Erkeğin kürtajla imtihanı
Geçen hafta Kanada’da erkekler ve kürtaj konulu bir konferans düzenlendi. Konuşulanlar genellikle Amerika’daki kürtaj karşıtlarının argümanlarına benzese de, etrafımızda kürtajdan olumsuz etkilenip, depresyon atlatan erkekler de var.
Sinem DönmezTürkiye gündeminde kürtaj kendisine sıklıkla kadın düşmanı yorumlarda yer buluyor. Kürtaj karşıtlığı, özellikle de din ekseninde dönen tartışmalarda atbaşı giden unsurlardan biri. Kayıtsız şartsız kadınların kararı olması gereken bir konuyken, sık sık ilgisiz insanların konuya müdahil olma çabalarını izler dururuz. Bu kez, kürtaj konusu bambaşka bir tarafıyla gündemde. Geçen hafta Kanada’da “Men&Abortion: Reclaiming fatherhood and finding peace” (Erkekler ve Kürtaj: Babalığı geri kazanmak ve huzur bulmak) adında bir konferans düzenlendi. Konukları, eşi ya da sevgilisi kürtaj olmuş ve bundan olumsuz etkilenmiş erkekler ve kürtaj sonrası danışmanlık veren araştırmacı ve psikologlardı. Konferansta kürtaj sonrası etkiler arasında, uyku bozuklukları, panik atak, kadın düşmanlığı, homoseksüellik eğilimi gibi durumlar sayıldı, eşi ya da sevgilisi kürtaj olmuş erkekler yaşadıkları olumsuz deneyimlerini anlattı. Biz de erkeklerin kürtajdan nasıl etkilendiğini Therapia Group’tan Ceylan Özge Kunduz’a sorduk.
Ceylan Özge Kunduz, kürtaj sonrasının bir travma olmadığının altını çizerek başlıyor söze. “Travma dendiğinde doğal afet, işkence gibi kişinin kendisinin ya da yakınlarının iyilik halini tehdit eden, ani gelişen ve beklenmedik bir zarar anlamalıyız. Kürtaj bireysel bir yatkınlığı olan kişilerde travmatik etkiler yaratabilir ancak kürtaj travmatik bir olaydır genellemesini yapamayız.” Kürtaj sonrasında yaşanan olumsuzlukların da her kişi için tek tek incelenmesi gerektiğini, yaşam öykülerine bakmak gerektiğini söylüyor. “Her kişinin her danışanın kendi ortamı, o anki ruh hali, yaşam öyküsü çok önemli. Daha önceden geçirmiş olduğu travmatik bir yaşam deneyimi var mı, kürtaj kararını beraber mi vermişler, yoksa erkek çok dışında mı kalmış? Erkek kürtaj kararının dışında bırakıldıysa yas tutabiliyor, kendisini etkisiz hissedebiliyor, depresif bir duygu içine girebiliyor. Bir yandan da kürtajı kayıp olarak görmenin de depresyona sebep olması gibi bir durum söz konusu. Kunduz, Türkiye’de olmasa bile Amerika’da kürtajın etkileri üzerine sadece kadınlar değil erkekler açısından da araştırmalar yapılmaya başlandığını söylüyor, ancak bu araştırmaların sonucunun birkaç yıl sonra değerlendirilmesi gerektiğini de vurguluyor: “Bilimsel araştırmalara kulak vermek çok daha önemli. Amerika’da çok fazla var, kadınlar üzerinde de var, erkekler üzerinde etkisini araştıran çalışmalar da son zamanlarda yapılıyor. Kürtajdan sonraki bir ay içerisinde değerlendirme yapılıyor, üç ay beş ay, bir sene beş sene sonra da takip çalışmalarının yapılması gerekiyor.
Kunduz'a göre kürtaj insan hayatını etkileyecek herhangi bir karar gibi düşünülmeli: “Kürtaj sonrası travma tıbbi bir tanı değil. Kişilerin bazen suçluluk duyup tüm bu sürece kendisi sebep olmuş gibi hissetme ihtimali de var. Gelişen sonuçlar bu suçluluk hissinden de kaynaklanabilir. Kadınlardan uzak durma konusunu da kürtajı kendi edimi sonrasında oluştuğunu düşündükleri için bir kaçınma davranışı olarak görebilir erkek. Yine de tüm bunları değerlendirirken bireysel olarak dini görüş, kürtaja karşı genel tutum gibi kriterleri de göz önünde bulundurmak gerekir.
KÜRTAJDAN SONRA NE HİSSETTİLER?
DERİN BİR KAYBOLMUŞLUK HİSSİ
E. 38 yaşında Eski eşi ikinci bebeğini aldırınca kürtajla tanışmış. “Erkeklerin kürtajdan etkilenmediği konusundaki yargıyı haklı gösterecek ezici bir genel durum var, bunu yakın çevremdeki erkeklerden ve babamdan biliyorum. Erkekler bu konuda doğanın kendilerine hediye ettiği o müthiş umursamazlıktan ve “Nasıl olsa yine döllerim” rahatlığından haberdarım. Ben onlardan değilim. O zamanlar evli olduğum eşimin kürtaj olmadan önce de sonrasında da gerçek anlamda acı çektiğini gördüm.
İkinci gebeliğinden emin olduğumuz gün bana bu çocuğu istemediğini söyledi. Kendi bakışıyla gayet mantıklı gelebilecek açıklamalar yaptı. İki gün boyunca direndim. Fakat anne istemezse yapacak bir şey yoktu elbette. Kararlı duruşu sonucu ikna olduktan sonra sustum. Sonrasında derin bir kaybolmuşluk hissi yaşadım diyebilirim. Ölüm gibi bir şey, bir yakınımızı kaybetmek gibi. Aradan dört yıl geçti. Doğsaydı nasıl olurdu, diye düşünmediğim tek bir gün bile olmadı."
KADINLARA ALTI AY DOKUNAMADIM
A, 32 yaşında “Doktor kontrolünde, kürtaj sırasında içeride beklerken, daha sonra kız arkadaşımla ilgilenirken hep aynı sıkıntıyı hissettim. Birinci tepki ultrasonda bebeği -ki benim durumumda ne yazık ki bebekler -görünce başlıyor. Kalp atışlarını ekranda görünce enteresan bir şekilde, aklında veya kalbinde o babalık güdüsünü neresi sağlıyorsa yer ediyor bir anda. Çok kararlı olmama rağmen o ultrason baba olmak istememi sağladı. Öyle bir kazındı ki kafama, kürtaj sırasında kapıyı kırıp ameliyathaneyi basasım geldi.
Sonrasında kız arkadaşımla o istemesine rağmen görüşemedik. Büyük bir suçluluk duygusu hissettim. İki yıl geçmişti ama hâlâ ilişki yaşamaktan kaçıyordum. Bir kadına dokunamıyorsun, deniyorsun olmuyor. Bir korku sarıyor. İlk birkaç denememde sevişemedim zaten. Ama kendimi iyi tanıyan bir insanım. Neden kaynaklandığını çok iyi biliyordum. Uzun bir süre kadınlardan uzak durdum. Sonra geçti. Bu kalıcı bir iktidarsızlığa bile yol açabilir. Ben de altı aylığına kadın diye bir şey yokmuş gibi davrandım. Sonra her şey normale döndü. Yine de hata yapmaktan korkar oldum. Kız arkadaşımı yarı yolda bırakmıştım çünkü o defa. Şimdi yola çıkmaya korkuyorum diyelim.”