotoğraf makinesi gibi hissettim'' diye açıklayan Atasagun, doğum fotoğrafları çekerken mahrem olan durumlara dikkat ettiğini ve özellikle normal doğum sırasında annenin baş hizasından çekimleri yaptığını anlattı.
Eşi de şu an hamile olan Atasagun, eşinin doğumuna hem eşine destek olmak için hem de bebeğinin fotoğraflarını çekmek için gireceğini, ayrıca o anları da görüntüleyecek bir arkadaşının da orada olacağını söyledi. Ailelerin kendisine referansla ulaştığını da dile getiren Atasagun, ayrıca kendisine ait web sitesi üzerinden de iletişeme geçtiklerini belirtti.
Doğum fotoğrafı hizmetinin ailelere baskıyla birlikte en az 500 liraya mal olduğunu da kaydeden Atasagun, ailelerin isteklerine göre de farklı çalışmalar yapıldığını anlattı.
Atasagun, doğum fotoğraflarını çekme sürecinin doğum öncesinde başladığını, doğum ve sonrası bebeğin aileye ilk gösterildiği ana kadar sürdüğünü de belirterek, ''Doğum fotoğrafçısıyım diyerek bebeklerin fotoğrafını flaşla çeken bazı kişiler gördüm. Bunun bebeğin göz reflekslerinin gelişmediği süreç içerisinde göze ne kadar zarar veriyor sanırım bilmiyorlar. Yani elinize fotoğraf makinesi almakla doğum fotoğrafçısı olunmuyor, hem teknik, hem hijyen, hem de bebek sağlığına dikkat edilecek konularda temel bilgilere sahip olmak gerekiyor'' dedi.
Doğuma girmeden önce doktorlarla beraber doğumhane kıyafetleri giydiğini, hijyene dikkat ettiğini ve makinesini da sürekli temizlediğini ifade eden Atasagun, ayrıca doğumhanenin kurallarına da uyduğunu anlattı.